Karar'dan Akif Beki, Venezuela Devlet Başkanı Maduro'ya saldırı girişimi sonrası, Ankara dışında ciddi aktör olarak hiç kimsenin Maduro'ya destek vermediğini yazdı. Olaya ilişkin, ‘düzmece suikast’ iddialarına dikkat çeken Beki, "Türkiyeli dostları, üstünde durmuyor bu ihtimalin" diyerek, "Büyük hayranı Melih Gökçek’ten aldığı duanın Maduro’ya ilaç gibi geldiği muhakkak. Yoksul halkı kuru ekmeğe, mahrum rejimi ise dış sempatinin kırıntısına muhtaç "diye yazdı.
Türkiye'nin işi kader ortaklığı kurmaya vardırdığını belirten yazar, "Fakat...‘Maduro söylüyorsa doğrudur’ gibi kesin ön kabullerle sözünü senet kabul etmekte yok mu bir terslik?" dedi.
Karar yazarı Beki'nin "Maduro’yu yalnızlıktan kurtarmaya koşmadan önce" başlığıyla yayımlanan yazısında şu ifadeler yer aldı:
"Literatüre ‘Maduro diyeti’ diye bir kavram kazandırdığına inanılıyor...
Daha birkaç ay önce tekrar seçildiği halde, kötü rejimi altında halkının ortalama 10’ar kilo zayıfladığına inanılıyor da...
Venezuela Başkanı Maduro’nun gerçek bir suikast girişimi atlattığına dünyada pek inanılmıyor.
Yiyecek ekmek bulmakta zorlanan bir halk, felaketlerine sebep olan lidere niye oy versin denmiyor, başarısı seçim sahtekarlığına veriliyor.
Milyonlar açlık sınırında yaşar, sefalet içinde enezleşir görünürken başka ne olacaktı? Liderleri de bütün gürbüzlüğüne rağmen inandırıcılığından çok şey kaybetmez mi?
İçeriden ancak cılız ve çelimsiz bir destek, dışarıdansa daha da zayıf bir dayanışma buldu, gerisi şüpheyle karşılıyor.
Konuşma yaptığı sırada gökte patlayan bir cisim var mı, var.
Tören kıtasındaki askerler patlama sesiyle kaçışıyor mu, kaçışıyor.
Ama ikna edici gelmiyor. Canlı yayın kameralarının yakalamış olması gereken görüntüler nerede diye, daha fazla kanıt isteniyor.
Öyle ya...
Bomba yüklü üç hava aracı, keskin nişancı ateşiyle insanların tepesinde patlatılmışsa aşağıda bırakacağı hasar izleri ve ciddi zayiat olmalı.
Oysa sunulan görüntüler son derece sınırlı.
Altında bir hinlik aramadan koşulsuz yanında duran, neredeyse Ankara’dan başka ciddi aktör çıkmadı.
‘Fanila Giyen Askerler’ adlı, daha önce duyulmadık bir muhalif örgüt üstlenmiş eylemi.
Yine de ‘düzmece suikast’ iddialarının önü alınamıyor.
Orduda tasfiyeler yapmak, siyasi muhalefeti ezmek ve iç-dış kamuoyunda taraftar toplamak için rejim tarafından planlandığından kuşkulanılıyor.
Kesinkes mizansen olduğuna hükmetmek için de yeterli veri yok fakat ortada.
Yerlerde sürünen antipatik imajını toparlamak, dünyadaki yalnızlığını gidermek ve demir yumruğunu güçlendirmek için Maduro yönetiminin sahnelediği bir tiyatro olabilir mi?
Dış kaynaklı komplolarla karşı karşıya kaldıklarına toplumu ikna etmek için oynamış olabilirler mi böyle bir oyunu?
Olmayacak şey değil...
Ama depremde bile dış parmak, Ankara’yı vuran selde bile yağmur ve bulut hırsızlığına dayalı emperyalist saldırı arayan Türkiyeli dostları, üstünde durmuyor bu ihtimalin.
Büyük hayranı Melih Gökçek’ten aldığı duanın Maduro’ya ilaç gibi geldiği muhakkak. Yoksul halkı kuru ekmeğe, mahrum rejimi ise dış sempatinin kırıntısına muhtaç.
‘Emperyalist şeytanlarla savaşan yiğit bir kahramandır, Allah onu korusun, bize ve halkına bağışlasın’ diye sağlığına dua edilsin, imdadına yine koşulsun tabii.
Fakat...
‘Maduro söylüyorsa doğrudur’ gibi kesin ön kabullerle sözünü senet kabul etmekte yok mu bir terslik?
‘Ortak dış düşman’ varsayımından hareketle aramızda benzerlik değil, özdeşlik, hatta kader ortaklığı kurmaya vardırmak ne kadar sağlıklı?"
Yani, araya hiç ihtiyat payı koymadan, mesafesiz bir güven ilişkisinin üstüne atlarken hafif sakata gelmiyor muyuz?"