Sözcü yazarı Saygı Öztürk, 11 bin 480 kişinin telefonuna iradesi dışında yüklenen 15 Temmuz darbe girişimi sonrası 'FETÖ' mensuplarının kullandığı öne sürülen kripto haberleşme ağı ByLock programı üzerine yazdı. ByLock'la ilgisi olmayan devlet memurlarının sorgusuz-sualsiz ihraç edildiğini belirten Öztürk, adı açıklanan ve mağdur olanların itibarlarının geri iade edilmesi gerektiğini vurgulayarak "İhraç edilenlerin görevlerine iadesi için Olağanüstü Hal Komisyonu'nun ya hemen karar vermesi ya da yeni bir Kanun Hükmünde Kararname çıkarılıp görevlerine döndürülmesi, itibarlarının iade edilmesinin zamanıdır" dedi.
Saygı Öztürk'ün "Şüphenin kalkması için o isimleri açıklayın…" başlığıyla yayımlanan (31 Aralık 2017) yazısı şöyle:
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bu ülkede Ergenekon, Balyoz, Casusluk, OdaTv gibi kumpasları kurduğu unutulmuş olacak ki, gerekli araştırmalar yapılmadan on binlerce kişi tutuklandı, kamu görevinden çıkarıldı. Geçmişte olduğu gibi bazı sanıklar için geç de olsa “pardon” denildi ve tahliyeleri sağlandı. Örneğin tutuklu 46 eski hakim ve savcının da aynı yöntemle telefonlarına yükleme yapılmış.
Gaziantep İstinaf Mahkemesi, ByLock kullanıcıların yazışmalarının mahkemeye gönderilmesini istemişti. Hiç yazışması olmayan, yüklemeden haberi bulunmayan da mahkum edilmişti. Ne mi oldu? Öğrendik ki bu kararda imzası olan başkan ve bir üye görevlerinden alınıp başka illere sürülmüş. Karara muhalif kalan üye ise o mahkemeye başkan yapılmış. Oysa, başında o mahkemenin gösterdiği duyarlılık dikkate alınmış olsa, binlerce kişi hakkında işlem yapmaya belki gerek bile kalmayacaktı.
“Ben böyle bir şey yüklemedim, yazmadım” diyenlerin yakarışlarını, feryatlarını yazdığınızda da “FETÖ'cülere yardımla” suçlanıyorsunuz. Peki haksız yere haklarında 7 yıldan başlamak üzere hapis cezası istenenler sesini nasıl duyuracak? Unutmayalım, bilgisi dışında ByLock yüklenenler olduğu gibi, örgütün etkili bazı isimlerini de korumak amacıyla ByLock yüklenebilir.
ByLock'la ilgisi olmayan devlet memurları da sorgusuz-sualsiz ihraç edildi, isimleri Resmi Gazete'de yayımlandı. Onlara haksız, hukuksuz bir biçimde ceza çektirildi. İhraç edilenlerin görevlerine iadesi için Olağanüstü Hal Komisyonu'nun ya hemen karar vermesi ya da yeni bir Kanun Hükmünde Kararname çıkarılıp görevlerine döndürülmesi, itibarlarının iade edilmesinin zamanıdır.
İhraç edilenlerin isimlerini nasıl Resmi Gazete'de yayımladılarsa, telefonuna bilgisi dışında ByLock yüklendiği Emniyet birimleri tarafından belirtilen ve tahliyeleri sağlananların isimleri yine Resmi Gazete'de duyurulmalı. İsim listesi gizli tutulursa, “Bazı kişileri kurtarmak” adına böyle bir karar alındığına ilişkin söylenti ve şüpheler artar.
Mülkiye Müfettişi Mahmut Esen, kararnameleri taradı, örgütsel bağları nedeniyle 4 bin 342'si yargı, 7 bin 98'i TSK, 3 bin 456'sı Jandarma, 23 bin 43'ü Emniyet mensubu, 76 bin 819'u diğer kamu görevlileri olmak üzere toplam 114 bin 915 kişinin görevlerine son verildiğini, bunlardan bin 837'sinin daha sonra görevlerine iade edildiğini saptadı.
Adalet Bakanlığı verilerine göre FETÖ/PDY soruşturmaları kapsamında, hakkında soruşturma yapılanların sayısı 162 bin kişi civarında. Bunlardan 47 bin 136'sı adli kontrol uygulanarak, 13 bin 497'si ise herhangi bir koruma tedbiri uygulanmaksızın serbest bırakıldı. Haklarında soruşturma yürütülen 30 bin 597 kişi hakkında yakalama/gözaltı gibi adli bir işlem yapılmamış. 50 bin 436 kişi hakkında tutuklama tedbiri uygulanmış. 8 bin 359 kişi bir süre tutuklu kaldıktan sonra büyük bölümüne adli kontrol tedbirleri uygulanarak tahliye edilmiş. Bu durumda cezaevlerindeki 220 bin kişinin önemli bir kısmı FETÖ suçlusu.
Gelelim ByLockçulara. FETÖ'nün 147 tepe yöneticisinin bu programı kullandığı belirlendi. 215 bin kullanıcı ID'si belirlendi, cezaevlerinde yer olmadığı için bunlardan 23 bin 171'i hakkında adli işlem yapıldı.
Anlaşılıyor ki örgüt, devlete sızmamış, ele geçirme çabaları büyük destek görmüş. O mücadeleyi engellemek için gerçek FETÖ'cüler “sulandırmayı” da başarıyor…
UNESCO'nun Dünya Miras listesinde yer alan, konaklarıyla, hamamlarıyla, çarşısıyla farklı bir ilçemiz.
Bu ilçenin turizme açılmasında Kızıltan Ulukavak'ın, Osman Şenol'un çabaları unutulmaz. Bir çok yörede olduğu gibi yaşanan bazı olumsuzluklar şimdi de Safranbolu'yu vuruyor.
Safranbolu tarihsel kent merkezinde polis karakolu, sağlık ocağı, PTT dışında hiçbir kurum ve kuruluşun hizmet binası kalmadı. İlçede yaklaşık 25 yıldır faaliyette bulunan Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası, Safran şubesini kapattı. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu da tarihi konaktan ayrıldı. Gelinen bu durum, tarihsel kent merkezini önemsememe olarak algılanıyor.
T.C. Ziraat Bankası, şube kapatma kararını gözden geçirmeli, kentsel mimarlık dokusunu koruma yolunda özveride bulunan Safranbolu halkının, övgü yanında, saygıya da layık olduğunu unutmayalım.
Birlik, beraberlik, adalet dilekleriyle yeni yıla merhaba…