Çağlayan: Aşırı değerli TL, ihracattan çok ithalat açısından tehlike

Çağlayan: Aşırı değerli TL, ihracattan çok ithalat açısından tehlike

Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, 2012'de Türkiye olarak ekonominin pek çok göstergesinde iyileşme yakalandığını belirterek, ''Tarihimizde ilk kez yumuşak bir iniş gerçekleştirdik. Ekonomimizi büyütürken cari açığımızı da azalttık" dedi. Çağlayan, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'ya yönelik sert çıkışıyla ilgili olarak da "Benim derdim bağcıyla değil, Türkiye'yi 2023 hedeflerine taşıyacak araçlar kara yoluyla gitmez arkadaşlar" diye konuştu. Aşırı değerli Türk Lirası'nın, ihracattan çok ithalat açısından bir tehlike oluşturduğunu belirten Çağlayan, ''Yerli sanayimizin belini büken bir tehdit. ABD, Çin, Japonya, Avro Bölgesi, Hindistan, Brezilya gibi birçok ülke paralarının değerlenmesini engellemek için adım atarken, biz Türk Lirası'nın değerlenmesini izlememeliyiz'' dedi.

Conrad Otel'de, 2012 yılı ithalat değerlendirme toplantısında konuşan Çağlayan, geçen hafta açıklanan TÜİK verilerine göre, 2012'ye ait ihracatın yüzde 13,1 artışla 152.6 milyar dolara ulaşıp, OVP hedefini de geçerek rekor kırdığını söyledi.

Çağlayan, 97 ülke ve bölgeye ihracatın şimdiye kadarki en yüksek düzeyine çıktığını belirterek, şöyle konuştu: ''42 ilimiz şimdiye kadarki en yüksek ihracat düzeyine ulaştı ve 97 faslın 60'ında ihracatımız rekor kırdı. 2012 küresel krizin 4. yılıydı. Dünya ekonomisinin yüzde 3,2 büyüdüğü tahmin ediliyor. Bu bizi yanıltmamalı çünkü, gelişmiş ülkeler sadece yüzde 1,3 büyürken, yükselen ekonomiler yüzde 5,1 büyüdü. Bizim en büyük pazarımız olan AB'nin de içinde olduğu gelişmiş ülkeler zayıf kaldığı için önemli. Avro Bölgesi 2012'de binde 4 civarında daraldığı için önemli.

Ekonomik büyümenin yavaş seyrettiği bu dönemde, dış ticaret de bundan etkileniyor. Bu nedenle dünya ihracatının 2012'de neredeyse yerinde saydığını gördük. Zayıf büyüme ve ticaret, doğal olarak dünya genelinde işsizliği olumsuz etkiledi. Ocak ayının son günlerinde ILO'nun yaptığı açıklama dünya genelinde işsiz sayısının 197,3 milyon olduğu, 2013'te 200 milyonu aşacağını gösterdi.''  

'Cari açığı azaltma politikaların netice vermeye başladı'  

Dünya ekonomisi bu durumdayken, Türkiye'nin etkilenmemesinin mümkün olmadığını belirterek, ''2012'de Türkiye olarak ekonominin pek çok göstergesinde iyileşme yakaladık. Tarihimizde ilk kez yumuşak bir iniş gerçekleştirdik. Ekonomimizi büyütürken cari açığımızı da azalttık. İnişin yumuşak olmasını sağlayan şey, mal ihracatımızın yüzde 13,1 ile dünya ortalamasının çok üzerinde artmış olması'' diye konuştu. 2012'nin ilk 11 ayında cari açığın 2011'in aynı dönemine göre yüzde 35,7 yani 25,1 milyar dolar gerilediğini ve 45.2 milyar dolar olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''25.1 milyar dolarlık gerilemenin 21.3 milyar doları mal ve hizmet ihracatındaki artıştan geliyor. Bu ne demek? Cari açık ithalattaki gerileme ile değil, ihracat artışı ile başarıldı demek. Şubat ayı ortasında 2012 geneline yönelik ödemeler dengesi verileri açıklandığında; inşallah cari açığımızın 50-51 milyar dolar ile GSYİH'mizin yüzde 6.5'i civarında gerçekleştiğini göreceğiz. 2011'de bu oranın yüzde 9,9 olduğunu hatırlarsak, hükümetimizin carı açığı azaltma yönünde izlediği kararlı politikaların netice vermeye başladığını görmüş oluruz''  

'Net ihracat büyümenin lokomotifi haline geldi'  

Çağlayan, sevindirici bir diğer gelişmenin net ihracatın büyümenin lokomotifi haline gelmesi olduğuna vurgu yaparak, ''Net ihracat 2011'in ikinci yarısından bu yana büyümeye pozitif katkı veriyor. 2012'nin ilk 9 ayında net ihracatın büyümeye katkısı 4,6 puan oldu. 1 Nisan'da 2012 GSYİH'si açıklandığında, 2012'de ekonomimizin ihracat sayesinde büyümüş olduğunu göreceğiz'' dedi.

İhracatın sadece büyümenin motoru olduğu için değil, işsizliği aşağı çektiği, gelir dağılımını düzelttiği ve rekabet gücünü artırdığı için önemli olduğuna dikkati çeken Çağlayan, '' OECD'nin geçtiğimiz ay açıkladığı verilere göre, 90'lı yıllarda gelir dağılımının en hızlı bozulduğu 3. ülke olan Türkiye, 2000'li yıllarda dağılımın en hızlı iyileştiği ülke oldu. Son 10 yıl içinde Türkiye dünyanın en gelişmiş ülkelerini barındıran OECD içinde gelir dağılımını en çok iyileştiren ülke oldu. Yani hükumet olarak doğru yoldayız. Ben demiyorum ki, çok iyi durumdayız. Hayır, gelir dağılımı konusunda almamız gereken çok yol var ama doğru yoldayız'' diye konuştu. Çağlayan, TÜİK verilerine göre, 2012'de ithalatın bir önceki yıla göre yüzde 1,8 oranında azalarak, 236,5 milyar dolar olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti: ''İhracatımız ise yüzde 13,1'lik bir artışla 152,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Böylece dış ticaret açığı 84 milyar dolara düşerken, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise 8,9 puanlık bir iyileşme ile yüzde 64,5'e yükseldi. Bu dönemde enerji dışı ticaret açığımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 45,9'luk düşüşle 31,5 milyar dolara geriledi.''  

İnternet ile yurtdışından 1.9 milyar lira harcandı

 

2012 yılında, 54 bin 802 firmanın ihracat yaptığını, buna karşılık 64 bin 805 firmanın da ithalat yaptığını söyleyen Bakan Çağlayan, ancak bu sayının yanıltmaması gerektiğinin, Türkiye'deki ithalatçı sayısının bundan çok daha fazla olduğunun altını çizdi. Bakan Çağlayan, şöyle devam etti: "Hepimizin, üzerimizdeki kıyafetlerden tutun, mutfağımızdaki eşyaya, parfüme, cep telefonuna kadar birçok ithal ürün kullanıyoruz. İthalatçı firmalar bize sadece aracılık yapıyorlar. 236 milyar dolar ithalat aslında hepimizin ithalatı. Bakın, hiç dikkatinizi çekmeyen bir konu. İnternet üzerinden alışverişTahmin edebilir misiniz? Acaba 2012'de Türkiye'de internet üzerinden sadece yurtdışındaki sitelerden kaç alışveriş yapıldı? 2012 yılında kredi kartları ile yurtdışı internet sitelerinden tam 18 milyon kez alışveriş yapıldı. Ortalama 105 TL harcama ile tam 1.9 milyar TL harcadık. Burada bir noktanın altını çizmek istiyorum. İhracatı sadece ihracatçı firmalar yapıyor. Ancak internet üzerinden bu 18 milyon alışverişi, sadece ithalatçı firmalar değil, aynı zamanda nihai tüketiciler yapıyor."

Benim derdim bağcıyla değil

 

Çağlayan, düzenlediği basın toplantısında soruları yanıtlarken, gazetecilerin Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'ya yönelik yaptığı sert eleştirileri hatırlatarak, "Açıklamalarınız ciddi tartışma konusu oldu ve piyasalarda sert üslup olarak değerlendirildi. Başbakan Erdoğan da" bizim uçmamız lazım' açıklaması oldu. Siz açıklamanızı sert buldunuz mu ve Türkiye'nin uçuşa geçmesi, dış ticaret dengesini nasıl etkileyecek?" sorusu üzerine, şu karşılığı verdi: "Merkez Bankası, bugün çok şey söylemek istemiyorum. Eski bir sanayici ve Ekonomi Bakanı olarak bu konudaki görüşlerimi ifade ediyorum. Bunları sadece basın yoluyla söylemiyorum. Bunları söylerken, kendisiyle yapmış olduğumuz görüşmelerde, Bakanlar Kurulu'na geldiklerinde, Bakanlar Kurulu'ndaki sunumlarda aynı görüşlerimi daha yüksek tonlarda ifade ediyorum. Benim derdim bağcıyla değil. Ancak şunu biliyor ve görüyorum ki ve dün akşam da Başbakanımız Slovakya'da aynen ifade ettiler, Türkiye'yi 2023 hedeflerine taşıyacak araçlar kara yoluyla gitmez arkadaşlar. "Uçarak gitmemiz lazım' diye uçmamız gerektiğini Sayın Başbakanımız da ifade ettiler. Biz dün Slovakya'dan uçağa bindik, iki saat sonra uçakla buraya geldik. Arabayla gelsek hala yoldaydık. Onu için sürdürülebilir cari açık, büyüme ve enflasyonla büyümeliyiz. Bu 5+5+5'mi olur, 6+6+6'mı olur, 7+7+7'mi olur? Orta Vadeli Program'da (OVP) oturup bunun hedefini arkadaşlarımızla belirliyoruz. Ancak ben şunu biliyorum ki Türkiye'nin 2023'ü, o hedefleri yakalamasının, 2 trilyon doları aşan milli geliri yakalamasının yolu minimum yüzde 6'lık büyümeden geçer."

2012 yılı ithalat değerlendirme toplantısında konuşan Çağlayan, ürünlerdeki kaliteyi, kalite imajını, marka gücünüzü artırmak için bakanlık olarak Ar-Ge ve marka konusunda ihracatçılara ve üreticilere ciddi teşvikler verdiklerini söyledi. Çağlayan, '2011'de Türkiye'nin 100 dolarlık üretim yapmak için, 43 dolarlık ara ve yatırım malı ithal ettiğini ifade ederek, şöyle konuştu: ''2012'de Türkiye'de 100 dolarlık üretim yapmak için 40 dolarlık ara ve yatırım malı ithalatı yapıldı. Bu açıdan Türkiye'nin 2011'den 2012'ye ithalat bağımlılığı 3 puanlık bir düşüş gösterdi. Amacımız, Türk imalat sanayinin yüzde 40'lık ithalat bağımlılığı oranını yüzde 35'lere kadar indirmek. Aslında bu Türk sanayinin yapısal bir dönüşümü demektir. Türk Lirası'ndaki her yüzde 1'lik bir değerlenme, takip eden dönemde Türk sanayinin kullandığı ithal girdi miktarını binde 4 oranında artırıyor. Bunun anlamı şu; döviz kuru uzun dönemde, Türk sanayinin ithal girdi kullanımını azaltmaya yönelik politikaların başarısında belirleyici olacak. Ocak ayı reel efektif döviz kuru, 2 yıl aradan sonra yeniden 120'nin üzerine çıktı. Türk Lirası yeniden aşırı değerlenme bölgesine geldi. Aşırı değerli Türk Lirası, ihracattan çok ithalatımız açısından bir tehlike. Yerli sanayimizin belini büken bir tehdit. ABD, Çin, Japonya, Avro Bölgesi, Hindistan, Brezilya gibi birçok ülke paralarının değerlenmesini engellemek için adım atarken, biz Türk Lirasının değerlenmesini izlememeliyiz.''