Calais kampındaki ailesiz çocuklar çözüm bekliyor

Calais kampındaki ailesiz çocuklar çözüm bekliyor

Calais kampı, Fransa-İngiltere sınırında geçiş noktasında.

Suriye, Afrika ve Asya'dan Manş Tüneli'ni kullanarak İngiltere'ye ulaşmak isteyen çok sayıda göçmen, hayatları pahasına sınırı geçmeye çalışıyor. Geçemeyenlerin toplandığı bu nokta Avrupa sığınmacı krizinin kördüğümlerinden biri.

Avrupa Birliği mülteci anlaşması kapsamında göçmenler sadece ayak bastıkları topraklara sığınma talebinde bulunabiliyor. Burada biriken göçmenlerin hiçbiri ise Fransa'da kalmak istemiyor. Onların amacı İngitere'ye geçmek, kiminin akrabası İngiltere'de, kimi de Fransa'da ırkçılığa maruz kaldığını düşünüyor.

Calais kampının en acil çözüm bekleyen konusu ailesiz çocuklar. Bu çocuklardan 100 kadarının ailelerinin İngitere'de olduğu biliniyor. Sivil toplum örgütleri ve İngiltere parlamentosundan bir grup milletvekili şimdi bu çocukların İngiltere'ye geçişi için çalışmalar yapıyor.

Konuyla yakından ilgilenen İngiltere Muhafazakar Parti milletvekili David Burrowes ve kampı gönüllü olarak iki kez ziyaret eden İngiltere-Türkiye Sağlık Elemanları Derneği Başkanı Dr. Ali Demirbağ konuyu BBC Türkçe'ye değerlendirdi.

Dr. Ali Demirbağ "Ailesiz 100 kadar çocuğun başvurusu işleme konulmuş. Kasım'dan bu yana da 30 çocuğun işlemi tamamlanmış, şimdi yakınlarının gidip onları alması gerek. Ancak ailelerinin pasaportları yok, yasal değiller ve ortaya çıkmaktan korkuyorlar" diyor.

Demirbağ, Calais kampını geçen yıl Kasım ayında ve yakında 23 Ağustos'ta ziyaret etmiş. İki ziyareti arasında kısmen bir iyileşme olsa da 'Buradaki koşullar bir insana reva görülebilecek gibi değil' diyor.

"Fransa hükümeti bu kamp yokmuş gibi davranıyor. "O kampın varlığını görmezden gelerek kampı yok edemezsiniz."

Demirbağ'a göre, "Kamptaki tek Fransız varlığı polisler. Polisler dışında Fransa'nın ortasındaki kampta Fransa yok."

Ziyaretçilere göre, kamp yerel sivil toplum örgütleri ve Save the Children adlı uluslararası yardım örgütü tarafından sahiplenilmiş.

Ama bu sahiplenmenin ne kadar etkili olduğu konusunda soru işaretleri var.

Kampın yasal statüsü yok. Oluştuğu 2000'li yılların başından itibaren burada gelen gidenin kaydı tutulmuyor ve herhangi bir denetim yok.

Yerel örgütler kampa Türkçe'de 'Orman' anlamına gelen 'Jungle' adını vermiş.

Jungle'ın kaçakçıların ve mafyanın üssü durumuna geldiği iddia ediliyor.

Doktor Ali Demirbağ bu koşullarda kampta kalan çocuklarla ilgili bir çok yanıtsız soru ve iddia bulunduğunu aktarıyor.

"Kasım ziyaretimizde bu kamptaki görevliler bize 'burada 400 çocuk var' dediler. Bu ziyarette '109 çocuk var' dediler. Diğer çocuklar ne oldu, neredeler? Kaybolan, kaçırılan çocuklar olduğu söyleniyor, organ mafyası var deniliyor, köle yapıldılar deniliyor, çok iddialı şeyler var. Kayıt ve kontrol olmadığı için ne oldukları bilinmiyor"

"Yeni yapılan 124 prefabrik evle kayıt tutulmaya başlanmış ama bu çalışmadan sonuç alınması imkansız. 12 kişilik prefabriklerde polis kapıya geliyor "içeride kaç kişi var" diyor. Kayıt altına alınmaktan, sınır dışı edilmekten korkan insanlar buralarda saklanıyor."

Demirbağ'ın altını çizdiği diğer bir önemli nokta kampta tercüman olmadığı için göçmenlerle iletişimin kurulamaması.

Bu da mülteciler ve polis arasında karşılıklı güvensizlik ve düşmanlık duygularını besliyor.

"Polis ve göçmenler arasında ciddi bir gerilim var. Polisin sıklıkla sığınmacılara gaz ve plastik mermilerle müdahale ettikleri söyleniyor. Düşünün yüzlerce insan hayatta kalma savaşında, her yerden ayrı bir bilgi alıyorlar. Kağıtsız olmak (yasal statüsü olmamak), dil bilmemek birleşiyor."

En önemli sorunlardan biri de bunlara eklenen sağlıksız yaşam koşulları.

Doktor Ali Demirbağ, "Kamp her türlü hastalığın yayılması için elverişli ortama sahip. Bu insanlar yıllardır bubölgede ama ne bir kanalizasyon sistemi ne de temiz suları var. Sorunun acil çözülmemesi daha büyük sorunlara zemin hazırlıyor."

İngiltere Muhafazakar Parti milletvekili David Burrowes, kampı Şubat ve Ağustos'ta ziyaret etmiş. İngiliz vekil bugünlerde kamptaki bir kısım çocuğun İngiltere'ye geçen ailelerine kavuşabilmesi için çaba gösteriyor.

David Burrowes "Kamp denetimsiz ve sağlıksız. Çocukların çıkarılması gerek. Bu konuda İngiltere Göçmen Bakanlığı ile temasdayız. İngiltere İçişleri Bakanlığı, Fransa ile temasda. Şu ana kadar 100 kadar başvurudan 30 çocuğun işlemleri tamamlandı ama geri kalan 70 kadar çocuk için de aynı süreci işletiyoruz" diyor.

Burrowes'e göre önce iki ülke arasındaki bürokrasi aşılmalı.

"Mülteciler Fransa'da olduğu sürece İngiltere'nin sorumluluk alma yetkisi yok. Bu nedenle bürokratik aksaklılarla bu süreç uzuyor. Ailelerin güvenli geçişi için sorumluluk Fransa ile İngiltere Göç Bakanlığı'nda. Ancak onlar bu sorunu çözemezlerse biz çözeceğiz. Neler yapabileceğimize bakacağız. Fransa ve İngiltere makamlarıyla gerekli izinleri görüşüyoruz. Bu izinlerin çıkması durumunda ailelerle bir otobüs kiralayarak bu çocukların geçişini sağlayacağız."

Kampın koşulları hakkında Fransa Hükümeti'ni eleştiren milletvekili, "Buradaki çocuk ve insan sayısına ulaşmak zor. Bunun nedeni denetimsiz ve kendi haline bırakılmış olması. Gönüllüler kampı geziyor kayıt tutmaya çalışıyor. Yeterli beslenme ve sağlık hizmeti yok. Temel insan hakları sadece gönüllülere bırakılmış" diyor.

Burrowes'a göre Türkiye'deki mülteci kamplarından gelen raporlara bakıldığında orada işlerin çok daha iyi organize edildiği görülüyor. İngiliz vekil, "Fransa bu kampı büyütmekten ve çekici kılmaktan çekiniyor" diye sürdürüyor.