Alevi kurumları, Alevi toplumunun kanaat önderlerini 'Yol cümleden uludur' toplantısında bir araya getirdi. 22 Eylül'de gerçekleştirilen toplantının sonuç bildirgesi yayınlandı. Toplantıda cami cemevi projesi tartışıldı ve hazırlanan sonuç bildirgesinde şu ifadelere yer verildi: "Alevilerin içinden çıkan iktidarlarla işbirliği yapan ve ne yaptığını bilmeyen kişi ve kurumlar Aleviliğin asimile edilmesine hizmet etmiştir. Cami, Cemevi İç, İçe Projesi” asimilasyon yoluyla toplumları, inançları kirletmek, onlara saygısızlık yapmak, nasıl inanmaları gerektiğini toplum mühendisliği yoluyla yeniden inşa etmektir. Cem Vakfı’nın üstlendiği misyon, bu hükümetin sahte açılımlarla, çalıştaylarla başta Aleviler olmak üzere toplumun her kesimini hızla tek tipleştirme çalışmasıdır. Her iki inanç açısından da bu projenin bir meşruiyeti ve hakkaniyeti yoktur."
Bildirgede Alevi sorununun siyasi sorun olduğu vurgulanarak anti demokratikyöntemlerle çözülemeyeceği kaydedildi. AKP Hükümeti'nin sorunun çözümü için samimi bir yaklaşım içinde olmadığının kaydedildiği sonuç bildirgesinde, "Alevi Toplumunun sorunlarını anayasal ve yasal düzlemde çözmek yerine, kendine göre bir Alevilik tanımı yaparak Aleviliği bitirmek istiyor. AKP Hükümetinin “Demokrasi paketi” Türkiye’nin demokratikleşme ihtiyacını karşılayacak kadar gerçekçi ve açık değildir. Hükümetin demokrasi paketinden bizim için hak ve özgürlükler, adalet ve toplumsal barış çıkmaz, ancak bizim için yine demokrasi mücadelesi çıkar" ifadelerine yer verildi.
Sonuç bildirgesinde ayrıca şu ifadelere yer verildi: "Alevi Toplumunu Laik, Demokratik Türkiye için eşit ve özgür koşullarda bir arada yaşama uğruna demokrasi mücadelesine ve yolumuza sahip çıkmaya çağırıyoruz. Mürşit, pir, dede ve ana olarak bir araya geldiğimiz bu toplantıda ifade edilen düşünceler ışığında AKP Hükümeti ve devletin geleneksel aklı tarafından karanlığa itilmeye çalışıldığımızı görüyoruz. Alevi toplumunu ve örgütlü Alevi kurumlarını hak almanın meşru demokratik anlayışı ile birliğini, beraberliğini güçlendirmeye çağırıyoruz. Türkiye’nin ötekileştirilmiş tüm kesimleri, etnik ve inançsal kimlikleri ile bir arada yaşamak ve birbirlerimizin haklarına saygılı olmak inancımızın temelini oluşturur."