Can Dündar: 5 yıl önce yürüdüğümüzde 'Bugün Ahmet, Nedim yarın kim’ yazılı pankart taşıyorduk; cevap benmişim!

Can Dündar: 5 yıl önce yürüdüğümüzde 'Bugün Ahmet, Nedim yarın kim’ yazılı pankart taşıyorduk; cevap benmişim!

MİT TIR’ları ile ilgili yaptıkları haber yüzünden tutuklanan gazeteci Can Dündar ve Erdem Gül için tutukluluklarının 30. gününde, İstanbul Beyoğlu'nda bir eylem düzenleyen gazeteciler, tutuklu meslektaşlarının serbest bırakılması çağrısında bulundu.

Eylemde mektubu okunan Can Dündar, “Çamurdan bir havuzda olmaktansa onurlu bir tecritte sizlerle yoldaş olmayı tercih ediyoruz” ifadelerini kullanırken, daha önce Silivri Cezaevi'nde tutuklu kalan gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener için düzenlenen eylemleri hatırlatarak, "5 yıl önce yürüdüğümüzde 'Bugün Ahmet, Nedim yarın kim’ yazılı pankart taşıyorduk; cevap benmişim!" dedi.

Erdem Gül de mektubunda, “Ben de aynı saatlerde burada size doğru adım atıyor olacağım. Adım adım da olsa hep beraber yol almak dileğiyle” ifadelerine yer verdi. 

 

"Adım adım da olsa hep beraber yol almak dileğiyle"

 

Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Beyoğlu Tünel Meydanı’nda bir araya gelen ve ‘Özgür Basın Susturulamaz’ sloganıyla yürüyen gazeteciler, ‘Yansak da dokunacağız’ yazılı dövizlerle tutuklu meslektaşlarının serbest kalmasını istedi. Yürüme eyleminden sonra gazeteci Erdem Gül’ün eşi Aslı Gül, eşinin cezaevinden yazdığı mektubu okudu. Gül mektubunda şöyle seslendi: 

“Ben size adımlarınızı dikkatli atın desem ahkam kesmek olur. Çünkü burada adım atarken dikkatli olmak gibi bir sorun yok. Bir, iki, üç, dört, beş duvar. Ama orası öyle mi? Sizi uyaracak bir suvarınız bile yok. Öyle görünüyor ki uyarı falan dinleyeceğiniz yok. Adımlarınızı atacaksınız. O halde ben de aynı saatlerde burada size doğru adım atıyor olacağım. Adım adım da olsa hep beraber yol almak dileğiyle.”

 

"5 yıl önce 'Bugün Ahmet, Nedim yarın kim’ yazılı pankart taşıyorduk; cevap benmişim!"

Dilek Dündar da eşi Can Dündar’ın mektubunda yazdıklarını gazeteci arkadaşlarıyla paylaştı. Can Dündar'ın mektubunda şu ifadelere yer verildi:

“Sevgili dostlar. 5 yıl önce ben sizlerle, ağzımda bir siyah bantla Nedim Şener, Ahmet Şık için, özgür medya için yürümüştüm. Elimizde ‘bugün Ahmet, Nedim yarın kim’ yazılı pankartlar taşıyorduk. Cevap benmişim. Hapishane nöbetini onlardan devraldık. Senaryo o günküyle aynı. İftira, tehdit, adaletsiz yargı, hapis. Cevabımız da o günüyle aynı. Kararlılık, cesaret, direnç, inadına gazetecilik. Bizi sindirmeye korkutmaya çalışıyorlar. Sinmiyoruz, korkmuyoruz. İnadına yazıyor, söylüyoruz. Mesele bizim tutsak olmamız değil, haberin tutsak edilmesi. Mesele bizim tutukluluğumuz değil, halkın bilgiden, haberden, gerçekten mahrum edilişi. Yalana mahkum edilişi. Bu halk o yalanlardan kurtulana kadar pes etmeyeceğiz. Bir avuç da olsak gazeteciliğin hakkını vereceğiz. Hakikat için mücadele edeceğiz. Çamurdan bir havuzda olmaktansa onurlu bir tecritte sizlerle yoldaş olmayı tercih ediyoruz. Sonunda gerçek suçluların yargılandığını göreceğiz. Buna yürekten inanıyorum.”

 

"Yansak da dokunacağız ve yine mücadeledeyiz yine hedefteyiz yine haklı çıkacağız"

Eyleme katılan gazeteciler adına basın metnini okuyan Cumhuriyet yazarı Ceyda Karan, şunları söyledi: 

“Hiçbir iktidar soran, sorgulayan gazeteciyi sevmedi. Sansürlendik, baskıya uğradık, işten kovulduk, tehdit edildik, hapse atıldık hatta öldürüldük. Gün geldi yıkıcılık, bölücülük yaftası yapıştırıldı. Gün geldi çetecilik, casusluk. Aslında görüşlerimiz farklıydı ama yaptığımız iş aynıydı. Biz her seferinde gazetecilik yaptık çünkü gazeteciydik. Demokratik bir ülkede fikir ve düşünce özgürlüğümüzü kullandık. Halkın haber alma hakkının hakkını verdik.

Erdem ve Can’ın tutuksuz yargılanmalarını talep ediyoruz. Yalnız onların değil bugün tüm tutuklu gazetecilerin serbest bırakılmasını talep diyoruz. Demokratik bir ülkede 34 gazetecinin tutuklu ve hükümlü olarak cezaevinde bulunmasının Türkiye’nin demokrasi sicilinde yeni bir kara leke olduğuna ve tarihin bunu da not ettiğine dikkat çekiyoruz. Biz ne hain ne casus ne kahramanız. Biz gazeteciyiz o nedenle yansak da dokunacağız ve yine mücadeledeyiz yine hedefteyiz yine haklı çıkacağız."