Cezaevlerinde açlık grevleri 53. gününe girerken, Başbakan tarafından "Türkiye’de açlık grevi falan yok" açıklamaları gazetecilerinde köşesine taşındı.
Milliyet gazetesi yazarı Can Dündar, 'Geliyorum diyen felaket' başlıklı bugünkü (3 Kasım 2012) yazısında Başbakan'ın açlık grevleri karşısındaki tutumunu eleştirdi.
Dündar'ın yazsının bir kısmı şöyle: " İkisinden biri doğru söylemiyor: Başbakan ya da Adalet Bakanı... Başbakan Almanya’da dünyanın gözünün içine baka baka, “Türkiye’de açlık grevi falan yok” diyor.
Aynı saatlerde Adalet Bakanı, 683 kişinin açlık grevinde olduğunu söylüyor. Hangisine inanmalı?"
"Devlet, uzun süredir Öcalan’ı avukatlarıyla görüştürmüyor. “Koster bozuk” diyor.Bir devletin 1,5 senedir bir kosteri tamir ettiremediğine inanmamızı bekliyorlar. Neden devlet, tecridin gerekçesini açıklamıyor da zekamızla alay ediyor? Neden inatla yalan söyleniyor?"
"Başbakan, dünyanın huzuruna çıkıp açlık grevindekilere, “Siz açken, vekilleriniz kuzu kebap götürüyor” diyor. Gösterdiği fotoğrafın 3.5 ay önce çekilmiş olduğunu bilmemesine imkan yok. O halde neden gerçeği gizliyor?"
"Nedeni biliyoruz aslında... Devlet aklı böyle çalışıyor. Devirler, isimler değişiyor, o akıl değişmiyor. Kenan Evren’in de, Mehmet Ağar’ın da, Sadettin Tantan’ın da tavrı buydu: Eylemcileri tehditle caydırmaya çalışmak, yalan haberlerle kamuoyunu kanlı bir operasyona hazırlamak, “Devletle pazarlık olmaz” jargonuyla taleplere kulak tıkamak... O devlet aklının sözcülüğünü, bugün giderek “Ağar”laşan bir şekilde Erdoğan üstleniyor"
"2000’deki açlık grevlerinde, Bayrampaşa’da ölmeye yatan o gencecik insanları, onların solan çehrelerini, çöken avurtlarını, fersiz bakışlarını, sonra da “Ölmeniz gerekiyorsa, onu ben yaparım” diyen devletin öfkesini görmüş biri olarak bu konunun tehditle, “kuzu kebap” jargonuyla ya da operasyonla çözülemeyeceğine tanıklık ederim. Felaket geliyor. Önlemek, Başbakan’ın boynuna borçtur. Eylem yayılmadan, ölümler başlamadan vicdanın devreye girmesini bekliyoruz."