17-25 Aralık fezleke ve soruşturmalarıyla ilgili köşe yazıları ve yazı dizisi nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar bugün hâkim karşısına çıktı. Dündar, yazdığı yazılarda 'hakaret' ettiği iddiasıyla 28 bin 650 TL adli para cezasına çarptırıldı. Duruşmada şikayetçiler Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ı avukatları temsil etti. Erdoğan'ın avukatı Hatice Özay, Dündar'ın kasten zarar vermek amacıyla yazı yazdığını iddia ederken "Sanığın cezalandırılmasını talep ediyoruz" dedi.
Cumhuriyet'in haberine göre, “Fezleke okumak hakkımız”, “Erdoğan’ın yumuşak karnı” ve “Arkadaşın babası” başlıklı yazıları nedeniyle Dündar’ı yargılayan İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’ne sunulan dilekçede, dava dosyasının İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Adana’da durdurulan mühimmat yüklü MİT TIR’lar haberleri nedeniyle yargılandığı dava ile birleştirilmesi talep edildi.
Dilekçede yargılamaya konu “Erdoğan’ın yumuşak karnı” başlıklı yazısı nedeniyle Dündar’ın MİT TIR’ları dosyasında da suçlandığı anımsatıldı. Dündar’a FETÖ/PDY tarafından görev verildiğini öne süren savcı İrfan Fidan’ın iddianamesinde görev olarak da 17 Aralık soruşturmasına dolaylı olarak değinildiği anımsatıldı.
Dilekçede İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki davalarda tarafların aynı olduğu vurgulanarak, sanığın Dündar, şikâyetçinin Recep Tayyip Erdoğan olduğu kaydedildi. Türk Ceza Kanunu’nun 44. maddesinde düzenlenen “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır” hükmüne yer verilen dilekçede, Dündar’ın aynı yazı nedeniyle iki iddianameyle hakkında cezalandırma talep edildiği belirtildi.
Can Dündar 17-25 Aralık Yolsuzluk Soruşturması ile ilgili kendisine somut bir suçlama yapılmadığı için mahkemede konu ile ilgili yazı dizilerini mahkemede okuyacağını söyledi. Dündar, "Somut bir suçlama olmadığı için, yazı dizilerimi savunmam olarak kullanmak istiyorum, tamamını burada okumak istiyorum" dedi.
Mahkemede söz alan Can Dündar, iddianamede hangi ifadeleri sebebiyle suçlandığı belli olmadığından ilgili yazılarının tamamını okudu.
Ben bu davada aslında bir suç olmadığını düşünüyorum" diyen Can Dündar savunmasına söyle devam etti:
"Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturmasına ilişkin yazi nedeniyle yargılanıyorum. Bu olay hakkında çok yazılıp çizildi. Meclis araştırmalarına konu edilmiş çok önemli bir dosya. Şikayetçi ise o dönem Başbakandır ve Cumhurbaşkanı adaylığı için adı geçmektedir. Hakkında sonderece ciddi iddialar vardır. Halkın, oy vereceği Cumhurbaşkanı adayının hangi soruşturmalarla ne gibi ilgisi olduğu ve suçlandığı yolunda bilme hakkı vardır. Gazeteci olarak da benim bunu bildirme hakkım vardır. Gazetecilerin önceliklerinden biri kamuoyunu bilinçlendirmek olduğu kanısındayım. Bir gazeteci olarak üzerime düşeni yaptım. Kaldı ki yolsuzluğa ait yazılanları devletin resmi birimleri yazmıştır. Hakkımda iki suçlama olduğunu görüyoruz. Biri resmi evraklardaki gizliliğin ihlalidir. Ancak bildiğim kadarıyla gizlilik kararı yazıdan sonradır. Diğer suçlama ise hakarettir. Meslek hayatım boyunca kimseye hakaret etmedim. Yazıda yer alan ve hakaret olduğu bildirilen iddialar şahsıma ait değildir. Bahsi geçen işadamlarının hakaret sözleri var, asıl onlar yargılanmalıdır."
İddianamede hangi ifadeleri nedeniyle suçlandığının net olmadığını belirten Dündar, davaya konu yazılarını duruşma salonunda okudu.
Son sözü sorulan Can Dündar, "Sayın yargıç, yazdıklarım savunmamdır. Yazdıklarımın arkasındayım. Hakaret kastım yoktur. Yazılarımda gerçeklerin ortaya çıkması amaçlanmıştır. Beraatimi istiyorum" dedi.
Davanın ardından açıklama yapan Can Dündar "17-25 Aralık yolsuzluk operasyonunda yazdığım iki köşe yazısı ve bir yazı dizisi nedeniyle yargılanıyordum. Burada yazdığımızı iki köşe yazısında hakaret olduğu iddiası mesnetsiz bulunarak beraatle sonuçlandı. Öte yandan yazı dizisine bir ceza verildi. Adli para cezasına çarptırıldık. 28 bin 600 kusur lira. Burada da yazı dizisinde adı geçen kişilere hakaret ettiğimiz iddiasıyla mahkum edildik. Ben bunun Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk dosyası olduğuna inanıyorum. Üstü kapatılmaya çalışılan çok önemli bir dosyadır ve Erdoğan Cumhurbaşkanı olmadan yayınlanmış bir yazı dizisiydi. Ve bu halkın kimi Cumhurbaşkanı seçilecekse onla ilgili bütün gerçekleri öğrenmeye hakkı olduğunu belirtmiştim. Mahkemede bunu tekrarladım. Ve yazı dizisini baştan sona okudum ki; yargıç ve herkes neden bahsedildiğini neyin üstünün örtüldüğünü görsün. Zannediyorum üstünü örtme operasyonunda yeni bir adım atıldı. Asıl yargılanması gerekenler değil, yargılanması gereken suçları deşifre edenler mahkum edildi. Biz eğer gerçekleri yayınlamak suçsa bu suçu işlemeye devam edeceğiz" diye konuştu.