Türkiye’nin dron satışlarının diplomatik sahada Türkiye’nin canını sıkmaya başladığını söyleyen Barçın Yinanç, “Türkiye’nin, satmış olduğu birtakım silahlarının nasıl kullanıldığını dikkate alması gerekiyor” dedi.
Etiyopya’da, dron satışı nedeniyle hedef haline gelen Türkiye’nin, elçilik faaliyetlerini komşu Kenya'ya taşımak durumunda kaldığını hatırlatan Yinanç, “Anladığım kadarıyla Tigray'a bağlı güçler Türkiye’ye öyle bir tehditte bulundular ki elçilik taşınmak zorunda kalındı” diye konuştu.
Metin Kaan Kurtuluş ve Barçın Yinanç, Türkiye'nin dron satışlarının yarattığı diplomatik krizler, Rusya-Ukray krizi, ABD-Rusya gerilimi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’u Türkiye’ye davet etmesi, Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan SWAP anlaşması, MİT’in 2022 yatırım bütçesindeki dikkat çeken artışı 'Dış Politika ile İçli Dışlı'da yorumladı.
Dronlarla ilgili gelişmelerin doğru okunması gerektiğini ifade eden Yinanç, Türiye’nin savunma sanayisindeki satışlarının daha şeffaf olunması gerektiğini belirtti. Türkiye’nin Etiyopya’ya drone satışı yaptığının resmen açıklanmadığını da hatırlatan Yinanç, “Bir takım ilkelerin de getirilmesi gerekiyor. Satılan bir takım silahların masum siviller üzerinde kullanılması durumunda Türkiye’nin ‘ben silahımı satarım sonra ne oldu bakmam’ diyemeyeceği bir mesele” ifadelerini kullandı.
Dron satışlarına ilişkin dünyada herhangi bir standart olmadığını belirten Yinanç, Türkiye’nin NATO çerçevesinde bu satışları bazı ilkelere bağlayan bir çalışmaya öncülük yapabilir önerisinin dikkate alınmasının önemli olacağını söyledi.
Rusya-Ukrayna arasında yaşanan gerilime değinilen programda, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ukrayna ziyaretini değerlendiren M. Kaan Kurtuluş, Beyaz Saray'ın Rusya’nın her an saldırabileceğine yönelik açıklamasını hatırlatarak “Aynı zamanda dün Biden’ın konuşması önemliydi. İlk defa Ukrayna’yı bu kadar geniş ele aldı ve ‘Bence Putin Rusya’ya saldıracak çünkü elinde başka seçenek yok’ minvalinde bir açıklama yaptı” dedi.
Kurtuluş, Biden’ın NATO'num işgale karşı yanıtının ‘işgalin boyutuna bağlı’ olacağına ilişkin sözlerinin tepki çektiğini belirten Kurtuluş, Beyaz Saray’ın daha sonra geri adım atarak ‘işgale izin verilmeyecek’ açıklaması yapmak zorunda kaldığını dile getirdi.
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna arasındaki gerilime ilişkin ‘arabulucu’ olma girişimlerinin Rusya tarafından sıcak karşılanmadığını söyleyen Yinanç ise “Zaten Rusya’nın amacı; Ukrayna’ya böyle bir tehdit hamlesi yaparak aslında ABD ile masaya oturmak ve Avrasya’da iki süper güç olarak nüfuz alanlarımızı yeniden belirleyelim demek istemesi. Zaten Türkiye ne zaman Rusya’ya Ukrayna konusunda mesaj verse, aldığı karşılık 'biz bir şey yapmıyoruz, gidin Ukrayna ile konuşun' oluyor” dedi.
Yinanç, Rusya’nın ve ABD’nin Ukrayna krizinde Türkiye’ye karşı tutumuna bakıldığında Türkiye’nin bu krizde rol almasının düşük bir ihtimal olduğunu ifade etti.
İş insanı Osman Kavala’nın AİHM kararına rağmen tutukluluğunun devamına karar verilmesine ilişkin konuşan Yinanç, Avrupa Konseyi’nin ihlal sürecini başlatıyor olmasının Ankara’da birkaç bürokrat dışında kimsede endişe yaratmadığı izlenimi olduğunu söyleyerek “Bu süreç 6 aylık bir izleme süreci ile devam edecek. 6 ay, uçuruma getirme politikası izleyen bir lider olduğu için Erdoğan için de uzun bir süre. Kavala’nın bir nevi pazarlık kozu olarak kullanılmak istendiği dile getiriyor ama bunu Macron dışında gündeme getiren olmadı. Batılı başkentler Kavala’nın bir pazarlık meselesi haline gelmesine yönelik bir kapı aralamak istemiyorlar. Benim tahminim Ankara’da Kavala için 6. ayın sonuna doğru bir süreç başlayabilir” diye konuştu.