Toplum Bilimci Prof. Sencer Ayata, Malatya’nın AKP'li Yeşilyurt Belediyesi’nde gri pasaportla yurt dışına gönderilen ve geri dönmeyen kişilerin ortaya çıkmasının ardından başlayan tartışmaları yorumladı.
Türkiye’den yurt dışına yaşanan göçün ekonomik ve siyasi nedenleri üzerinde duran Ayata, gençlerle ilgili yapılan araştırmalara da dikkat çekerek “Araştırmalar yurt dışına giderim diyen gençlerin oranının yüzde 70’i bulduğunu gösteriyor. İktidarın ‘manevi olarak çöküntü içerisinde’ dediği ülkelere bizim insanımız göç ediyor. Nasıl oluyor bu? Bu çocuklar manevi çöküntüye mi göç ediyor? Bunu sorgulamak lazım” dedi.
Toplum Bilimci Prof. Sencer Ayata, gri pasaport skandalının arkasındaki siyasi ve ekonomik nedenleri, AKP’nin toplumsal gerçeklikle bağı ve iktidarın söylemleri ile toplumun gerçekleri arasında açılan makası Murat Sabuncu’ya yorumladı.
Gri pasaport skandalının arkasındaki siyasi ve ekonomik nedenlere değinen Prof. Ayata, insanları göçe iten sebepler arasında geçim sıkıntısının yanı sıra yaşam standardı ve kalitesinin de olduğunu söyledi. Gençler üzerinde yapılan araştırmalara bakıldığında, gençlerin kendini özgür hissetmediğini belirten Ayata, “Gençler kutuplaşmadan, siyasetin içinde bulunduğu durumdan genel bir rahatsızlık duyuyorlar. Bunun yanı sıra siyasette devamlı yaşanan karşılıklı çatışmaların kendi günlük yaşamını da etkilediğini düşünüyorlar” dedi.
Türkiye’nin yatırımlarını beton ağırlıklı kullandığını söyleyen Ayata, “Uzun süredir Türkiye’nin bir orta gelir tuzağına düştüğü söyleniyor. Aslında orta gelir tuzağının karşılığı olarak ciddi bir orta teknoloji tuzağı var. Türkiye yatırımlarını son dönemde ağırlıklı olarak betona yatırarak bir orta teknoloji ülkesi haline geldi” dedi.
İktidarın ‘yerli ve milli’ söyleminin göçü durdurmada caydırıcı bir olmadığını dile getiren Ayata şöyle konuştu:
“Biz bir taraftan yerli ve milli diye kendimizi tanıtıyoruz ama; öbür tarafta her gün torpil ve kayırma düzenin bir örneği ile karşılaşınca, rant örneği ile karşılaşınca yozlaşma görünce ve bu bir torpil düzenidir diye düşünmeye başlayınca o zaman ‘ben yerli ve milliyim’ diye konuşan bir iktidarın da söylediklerinin ne kadar arkasında olduğunu sorgulanıyor. İcraatle söylenen arasında bu kadar büyük bir uçurum olunca ister istemez havada kalıyor. ‘Batı toplumlarından daha iyiyiz çünkü onlar manevi bir çöküş’ içinde diyorsun. Manevi olarak parçalanıyor dediğiniz ülkelere bizim insanımız göç ediyor. Nasıl oluyor bu? Bu çocuklar manevi çöküntüye mi göç ediyor? Bunu sorgulamak lazım. Güven konusunda Türkiye Avrupa'nın sonuncusu. Oysa bizim eleştirdiğimiz manevi çöküntü içinde dediğimiz ülkeler dünyada güvende en yüksek orana sahip ülkeler. Mutluluk göstergesinde Türkiye en altta manevi çöküntü içinde olanlar en üstte. Şimdi buradan ne çıkaracağız? Bu soruları çok derinden ele almamız gerekiyor. Gösterilmeye çalışılan bir ülke var ama gösterildiği gibi olamıyor. Ama olduğu gibi de gösterilmiyor. Türkiye'nin bence içinde olduğu önemli bir sorun bu”