Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, kritik NATO toplantısını, Erdoğan-Biden görüşmesini ve HDP İzmir İl Başkanlığı'na yönelik saldırıyı yorumlayarak, "Benim korkum, Türkiye'nin rotayı Batı'ya kırmasını istemeyen unsurlar da var. Bu yaz provokasyonlar olabileceği herkesin dilindeydi. HDP'ye kullanılan dil tam da burada provokasyon için bir ortam hazırlıyor" diye konuştu.
Gazeteci Aslı Aydıntaşbaş T24 ekranlarında Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı. Kritik NATO toplantısını, ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın aylar sonra gelen kritik görüşmesini değerlendiren Aydıntaşbaş, tüm bu trafik sonucunda, Erdoğan'ın rotayı Batı'ya doğru kırmak istediği sonucunun çıkarılabileceğini söyledi. HDP İzmir İl Başkanlığı binasına yönelik gerçekleştirilen ve 1 kişinin hayatını kaybettiği saldırıyı da değerlendiren Aydıntaşbaş, Türkiye'de, rotanın Batı'ya doğru kırılmasını istemeyen grupların yapabilecekleri provokasyonlara dikkat çekti.
Erdoğan'ın Biden'la yaptığı görüşmeyi ve NATO toplantısından çıkan 'Afganistan' konusunu değerlendiren Aydıntaşbaş, Erdoğan zirveye Batı ile ilişkilerini güçlendirmek için gitti. Acaba Türkiye içinde iktidarın ortakları, onlar da Batı'ya dönmeye hazırlar mı? Ben Erdoğan'ın buna hazır olduğuna inanıyorum. Ankara'da henüz bir karar var mı emin değilim" yorumunu yaptı.
T24 ekranlarında son dönemdeki gelişmeleri değerlendiren gazeteci Aslı Aydıntaşbaş şunları söyledi:
"Türkiye'nin meşru, milyonlarca insanın oyunu almış bir partisi HDP'ye yönelik bu ayrıştırıcı dil sadece Türkiye'ye ihanet etmektir. Bunu görüyoruz, HDP hedef gösteriliyor, kriminalize ediliyor, bunun bir doğal sonucu olarak böyle bir ortam yaratılıyor. Türkiye'de bir derin devlet var. 2015 yazında yaşananlar sadece hendekler ve terör olaylarıyla açıklanabilecek şeyler değildi, darbeye giden süreçte bir ortam yaratıldı. Şimdi benim korkum, Türkiye'nin rotayı Batı'ya kırmasını istemeyen unsurlar da var. Bu yaz provokasyonlar olabileceği herkesin dilindeydi. HDP'ye kullanılan dil tam da burada provokasyon için bir ortam hazırlıyor. Maalesef bu kapalı kutuda yaşanan tepişmelerin ceremesini başta Kürt seçmen olmak üzere tüm halk çekecek. Gerçekten endişe duyuyorum."
"İçeride bir sıkışmışlık var. Bu öyle böyle değil. Hem ekonomik olarak bir kırılganlık var, düzelecek gibi değil. İkincisi de Türkiye Rusya ile ilişkisinde rahat hissetmiyor. En yakın müttefik noktasında çok daha zor bir duruma geldi. Üçüncüsü kendi bölgesindeki kimilerinde 'kabadayılık' olarak adlandırılan politika tıkandı. İçeride satılan söylemle gerçekteki bölgesel aktörlerle ilişkisi arasında büyük bir fark var. Haliyle Erdoğan zirveye Batı ile ilişkilerini güçlendirmek için gitti. Ama eli çok zayıf çünkü Türkiye'nin imajı çok kötü. Merkez'in kasası boş, Rusya ile ilişkiler hoş değil. Hal böyle iken S-400, CAATSA'ya rağmen Batı ile ilişkileri düzeltmek zorunda. Biden'la görüşmede Amerikalılar 'Girmek istersen bu kapı aralık' dediler. Ama karşılığı olarak tavizler koparmaya başladılar. Acaba Türkiye içinde iktidarın ortakları, onlar da Batı'ya dönmeye hazırlar mı? Ben Erdoğan'ın buna hazır olduğuna inanıyorum. Ankara'da henüz bir karar var mı emin değilim."
"Türkiye Batı'nın göz bebeği bir ülkeydi. Parmakla gösterilen bir modeldi. Ondan sonra başka bir yola girdi. Şu anda Türkiye'nin Batı nezdindeki imajı o kadar zedelendi ve eli o kadar zayıfladı ki, aşağıdan başlıyor. Ve bu imajı yavaş yavaş tamir etmek için çeşitli tavizler veriyor. Afganistan'a asker göndermek kimsenin koşa koşa yapacağı bir şey değil. Batı ile ilişkileri düzeltmek için atılan bir adım. Mesela ikinci S-400 paketini almayacak muhtemelen Türkiye. Erdoğan'ın böyle bir arzusu olabilir ama ortakları ne diyecek emin değilim. Bahçeli'nin grup konuşması tamamen NATO'ya ayrılmıştı. Türkiye değerler noktasında bu kulübe dahil olabilir ya da Sisi gibi, Suudi Arabistan gibi dışarıdan eklemlenen bir unsur olabilir. Değerler ve demokrasi konusunda adım atmazsa, asker gönderme gibi bazı konularda Batı ile çalışan ama kendi yağında kavrulan bir ülke olabilir. Batı ne demek, Türkiye'de bu konuşulmuyor. Niye Türkiye İkinci Dünya Savaşı'nda yer aldı, Batı'dan kopmanın anlamı nedir, konuşulmuyor. Ana akım medya üslup değiştirdi, NATO'cu oldu. Batı ve değerler noktasında şunu söylemek önemli, Batı pür-i pak değil. Onların da günahları var. Batı ile ittifakı tamir etmek Türkiye'nin demokrasiye dönüşünün garantisi değil ancak Batı'dan kopmak Türkiye'nin demokrasi dışı bir rejim ile yönetilmesi demek. Bu açıdan Türkiye'deki gidişattan şikayetçi olanlar için Batı ile ilişkileri tamir etmesi olumlu olabilir. Umarım bir normalleşme yolunu açar."
"Tayyip Erdoğan için gezi iyi geçmiş gibi görünüyor. Türkiye daha büyük baskı olacağını düşünüyordu. ABD yönetimi ile ilk defa böyle soğuk rüzgarlar esti. Bu Türkiye'yi etkiledi. Haliyle bu toplantının iyi geçmesini çok istiyordu. Türk tarafı çok memnun görünüyor. Büyük bir insan hakları baskısıyla karşı karşıya kalmamışlar ama Batı'ya dönüş için demokrasi ve insan hakları konusunda adım atmaları gerektiğini ve Türkiye için daha iyi olacağı konuları gündeme gelmiş. Ancak iki taraf da biz bu toplantıyla ilgili konuşmayalım diye karar almışlar. Bu açıdan çok bir şey çıkmadı şu zamana kadar. Fakat şunu görmek lazım, Türkiye Batı ile ilişkisini tamir etmek için 4 yıl önceki durumunda değil. Çok daha kötü bir yerde. Türkiye'den şu anda Afganistan'a asker gönderecek gibi görünüyor. Temmuz itibariyle 'Mehmetçif Kabil'de başlıklarını göreceğiz. S-400'ün ikinci kontratı imzalanmıştı, iptal olacak gibi görünüyor. Bence doğru bir karar. Alınması çok yanlış bir karardı. Üçüncüsü de Türkiye'de Libya'nın varlığı var, oraya götürdüğü bir grup Suriyeli savaşçıyı muhtemelen geri çekme konusunda adımlar atacak gibi görünüyor. Bunlar yanlış diye demiyorum, tamir etmeye ihtiyacı var ilişkileri. Sürekli gerilim siyaseti yürüten Türkiye'nin kazancı ve kaybı ne oldu? Zor bir yerden ve kendi berbat ettiğimiz bir süreci şimdi toparlamaya çalışıyoruz."
"Artık Türkiye'de tek gurur kaynağımız İHA ve SİHA üretmek. İnsanlarımız beyin göçü yapıyor. Kendi insanlarımız kaçıyor. Tarihte bu yaşanmış. Türkiye fakirleşmiş, Osmanlı'nın son döneminde bunlar yaşanmış. Sen Uğur Şahin ve Özlem Türeci'yi hatırlattın. Türkiye'de ortam olsa bu aşıyı bulabilecek insanlar var mı? Tabii ki var. Ama özgür araştırma yapmak istiyorsanız Türkiye'den çıkmak zorundasınız. Moderna'nın kurucusu Türkiye'den kaçan bir Ermeni aile. Bugün İsrail'de yeni bir hükümet kurulmuş. Fotoğrafa dikkat çekmek isterim, 9 kadın var hükümette. Her kurumda bir değişim var. Türkiye buna direniyor."
"Rusya Türkiye'nin bu arayışlarından rahatsız. Kafkaslardaki savaş sonrasında da aslında Türkiye, Rusya'nın düdüğü çalıp oradaki ortak askeri merkezleri kısıtlaması vs. gibi konulardan rahatsız. Haliyle içeride 'Biz çok güçlüyüz, Rusya ve Amerika'yla dans ederiz' atmosferine rağmen Türkiye çok sıkışmış hissediyor. Türkiye'de kanalizasyon akıyor şu anda. Ya da müsilaj metaforu siyaseti basmış durumda. Yenileme süreci olmazsa Batı ile iyi geçinen Mısır gibi olur. Kendiyle yüzleşen Türkiye, bu anlamda 'soft power' gücünü değerlendirebilir. Bu net bir seçim. Sanıyorum toplum bunu anlıyor. İktidardakiler anlıyor mu kestirmek çok mümkün değil."
"İlk aşamada ortaklıkları artıralım diyor belli ki Amerikalılar. İlk aşama bir güven tesisi. Afganistan, Libya konuşalım. Bu anlamda Türkiye'nin Batı'dan kopuşunu engellemek için minimal bir işbirliği. Ama bu kulüpte yer almak için içeride de adım atman lazım. Normalleşme ve toparlanma sürecine girmen lazım mesajının verildiğini görüyoruz. Burada Türkiye'nin kaosa gitmesini engelleyebilecek tek isim Recep Tayyip Erdoğan. Batı ile ilişkisini tekrar tahsis etmek istiyorsa bu gidişata bir dur demek zorunda. Yoksa bu girdap hepimizi içine çekecek. Bu ortada."
"Şu anda Türkiye'de milim adım atmak istemeyen bir rejim var. Ve bu rejimin çok fazla ıslahını bekleyemeyiz ama en azından bazı konularda, en azından seçimler noktasında, en azından bu tarz provokasyonlara dur deme noktasında adım atılmasını talep etmemiz lazım diye düşünüyorum."