Kamuoyunda 'Çarşı davası' olarak bilinen, Gezi olaylarında 'hükümeti devirmeye teşebbüs' ettikleri iddiasıyla suçlanan 35 sanığın yargılanmasına bugün İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Saat 10.00’da başlayan davada dikkat çeken bir gelişme yaşandı. İddianamede şikâyetçi olarak görülen polis memurları Çarşı Grubu'ndan şikâyetçi olmadıklarını söylediler. Polisler ayrıca Çarşı Gurubu'nu görmediklerini ve onlarla çatışmadıklarını da belirttiler. Yargılaması bugün devam eden 'Çarşı davası' 26 Haziran 2015'e ertelendi.
16 Aralık'da gerçekleşen ilk duruşmaya Çarşı grubu büyük bir katılım yaparken bugünkü davaya Çağlayan Adliyesi'ndeki yas nedeniyle toplum bir katılım gerçekleştirmedi. Duruşmaya sadece sanıklar ve az sayıda izleyici geldi. Bu izleyiciler arasında Uluslararası Af Örgütü'nden Barbara Neppert ve Almanya'da futbol davalarında uzman 2 kadın avukat da bulundu.
Kenan Başaran’ın Hürriyet’te yer alan haberine göre, öte yandan Çağlayan Adliyesi'ne girişteki yoğun güvenlik önlemleri adliyenin girişinde uzun kuyruklara neden olunca sinirler gerildi. Zaman zaman yuhalama ve ıslık sesleriyle bu durumun protesto edildiği görüldü.
Davanın hakimi Metin Tamirci, 4. Agir Ceza Mahkemesi'ne ataninca Fenerbahçe ve Çarşı Davası'na bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başına Ahmet Civelek atanmıştı.
Gezi Olayları'nın en ses getiren davalarından Çarşı Davası'nın 2. duruşmasında ilginç bir gelişme yaşanıyor. İddianamede şikâyetçi olarak görülen 4 polis memuru şikayetçi olmadıklarını ve Emniyet'te ifadelerinin alınmadığını belirttiler. Polisler ayrıca Çarşı Gurubu'nu görmediklerini ve onlarla çatışmadıklarını da belirttiler. Olaylar sırasında yaralanan bir polis memuru da yaralanmasının sebebinin başka bir grupla yaşadığı çatışma olduğunu mahkemeye söyledi.
İlk duruşmada ifadeleri alınmayan 8 sanığın ifadelerinin alınmasıyla duruşma devam ediyor. İfade veren sanıklardan Ayhan Güner, 'Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'ni basma' ve 'darbecilik' iddialarını net bir dille kabul etmezken tam tersine polisin kendilerinden aracılık yapmalarını istediğini kendilerinin de grupları Başbakanlık Ofisi'ne değil Beşiktaş içine doğru yönlendirdiklerini ve polisin de kendilerine teşekkür ettiğini söyledi. Güner ifadelerinde, "Spor polis büroya bizzat gittim. Başbakanlık binasının oraya gitmem istendi. Tüm emniyet amirleriyle görüştüm, arabuluculuk yaptım. Taraftar arasında abi olarak görüldüğüm için bunu yaptım, polis bize teşekkür etti, çay kahve ikram etti. Başbakanlık bürosunu bastılar iddiası tamamen yalandır. O taraftaki tüm insanlar Beşiktaş'a yönlendirildi. Burada 35 kişi yargılanıyor ben 32'sini daha önce hiç görmedim. Burada Çarşı ve sokaktaki insanın mücadelesi itibarsızlaştırılıyor. Çarsı grubu darbeci değildir. Gezi rönesanstır, Çarşı da Michelangelo'sudur..." dedi.
İfade veren diğer sanıklardan Hakan Boran "Ben darbeci değilim. Olaylar esnasında Beşiktaş'ta bulunmamın nedeni Beşiktaş'ın benim yaşam alanım olması. Taksim'e hiç çıkmadım" derken Yusuf Demirci polislerin kendilerine 'Beşiktaş taraftarını bu işten çıkarın yoksa olay size patlar' dediğini iddia etti.
Tanık polisler: Pet şişe bomba düzeneği değildi
Tanık olarak duruşmada ifadelerine başvurulan polislerden Hasan Can ve Ercan Sezgin sanıklardan Erdem Işık'ın evinde yapılan aramada bulunan pet şişenin içindeki maddenin bomba düzeneği olmadığını uyuşturucu madde olduğunu ve bunu da Erdem Işık'ın abisi Emrah Işık'ın üstlendiğini ve bu konuda yargılanıp ceza aldığını söyledi.
Haberin tamamı için tıklayın.