17 Eylül 2019'da Ankara'da gözaltına alınan, sonrasında tutuklanarak Sincan Cezaevi'ne konulan avukat Yılmaz S. hakkındaki iddianame tamamlandı. İddianamede, toplanan verileri büyükelçiliklere verdiği belirtilen avukat Yılmaz S.'nin "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek", "soruşturmanın gizliliğini ihlal", "açıklanması yasaklanan gizli bilgileri casusluk maksadıyla temin etme" suçlarından 20 bin 973 yıla kadar hapsi istendi.
Ankara Cumhuriyet Savcısı Mehmet İlhan Kömürcügil tarafından hazırlanan ve Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Fetullah Gülen'in avukatı Adnan Ş., avukatlar Yılmaz S. ve Baki D., zabıt katibi Nazif G. Ş. ile icra memuru Yaşar Ş. sanık olarak yer aldı.
İddianamede, Adnan Ş., Yaşar Ş. ve Nazif G. Ş.'nin "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından 9'ar kez, "açıklanması yasaklanan gizli bilgileri casusluk maksadıyla temin etme" suçlarından birer kez olmak üzere toplam 93 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Avukat Yılmaz S. ile avukat Baki D.'nin ise "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek" ve "soruşturmanın gizliliğini ihlal" suçlarından 2 bin 329'ar kez, "açıklanması yasaklanan gizli bilgileri casusluk maksadıyla temin etme" suçundan da birer kez olmak üzere toplam 20 bin 973'er yıla kadar hapse mahkum edilmeleri istenildi.
Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyayı geçen hafta savcılığa iade etmiş, iade gerekçesinde ilk olarak Yılmaz S.'ye isnat edilen suçların avukatlık göreviyle bağlantılı olduğunu ve bu nedenle kanun gereği, soruşturma için Adalet Bakanlığı'ndan izin alınması gerektiğini vurgulanmıştı.
Avukatlık Kanunu'nun 58'inci Maddesi'ne göre, avukatların avukatlık veya barolardaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlara dair soruşturma, Adalet Bakanlığı'nın vereceği izinle, suçu işlediği iddia edilen yerin Cumhuriyet Savcısı tarafından yapılabiliyor.
Avukatın yazıhanesi ve özel konutundaki arama da mahkeme kararıyla, Cumhuriyet Savcısı denetiminde ve baro temsilcisinin katılımı ile mümkün. Üzeri ise ağır ceza mahkemesinin yetki alanına giren bir olayda suç üstü halinde aranabiliyor. Yılmaz S.'nin avukatı Levent Kanat, müvekili Yılmaz S.'nin olayında bunların yerine getirilmediğini söyledi.
Casuslukla suçlanan avukat hakkındaki iddianame kabul edilmedi
Yılmaz S.'nin avukatı Levent Kanat, geçen hafta DW Türkçe'ye verdiği demeçte "Hukuksuzluğun bu kadar yaygın olduğu böylesi bir dönemde, ben mahkemenin iddianameyi iade kararına kıymet biçiyorum" diye konuştu.
Dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle bilgi alamadıklarını hatırlatan Kanat, müvekkilinin tutukluluk süresinin daha da uzamasından endişeli. Avukat Kanat, yetkili mahkemeninin, savcının itirazlarını doğru bulmaması halinde dosyayı savcıya tekrar göndereceğini, bakanlıktan izin, elçilikliklerden de bilgi alması sürecinin başlayacağını ve bunların uzun süreceğini hatırlatıp, müvekkilinin mağduriyetinin daha da artacağına dikkat çekiyor.
Kanat, "Mahkeme savcıyı haksız bulursa normalde savcının tahliye talep etmesi gerekir, çünkü Adalet Bakanlığı'ndan izin almadan topladığı belgeler boşa çıkmış olacak. Büyükelçiliklere sorduğunda da zaten casusluk iddialarına kanıt diye sundukları bilgileri büyükelçiliklerden aldığı ortaya çıkacak. Dolayısıyla savcı müvekkilimi neyle suçlayabilecek ki?" diye sormuştu.
Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği için çalışan avukat Yılmaz S.'nin casusluk şüphesiyle Türkiye'de tutuklanması, iki ülke arasında yeni bir gerginliğe neden olmuştu. Tek kişilik hücrede tutulduğu belirtilen avukat Türk vatandaşı olduğu için Alman makamların ziyaretine uzun süre izin verilmemiş, Almanya Dışişleri Bakanlığı, Aralık 2019'da özel bir izin ile Alman yetkililerin tutuklu avukat ile görüşebildiğini açıklamıştı.
Almanya Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Alman makamlarının suçlamalara bir an önce açıklık getirilmesi, avukatın tutukluluk halinin kaldırılması ve el konulan dosyaların iade edilmesi için çabaların devam ettiğini bildirdi.
Casuslukla suçlanan avukatın aylar süren takipten sonra yakalanmasıyla Almanya'da siyasi sığınma talebinde bulunan, aralarında HDP eski milletvekili Leyla Birlik'in de olduğu çok sayıda Türk vatandaşına ait dosyanın Türk makamlarının eline geçtiği iddia edilmiş, Alman güvenlik birimlerinin söz konusu kişileri uyardığı ortaya çıkmıştı.