Gezi Parkı eylemlerini finanse ettiği gerekçesiyle tutuklanıp, ağırlaştırılmış müebbetle yargılanırken beraat eden, hapishaneden çıkacağı sırada CIA'de bir dönem danışmanlık yapan Henri Barkey ile irtibatlı olması gerekçe gösterilerek 'casusluk' suçlamasıyla tekrar tutuklanan Osman Kavala'nın avukatlarından Deniz Tolga Aytöre, Barkey hakkındaki yakalama kararının Kavala tutuklandıktan sonra çıkarıldığına dikkati çekti.
Kavala, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği 'hak ihlali' kararının 10 Mart'ta kesinleşmesine saatler kala, bu kez de 'casusluk' suçlamasıyla tutuklu bulunduğu Silivri Cezaevi'ndeki SEGBİS bağlantısıyla hâkim karşısına çıkarıldı. Kavala, 'casusluk' suçlamasıyla da tutuklanırken, ABD'nin istihbarat kuruluşu CIA'de bir dönem danışmanlık yapan Henri Barkey ile irtibatlı olması gerekçe gösterildi. Kavala, 18 Temmuz 2016'da, 15 Temmuz darbe girişiminde etkili olduğu iddia edilen Henri Barkey'le görüştüğü iddiasıyla 1 Kasım 2017'de tutuklandı. Ancak Henri Barkey hakkında, 15 Temmuz darbe girişiminin uluslararası ayağı olduğu iddiasıyla yakalama kararı, Osman Kavala tutuklandıktan sonra çıkarıldı.
Independent Türkçe'den Can Bursalı'nın haberine göre, avukat Deniz Tolga Aytöre, Kavala'nın casusluk suçlamasıyla tekrar tutuklanmasını ve Henri Barkey'le Kavala arasındaki irtibat iddiasını değerlendirdi:
- Osman Kavala, 2017 yılının sonunda tutuklandı. Tutuklama gerekçesi 15 Temmuz 2016'nın öncesinde ve sonrasında Henri Barkey'le yaptığı iddia edilen görüşmeler ve HTS kayıtlarıydı. 15 Temmuz'un organizasyonuyla suçlanan Henri Barkey'le görüşmek 3 defa tutuklanma gerekçesi olabiliyorsa, müvekkiliniz size göre neden iddia edilen görüşmelerini yaptıktan hemen sonra tutuklanmadı?
Öncelikle iki konuyu açıklığa kavuşturmakta fayda var. Osman Kavala'nın Henri Barkey ile Karaköy Lokantası'ndaki ayaküstü selamlaşması dışında tespit edilen herhangi bir görüşmesi bulunmamakta. Kaldı ki, AİHM 2. Ceza Dairesi, 10.12.2019 tarihli Osman Kavala kararında, "Baz istasyonları örtüşmesi ve lokanta selamlaşmasının tutuklama ve suçlamalar için makul şüphe içermediği" sonucuna ulaşmıştır. Sonuç olarak bu eylemler hangi yasa maddesi ile çerçevelenirse ya da adlandırılırsa adlandırılsın, AİHM kararı kapsamındadır ve bu eyleme dayanan tutuklama kararı hak ihlalidir.
Sorunuza gelince... Neden Osman Kavala'nın bu eylemlerden hemen sonra tutuklanmadığını soruyorsunuz. İşte tam da anlatmaya çalıştığımız husus budur. İddiaların somut verilerden ne kadar uzak olduğu, Osman Kavala özelinde kişiselleştirilen bir soruşturma ve yargılamalarla karşı karşıya bırakılığımız, tutuklama kararlarının keyfiliğinden de açıkça anlaşılmaktadır. Aslında burada daha da trajik olanı, kendisiyle karşılaştığımız için tutuklandığımız Henri Barkey hakkındaki yakalama kararı, Osman Kavala tutuklandıktan yaklaşık bir ay sonra çıkartılmasıdır. Sanırım bu örnek, soruşturma ve yargılamaların ciddiyetini ortaya koymaktadır.
- Osman Kavala'nın Henri Barkey'le bir lokantada yemek yediği iddia ediliyor. Tutuklanma talebiyle casusluk ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçlamalarından mahkemeye sevk edildiğinde de bu yemekten bahsediliyor. Ancak Kavala bir karşılaşma olduğunu, Barkey'in başka biriyle yemek yediğini belirtiyor. Barkey'le yemek yiyen kişi Kavala değilse kim olduğu neden tespit edilmiyor?
Bir yanlışı düzelterek başlayalım. Bugüne kadar Osman Kavala hakkında yürütülen hiçbir soruşturma ve kovuşturma aşamasında Osman Kavala'nın Henri Barkey ile yemek yediği şeklinde bir tespit bulunmamaktadır. Tespit, Karaköy Lokantası'ndaki ayaküstü selamlaşmadan ibarettir. Neden tespit diyorum; çünkü o tarihte Osman Kavala'nın Henri Barkey ile yemek yemediği ve bu iki kişinin değişik masalarda değişik kişiler ile birlikte olduğu hususları, lokantanın güvenlik kameraları, rezervasyon dökümleri, lokantanın yetkilileri ve çalışanlarının ifadeleriyle aynı gün belirlenmiştir. Bu nedenlerle bu kişilerin tanık sıfatı ile dahi bilgilerine neden başvurulmadığı ya da isimlerinin neden sır gibi saklandığı sorularının muhatabı soruşturma makamlarıdır.
- Yargı içinde çeşitli gruplaşmalardan bahsediliyor. Bu gruplaşmaların Osman Kavala'nın tutuklanmasında etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Bakınız güç savaşlarında yargının özel bir cazibe merkezi olduğu aşikardır. Ancak biz hukukçular böyle bir şeyin doğruluğuna inanmak istemeyiz ve tüm yargıyı töhmet altında bırakacak bu tür genelleme ve yakıştırmalardan uzak durmaya çalışırız. Kaldı ki ben bir ornitolog (kuş bilimci) değil, hukukçuyum.
- Avukatlık kariyerinizde üç farklı suç iddiasında aynı delillerin gerekçe gösterildiğine şahit olmuş muydunuz?
Hayır olmadım. İnanın Osman Kavala hakkında yaşananlar, her gün biraz daha 'Çaresizleşen ve Kişiselleşen Yargılamalar' adlı ders kitabına girecek nitelikte. Örneğin, gizlilik kararı olduğu biz müdafiilerin hiçbir belge alamadığı dosyaların belirli medya kuruluşlarınca servis edilmesi ya da 'Amerikalı yabancı ülke casusu Henri Barkey'in aslında Türk vatandaşı olması gibi ironik ve trajik algı yönlendirmeleri, Osman Kavala'dan çok yargı sistemimizin özgürlüğüne yönelik.