"Çatışmalı bölgelerde gözaltındakilere işkence uygulanıyor, halk yaşananları 'akıl tutulması' diye niteliyor"

"Çatışmalı bölgelerde gözaltındakilere işkence uygulanıyor, halk yaşananları 'akıl tutulması' diye niteliyor"

Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK) iki günlük Diyarbakır ziyareti sonrasında bölgenin içinde bulunduğu duruma ilişkin açıklama yaptı. Çatışmalar nedeniyle bölgede hak ihlalleri ve mağduriyetlerin arttığı, eğitim ve sağlık hizmetinin durduğu, kimi esnafın yatırımlarını başka şehirlere kaydırdığı belirtilen açıklamada "Sorunların çözümü için silahlı çatışma dışında yol ve yöntemlerin kullanılması gerekmektedir" çağrısı yapıldı. Bölgede "Türkiye'nin batısı bize ilgisiz" diye düşünüldüğü, şehirdeki ileri gelenlerin bu süreci 'Akıl tutulması' diye nitelediği ifade edildi.

İsmail Saymaz'ın Radikal'de yer alan haberine göre, açıklamada “Sur’a giriş çıkışlarda kimlik kontrolü ve üst araması yapıldığı, kamu görevlilerinin dahi kontrole tabi tutularak ilçeye girebildikleri, çıkışlar sırasında pek çok gözaltı işlemi gerçekleştirildiği dile getirilmiştir. Gözaltı sırası ve sonrasında kolluk görevlileri tarafından kötü muamelenin yapıldığı, gözaltına alınanların çıplak aramaya maruz bırakıldığı, kemik kırıklarıyla sonuçlanan güç kullanımlarının yaşandığı dile getirilmiştir” ifadeleri yer aldı.

Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK) Başkanı Hikmet Tülen, 2. Başkanı Aydın Bingöl, kurul üyesi Levent Korkut ve kurumda uzman olarak görev yapan Hâkim Muzaffer Şakar’dan oluşan heyet, 24-25 Aralık’ta Diyarbakır’da bir dizi görüşme yaptı. Hazırlayacağı rapor öncesi kurumun internet sayfasında üç sayfalık bir açıklama yayınlandı. Açıklamada şöyle deniliyor:

 

Hak ihlalleri ve mağduriyet artıyor

 

Yaşam hakkı başta olmak üzere, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine dair yoğun iddialar mevcuttur. Şehir merkezlerindeki çatışmaların devam ediyor olması ve çatışmalarda ağır saldırı silahlarının ve araçlarının kullanılması süregelen ihlalleri artırabilecek niteliktedir. Kamu kurumları tarafından, vatandaşların uğradığı zararların giderildiği, insan hakkı ihlaline yol açmamak için titizlikle hareket edildiği belirtilmişse de çatışmalı süreç nedeniyle mağduriyetler sürekli olarak artmaktadır. Artan mağduriyetler, çatışmanın şiddetlenmesine yol açabilecek ve barış ortamının inşasını, kamu düzeninin kurulmasını güçleştirecektir.

 

Eğitim durdu sağlık hizmeti sınırlı

 

Sokağa çıkma yasağının uygulandığı bölgelerde sağlık ve eğitim faaliyetleri, sosyal hizmetler, belediye ve sivil toplum çalışmaları durmakta, kentin geri kalan bölgelerinde de hizmetlerin yürütülmesinde aksamalar meydana gelmektedir. Sağlık hizmeti acil hallerde dahi sınırlı olarak sunulabilmektedir. Eğitim-öğretim faaliyeti tamamen durmuştur. Çatışmalar ve güvenlik politikalarının diye hizmetlerini engellediği belirtilmektedir.

 

Esnaf taşınıyor

 

Çevre illere mal satışı yapan ticaret erbabının üretim ve satış yapamaması nedeniyle müşterilerini kaybettiği, esnaf ve tacirlerin bir kısmının yatırımlarını başka şehirlere taşıdığı bilgisi verilmiştir. Sur’da turizm ve ticari hayat durmuştur. İşyerini kapatan veya aynı şehirde başka bir yere taşıyan birçok esnaf bulunmaktadır. Dönem zararı olarak ortaya çıkan ticari kayıplar, ilerleyen süreçte iflaslara yol açacaktır. Özel sektörde ücretle veya gündelik işlerde çalışanlar tüm gelir kaynaklarını yitirmişlerdir.

 

Batı, doğuya ilgisiz

 

Çatışmalar ve insan hakkı ihlallerinin Türkiye’nin geri kalan kısmında hak ettiği karşılığı bulmadığı, basın-yayında yeterince yer almadığı, haberlerin gerçeği yansıtmadığı; bu durumun ülkenin bir tarafında ilgisizlik, diğer tarafında hayal kırıklığı yarattığı ve ortak bağların kopmasıyla sonuçlandığı yönünde açıklamalar yapılmıştır. Basın-yayın organlarının Diyarbakır’da ve yakın illerde meydana gelen olaylara ilişkin daha dikkatli, objektif bir dil kullanmaları ve gelişmeleri yakından takip etmeleri, mağduriyetleri kamuoyunun bilgisine sunmaları ısrarla talep edilmiştir.

 

Sur’da işkence iddiası

 

Sur’a giriş çıkışlarda kimlik kontrolü ve üst araması yapıldığı, kamu görevlilerinin dahi kontrole tabi tutularak ilçeye girebildikleri, çıkışlar sırasında pek çok gözaltı işlemi gerçekleştirildiği dile getirilmiştir. Gözaltı sırası ve sonrasında kolluk görevlileri tarafından kötü muamelenin yapıldığı, gözaltına alınanların çıplak aramaya maruz bırakıldığı, kemik kırıklarıyla sonuçlanan güç kullanımlarının yaşandığı dile getirilmiştir.

 

Akıl tutulması

 

Şehirde, toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmanın imkânsız hale geldiği, en küçük toplanmanın yoğun gaz kullanılarak dağıtıldığı ifade edilmiştir. İnsan hakları alanında çalışan sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, çok sayıda ağır insan hakkı ihlali başvurusu aldıklarını, can güvenlikleri bulunmadığından iddiaları yerinde inceleyemediklerini belirtmişlerdir. Pek çok kişi, yaşanan çatışmalı süreci bir akıl tutulması olarak nitelendirmekte ve bir an önce çatışmasız bir sürece girilmesini talep etmektedir.

 

Çözüm, silahsız olmalı

 

Her geçen gün bireysel ve toplumsal mağduriyet artmakta, çatışmalı ortamın bedeli ağırlaşmaktadır. Bu nedenle, meselenin daha makro ölçekte değerlendirilmesi, hendek ve barikatların kaldırılması ve sokağa çıkma yasağı uygulamalarına son verilmesi; yaşanan sorunların çözümü için silahlı çatışma dışında yol ve yöntemlerin kullanılması gerekmektedir. Çoğalan mağdur sayısı, özellikle dezavantajlı grupların karşılaştıkları güçlükler ve artan yoksulluk, çatışmaları besleyecek ve içine hapsolunan şiddet sarmalından kurtulmak mümkün olmayacaktır. “Çözüm süreci”nin, büyük bir umut ve memnuniyet yarattığı, sona erdirilmesinin ise hayal kırıklığı ve kaygıya yol açtığı, bu kaygının ise gittikçe öfkeye dönüştüğü sıklıkla ifade edilmiştir.