Çavuşoğlu’ndan Avrupa’ya işbirliği sözü

Çavuşoğlu’ndan Avrupa’ya işbirliği sözü

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanı Pedro Agramunt’un davetlisi olarak Strasbourg'da AKPM genel kuruluna hitap eden Çavuşoğlu, konuşmasının önemli bölümünü 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasına ayırdı. Türkiye’nin “FETÖ ile mücadele ederken, başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere, uluslararası yükümlülüklerine uyumlu hareket ettiğini” söyledi.

Ankara’nın, darbe girişimi sonrası Avrupa Konseyi ile işbirliğini artırdığına vurguda bulunan Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi organlarının gündeme taşıdığı tavsiyeleri “titizlikle incelediklerini” ifade etti. “Şartlar elverdiği takdirde OHAL’in yıl sonundan önce kaldırabileceği” mesajı verdi.

CPT raporu yayımlanabilir

Çavuşoğlu, 15 Temmuz sonrası gözaltına alınan veya tutuklananlar hakkındaki işkence ve kötü muamele iddiaları konusunda Eylül başlarında Türkiye’de temaslarda bulunan Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) tarafından hazırlanan raporun yayımlanmasına izin verebilecekleri mesajı gönderdi.

CPT raporları ancak hakkında rapor hazırlanan ülkenin onayıyla yayımlanabiliyor. Çavuşoğlu, Avrupa Konseyi'nin anayasal konulardaki uzmanlık organı Venedik Komisyonu’nun yapacağı tavsiyeleri dikkate alacaklarını da kaydetti.

AB'ye mesaj

Konuşmasının ardından Avrupalı parlamenterlerin sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, AB ile sığınmacı anlaşmasını gündeme getirdi. Sığınmacılar için Türkiye’nin bugüne kadar devlet bütçesinden 12 milyar dolar harcağını belirten Çavuşoğlu, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarının katkıları da dikkate alındığında bu rakamın 24 milyar dolar olduğunu bildirdi.

AB ile Türkiye’nin üç anlaşma imzaladığını hatırlatan Çavuşoğlu, “Bu anlaşmalar birbirleriyle bağlantılı ve üçü birden uygulanmalı. Göç anlaşması, geri kabul anlaşması ve vize serbestisi… Şimdi AB ‘benim yararıma olan göç anlaşmasını uygulayalım, diğerlerini uygulamayalım’ derse, o zaman bu haksızlık olur. Biz diyoruz ki ‘ya hepsini onaylayalım ya da 3’ünü birden bir kenara bırakalım. Bu tehdit değil, anlaşmanın kendisi. Anlaşmanın içinde var” ifadelerini kullandı.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin vize serbestisi için şartları yerine getirmekte olduğunu, terörle ilgili konunun Avrupa Konseyi’ne bırakılmasını önerdiklerini ve yakın bir gelecekte “AB ile bir yol haritasında uzlaşmayı umduklarını” da söyledi.

Doğu Almanya’nın memurları…

Avrupalı parlamenterlerin 15 Temmuz sonrası görevinden uzaklaştırılan memurlar hakkındaki sorusunu da yanıtlayan Çavuşoğlu, “darbe girişimine katılmayıp FETÖ’ye bağlı olduğu ispatlanan kişilerle ilgili tedbirler alındığını” anlattı. Sadece Dışişleri Bakanlığı’nda “500’e yakın kişinin tespit edildiği” bilgisini veren Çavuşoğlu, “Bunların sadakati tamamen terör örgütü ve Pensilvanya’daki kişiye. Devletin parasıyla çalışacaklar, sadakati millete olmayacak, terör örgütüne olacak ve milletin vergileriyle devlet bunlara maaş ödeyecek? Böyle şey söz konusu olmaz” dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye’de yaşanan durum ile iki Almanya’nın birleşmesi sırasında Doğu Almanya’da yaşananlar arasında paralellik de kurdu: “Doğu Almanya ile Batı Almanya birleştiği zaman sadece bir soru işareti sebebiyle Doğu Almanya’da devlette görevli kişilerin ajan olma ihtimali üzerine 500 binden fazla kişinin işine son verilmişti”.

Kıbrıs’ta son fırsat

Kıbrıs sorunu hakkında bir soruyu da yanıtlayan Çavuşoğlu, adada çözüm için bugün “her zamankinden daha iyimser olduklarını” ifade etmekle birlikte, “zor konuların da olduğunu” hatırlattı.

Doğu Akdeniz’de “doğalgaz, petrol, Suriye sorunu, göç akını ve terör örgütleri” nedeniyle “farklı tehditler” olduğunu anımsatan Çavuşoğlu, “Tüm bunlar Kıbrıs’ın genelini gerçekten etkiliyor. Her iki tarafın güvenlik endişesi karşılanmalı… Üç garantör devlet ile adadaki iki taraf bir araya geldiğimizde bunları birlikte değerlendireceğiz. Umarım bu fırsat kaçmaz. Belki de yakaladığımız son fırsat penceresi” şeklinde konuştu.

Başkanlık sistemi

Çavuşoğlu, başkanlık sisteminin referanduma götürülmesi önerisiyle ilgili bir soruyu da cevapladı. "Sistemin ne olduğu değil, demokrasi, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü bakımından sistemin işleyebilmesi önemli” şeklinde konuşan Çavuşoğlu, “Her ülke kendi yönetim biçimini demokratik kurallar çerçevesinde belirleyebilir. Sonuçta biz her zaman önemli konularda halka gidiyoruz. Halkımız ne karar verirse onu da kabul etmek zorundayız” görüşünü savundu.

2003-2013 yılları arasında AKPM üyeliği yapan Mevlüt Çavuşoğlu, 2010-2012 yılları arasında da Avrupa Konseyi’nin parlamenter platformu olan bu organının başkanlık görevini yürütmüştü.

©Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Strasbourg