İşkence sonucu yaşamını yitiren Engin Çeber’in ölmeden önce savcıya olanları anlatan bir mektup yazdığı ve işkenceciler arasında infaz memurunun da bulunması nedeniyle resmen başvuramadığı ortaya çıktı Yürüyüş dergisi satarken tutuklanan ve Metris Cezaevi’ne gönderilen Engin Çeber’in dayak ve işkence sonucu ölmeden bir gün önce, yaşadıklarını savcıya bildirmek için bir mektup yazdığı ortaya çıktı. Çeber’in mektubunu, aynı koğuşta kaldığı A.A. adlı mahkûm savcıya ulaştırdı. Tutanaklarda yer alan bilgiye göre, A.A., “Ölmeden önce yazdığı mektubu gönderilemeden kaldığı için ‘bir şey olursa ibraz ederim’ diye ben almıştım” diyerek ayakkabısından çıkardığı zarf ve mektubu savcıya teslim etti. Tutanağa Çeber’in mektubu 6 Ekim 2008’de kaleme aldığı notu düşüldü. İşte o mektup Çeber, mektubunda şu ifadelere yer verdi: “Ben ve Özgür Karakaya, Cihan Gül, Aysu Baykal, 4 kişi 29.9.2008 tarihinde Metris T tipi hapishanesine sevk edildik. İlk geldiğimizde askerin çırılçıplak soyma saldırısından başlayarak bizlere (Özgür Karakaya, Cihan Gül ve ben Engin Çeber’e) dayak atmaları. Bizi cezaevine getiren polislerin, askere, ‘bunlar asker öldürüyor’ gibi yalan yanlış sözlerle, askeri ve görevli gardiyanları bize karşı kışkırtmaları sebebiyle, askerin saldırmaları. Bizleri coplarla, içeriye, infaz koruma memurlarına teslim ettiler. Sonra karantinaya koydular, adlilerin arasına. Sabah sayımında, bu sefer de gardiyanların saldırısına maruz kaldık. Bu saldırılar da sabah, akşam sayımlarında yapıldı. Bu saldırılar, tahta sopalarla vurmalar, ufak demirlerle vurmalar, vücudumuzun her tarafına, kafamızdan aşağıya soğuk su dökmeler, bulaşık sabunu dökme. Sonrasında da sopalarla saldırıya devam etmeleri. Memura veremedi Üçüncü gün de bizi birbirimizden ayırdılar. Adli tutukluların arasına koydular. Yeni koğuşlarda sayımı aynı şekilde oturarak veriyoruz. Cuma akşamından beri yeni yerimizdeyiz. Saldırı 2 gündür durmuş durumda. O saldırılardan bizde iz kalan morlukları gösterebileceğimiz, tedavi ettirebileceğimiz hiç şekilde hastanede servise çıkartılmadık.” Savcılık tutanağına Çeber’in mektubunun sonunda tahliyesini istediği yansıdı. Ancak, Çeber, mektubu kaleme aldığı pazartesi gününün akşamı yeniden işkence gördü. İşkence sonraki gün de devam etti. Çeber, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Çeber’in dilekçeleri savcılığa ulaştırmakla görevli memur tarafından da dövüldüğü için savcılığa mektup yoluyla ulaşmayı denediği anlaşıldı. Çeber’in ölümünün ardından tutuklanan infaz koruma memurları arasında, mahkûmların dilekçelerini savcılığa ulaştırmaktan sorumlu infaz koruma memuru Sami Ergazi de bulunuyor. Halen cezaevinde bulunan Ergazi, iddianamede öldüğü gün Çeber’e işkence yapan görevliler arasında sayılıyor.