İstanbul Çekmeköy’de bulunan Nişantepe İlköğretim Okulu'nda öğrenim gören ve Roman olduğu öğrenilen üç öğrencinin öğretmenleri tarafından şiddete maruz bırakıldığı ortaya çıktı. Ders zilinin çaldığı sırada tuvalette oldukları gerekçesiyle nöbetçi öğretmen tarafından dövülen 6’ncı sınıf öğrencileri E.Ç, K.Ç. ve G.M’nin ailelerinin, bir başka öğrencinin olayı kendilerine aktarmasıyla haberdar olduğu öğrenildi. Konuyu TBMM gündemine yaşıyan CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, “Çocuğa yönelik şiddet kabul edilemez. Çocukların eğitimde ayrımcılığa maruz kalması suçtur” ifadelsini kullandı.
Darp olayı ardından İstanbul Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne aileleri tarafından götürülen öğrencilerin genel muayenesinde darp edildikleri yönünde rapor verildi. Özel eğitim öğrencisi olan ikiz kardeşlerin babası, Çekmeköy Çocuk Bürosu’na giderek şikayette bulundu. İkiz kardeşlerin çiçekçilik yapan annesi ise çocukların şiddet gördüğü olayda kendilerine okul yöneticileri tarafından haber dahi verilmediğini, başka bir öğrencinin kendilerini haberdar ettiğini belirterek tepki gösterdi. Benzeri olayların sık sık yaşandığını, şikayetlerini okul müdürüne birden fazla kez ilettiklerini belirten anne, Roman oldukları için önyargıya maruz kaldıklarını ifade etti.
CHP’li Purçu, Roman mahallelerindeki okulların sürgün yeri olarak görüldüğüne, Roman çocukların kayıp olarak görüldüğüne ve önyargılara dikkat çekti. Ayrımcı, önyargılı tavırların sürdüğünü belirten Purçu, şunları kaydetti:
“Yaşanan şiddet basit, sıradan görülemeyecek bir durumdur. Çocuğun gelişiminden, eğitiminden sorumlu bir öğretmenin, insan onuruna yakışmayan, çocukların bedensel-zihinsel bütünlüğüne zarar veren ve travmatik etkiler bırakan bu eylemi hakkında gereken soruşturma etkin şekilde yapılmalı, sorumlular hakkında kamu vicdanını ve adaleti sağlayacak yaptırımlar uygulanmalıdır. Çocuğa yönelik şiddet kabul edilemez. Çocukların eğitimde ayrımcılığa uğraması suçtur. Yaşanan olay, münferit bir olay olarak görülemez, görülmemelidir. Benzeri olayların farklı yerlerde sıklıkla yaşandığını biliyoruz. Dezavantajlı çocuklarımızın okul terklerinin önlenmesi, eşit koşullarda eğitim alması için Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim mekanizmasının iyi işletilmesi gerekiyor. Biz eğitimde tek bir çocuğun dahi feda edilmemesi gerektiği bilinciyle, her durumda çocuğun üstün yararı gözetilmeli diyoruz.”