Celal Başlangıç: Belki ileride 'Cumhuriyet'in içinden FETÖ'cü çıkartmanın incelikleri' başlıklı bir ders okutulur

Celal Başlangıç: Belki ileride 'Cumhuriyet'in içinden FETÖ'cü çıkartmanın incelikleri' başlıklı bir ders okutulur

Gazete Duvar yazarı Celal Başlangıç, Cumhuriyet gazetesinin yöneticileri ve yazarlarına yönelik düzenlenen operasyonla ilgili olarak "Bütün dosyaya bakınca; o kadar çok  boşluk, bir algı yaratmak amacıyla görmezden gelinen o kadar çok gerçek ortaya çıkacak ki, belki ileride “demokratik, hukukun üstünlüğüne saygılı” bir ülkenin hukuk fakültelerinde 'Cumhuriyet’in içinden FETÖ’cü çıkartmanın incelikleri' başlıklı bir ders okutulur; üzerine yüksek lisans, doktora tezleri yazılır" dedi.

Celal Başlangıç'ın "Cumhuriyet'ten FETÖ'cü çıkartmanın incelikleri" başlığıyla yayımlanan (15 Kasım 2016) yazısı şöyle:

Cumhuriyet gazetesinin 10 yazar ve yöneticisinin tutuklanmasına yol açan soruşturmada yaratılmak istenen algı için bazı gerçeklerin üzerinden nasıl atlandığına dair bir örnek...

Cumhuriyet’te yayınlanan bir manşet, bir köşe yazısı, bir de Anadolu Ajansı’nın haberi alt alta sıralanmış soruşturma dosyasında.

Manşet, 22 Ekim 2016 tarihli; “Ak silahlanma provokasyonu”

Yazı, 23 Ekim tarihli, yani bir gün sonrasına ait. Aydın Engin’in yazısı. Başlığı da “AKSK (Ak Silahlı Kuvvetler)”.

Haber de Anadolu Ajansı’nın. 27  Ekim 2016 tarihini taşıyor. Başlığı da “JeanBiri, hesabının sahibi yakalandı”.

Savcılığın yazdırdığı “bilirkişi” raporunda yer alıyor bu “kanıtlar”. Art arda sıralanmış “belgeler”.

Ancak sanıklar da, sanık vekilleri de, yasalarda yer alan açık hükme karşın bu “bilirkişi” raporunun bütününü göremedi. “Şüpheliler”e sorulan sorulardan parça parça öğreniyorlar raporun içeriğini.

Önce gazetenin 22 Ekim tarihli manşetini görüyoruz. Ancak manşetin içeriği, altında yer alan haberle ilgili bir ayrıntı yok. Kupür olarak dosyaya alınan Cumhuriyet’in manşetindeki haberle ilgili bir soru da ortada yok.

Ardından, savcılık sorgusunda sıralandığı şekliyle Aydın Engin’in bir gün sonraki yazısına geçiliyor. Engin, Cumhuriyet’in bir gün önceki “Ak silahlanma provokasyonu” üzerine bir yorum yazmış.

“Cumhurbaşkanı’nın Başdanışmanı Şeref Malkoç zaten epey önceden düğmeye basıldığının işaretini vermiş, ‘Darbelere karşı ruhsatlı silahın önünün açılacağını’ duyurmuş ve buyurmuştu” diye başlıyor “AKSK (AK Silahlı Kuvvetler)” başlıklı yazı.

Engin yazısında “Ankara’nın namlı Belediye Başkanı” Melih Gökçek’ten de bir alıntı yapıyor:

“Muazzam bir silahlanma oldu. Pompalı tüfeği alan evine atıyor. Sen yarın bir darbe yapmaya kalkarsan senin elinde piyade tüfeği, kaleş varken bu kalkıp pompalı tüfeğiyle gelmeyecek mi?”

Ardından Rize ve Edirne valiliklerinin bir tür “silahlanmayı önleme”ye yönelik sözleri ve uygulamalarına yer veren Engin silahlanma ihtiyacı duyan “halkımız” acep kim ola, diye sorup, kendi sorusunu yanıtlıyor:

“Cevap Twitter üstünden geldi: Twitter’de ‘#Aksilahlanma’ başlığı açıldı. Görünen o ki ‘Osmanlı Ocakları’ ve ondan köpüğü ‘Osmanlı Ocakları 1453’ adını alan gayri resmi AKP örgütlerine şimdi AKmilisler, AKgençlik adını benimsemiş örgütler eklemleniyor. AKP tabanı pervasızca, devletin desteği olmasa bile göz yumması sayesinde silahlanıyor.”

Başka bir soruyla bitirmiş Engin yazısını:

“Gezi silahsız, barışçıl ve sonuna kadar demokratik bir protesto eylemiydi. Ondan daha kitlesel ve barışçıl bir protesto ve itiraz eylemi, karşısında ruhsatlı tabanca ya da pompalı tüfeklerle donanmış AK Milisler’i mi bulacak?”

CUMHURİYET’İN ‘MÜTHİŞ’ FETÖ BAĞLANTISI!

Yazının ana fikri ve özeti bu. İşte “bilirkişi” raporunda yer alan bu manşetin, manşetten bir gün sonraki Aydın Engin yazısının altında bir “belge” daha var. Bu Anadolu Ajansı’nın 27 Ekim 2016 tarihli bir haberi. Yani Cumhuriyet’in manşetinden beş, Aydın Engin’in yazısından dört gün sonra geçilmiş bir haber. Başlığı: “JeansBiri, hesabının sahibi yakalandı”.

Haber şöyle:

“Sosyal medyada ‘Aksilahlanma’ etiketini açtığı ve bunu kampanyaya dönüştürdüğü gerekçesiyle hakkında ‘Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği’ suçundan yakalama kararı çıkarılan ‘JeansBiri’ adlı Twitter hesabının sahibi Ahmet Kemal A’nın Gaziantep’te yakalandığı öğrenildi.”

Şimdi diyeceksiniz ki; sorgunun bu aşamasında “JeansBiri”nin yakalanmasıyla ilgili haberin burada ne işi var? Cumhuriyet’in manşetiyle ya da Aydın Engin’in yazısıyla bağlantı nasıl kuruluyor?

Sonuna kadar haklısınız. Biraz da bu “alakayı” göreceğiz.

İşte Cumhuriyet operasyonunda gözaltına alınanların “şüpheli” sıfatıyla savcılık sorgusu yapılırken, önce gazetenin manşeti, ardından Aydın Engin’in yazısı, son olarak da Anadolu Ajansı’nın bu haberi gösterilip soruluyor:

“İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünün görevlileri tarafından yapılan açık kaynak çalışmalarında; Cumhuriyet gazetesinin 22.10.2016 tarihli nüshasında AK SİLAHLANMA PROVOKASYONU başlığıyla haber ve 23.10.2016 tarihinde Aydın ENGİN’İN (AKSK (Ak Silahlı Kuvvetler)) (tutanakta düzeltme yapmadım C.B.) köşe yazısında da yayınlandığı twiter sosyal paylaşım sitesinde Jeans Biri kullanıcı kodlu şahıs mesajlarıyla ilgili haber yapıldığı tespit edildiği twiter kullanıcısı hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgüt Üyeliğinden gözaltına alındığı bu haberin yapılması ile ilgili olarak bildikleriniz nelerdir?”

Bu soruyu bütün gözaltına alınıp sonra da tutuklanan herkese sormuşlar anladığım kadarıyla.

Yani, aslında denilmek istenen şu:

“Cumhuriyet ‘Ak silahlanma provokasyonu’ manşetini attı. Ertesi gün Aydın Engin bunun üzerine bir yazı yazdı. Dört gün sonra da ‘JeansBiri’ hesabını kullanan kişi FETÖ üyeliğinden gözaltına alındı. Yani siz FETÖ’den gözaltına alınan bir Twitter hesabına dayanak haber yaptığınız için FETÖ terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediniz.”

“Hoppala” demeyin, arkası var.

Eğer siz manşeti atanlardan biri ya da yazıyı yazan Aydın Engin değilseniz bu soruya cevap verme olanağınız olur mu?

Elbette bu soru Aydın Engin’e de soruluyor. Engin “Önce ‘cinsbiri’ anladım hesabı, sonra öğrendim ‘JeansBiri’ymiş. ‘Bilmiyorum’ dedim. Çünkü benim yazımda ‘JeansBiri’ diye tek bir satır yoktu.”

İşte işin belki de en “kritik” noktası burası.

Şimdi biraz daha yakından bakarak anlamaya çalışalım; niye Cumhuriyet’in 22 Ekim’deki “AK silahlanma provokasyonu’ manşeti alıntılanıyor ama bu manşetin altındaki haberden hiç söz edilmeyip Aydın Engin’in ertesi gün yazdığı yazıya geçiş yapılıyor, buradan nasıl bir “FETÖ bağlantısı’ çıkartılmaya çalışılıyor.

Hukuk fakültelerinde ders olarak okutulabilir

Cumhuriyet’in 22 Ekim 2016 tarihli sayısında “AK silahlanma provokasyonu” manşetinin altında yayınladığı aslında derli toplu bir haber. Kısa bir geçmişten haberin yayınlandığı güne kadar gerek AKP’yle ilişkili siyasilerin, yandaşların silahlanma konusundaki demeçleri, açıklamaları, sosyal medyada yazdıkları derlenmiş. Hatta silahlanma konusunda “en iştahlı” görünen Osmanlı Ocakları’nın kuruluş süreci ve yaptığı eylemlerle ilgili bilgiler de yer alıyor haberde.

Sonra konuyla ilgili olarak İstanbul Barosu eski başkanlarından avukat Turgut Kazan ve Celal Ülgen gibi tanınmış hukukçuların görüşlerine de başvurulmuş haberde.

Gelelim savcılık sorgusunun niye bu haber metni üzerinden yapılmadığına.

Haberin spotu “Darbe girişiminin ardından peş peşe sivillere yönelik silahlanma çağrıları yapılmaya başlandı. Vakit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak ve Melih Gökçek’in de destek verdiği çağrılar son günlerde Twitter’da açılan ‘AkSilahlanma’ başlığı üzerinden tüm hızıyla devam ediyor” diye yazılmış.

İşin “sırrı” haberin bu paragrafında gizli:

“AKP taraftarlarının silahlanacağı konusu uzun süredir tartışılıyor. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç, darbeye karşı ruhsatlı silahın önünün açılacağını söylemişti. Daha sonra Twitter’da #AkSilahlanma başlığı açıldı. Kısa sürede gündemin birinci maddesi oldu. AKP’liler, ‘FETÖ’cülerin yalanı ve algı operasyonu’ diyerek başlığa tepki gösterse de, silahlanma çağrılarını yalanlayan resmi bir açıklama henüz gelmiş değil. Başlığı açan @jeansBiri adlı hesabın FETÖ’cü olduğunun kanıtlandığı, başlık üzerinden AKP’li gibi görünen sahte hesaplarla provokatif tweet’lerin atıldığı belirtildi. O tweet’lerden bazıları şöyle: Ak milisler hazır REİS vur de VURALIM öl de ÖLELİM. Vatanı satılmış asker ve polise bırakmayız. Musul’a gireriz. Halep’e de gireriz. AKgençlik, AKmilisler hazırlanıyor. Kanımızın son damlasına kadar buradayız. Şehitlik hedefimizdir…”

İşte haberin bu paragrafından da anlaşılabileceği gibi, birincisi gazete “JeansBiri” adlı hesabın FETÖ’cü olduğuna ilişkin iddiaya haberinde yer vermiş. Objektif bir habercilik yapmış yani. Sanki Cumhuriyet bu iddiaya hiç yer vermemiş gibi haber ve yazı çıktıktan dört gün sonra Anadolu Ajansı’nın haberini yeni bir “kanıt”mış gibi sunmanın pek alemi yok.

Bir şartla var, eğer manşetin altındaki haberi sorgunuzda gündeme getirmezseniz, yok sayarsanız böyle bir ihtiyaç hissedersiniz. Sonra da örneğin Akın Atalay’ın mahkemeye sevk yazısında yer verilen “Gazetenin 22 Ekim tarihli nüshasında ‘Ak Silahlanma Provokasyonu’ başlıklı haberin manşetten yayınlandığı, bu habere dayanak olarak ‘JeansBiri’ adlı twitter kullanıcısı gösterildiği, daha sonra da bu kullanıcı hakkında FETÖ örgütüne üye olmak suçundan gözaltına alındığı…” cümlesinin pek anlamı kalmaz.

Ayrıca, gerçeğin bu yönü ortaya çıkınca Akın Atalay’ı tutuklama gerekçesinde yer alan “Cumhuriyet sadece cemaatin belgeleri ile değil twitlerine de bel bağlamıştı” cümlesi de değil biraz, bir hayli havada kalır.

Bu haberin niye görmezden gelindiğine ilişkin ikinci noktaya gelince…

Eğer bu haber metni gösterilseydi gazetenin yazar ve yöneticilerinin tutuklanmasına neden olan bir iddia daha boşa çıkacaktı. O da şu:

“Gazetede  yer alan yazı dizisi ve haberlerde FETÖ’ye terör örgütü denilmediği daha çok ‘Gülen hareketi ya da cemaat’ şeklinde belirtildiği…”

Oysa Cumhuriyet’in “AK silahlanma provokasyonu” manşetinin altındaki haberde nasıl bahsediliyor “Gülen hareketi ya da cemaat”ten?

“AKP’liler ‘FETÖ’cülerin yalanı ve algı operasyonu’ diyerek… @jeansBiri adlı hesabın FETÖ’cü olduğunun kanıtlandığı…”

Savcılık sorgusunda gündeme getirilmeyen, üzerinden atlanan bu haber görmezden gelinerek “FETÖ terör örgütüne ‘FETÖ’ demiyorlar, ‘Gülen hareketi ya da cemaat’ diyorlar” tezinin boşa çıkması önlenmeye çalışılmış.

Cumhuriyet’in 10 yazar ve yöneticisinin tutuklanmasına yol açan süreçten tek bir örnek bu.

Bütün dosyaya bakınca; o kadar çok  boşluk, bir algı yaratmak amacıyla görmezden gelinen o kadar çok gerçek ortaya çıkacak ki, belki ileride “demokratik, hukukun üstünlüğüne saygılı” bir ülkenin hukuk fakültelerinde “Cumhuriyet’in içinden FETÖ’cü çıkartmanın incelikleri” başlıklı bir ders okutulur; üzerine yüksek lisans, doktora tezleri yazılır!