Fransa’nın başkenti Paris’teki temaslarının ardından bir basın toplantısı düzenleyen Çelik, “2. Dünya Savaşı sonundan bu yana ilk defa liberal dünya temel düzeninin sorgulandığını, Çin gibi bir ülke küreselleşmeye sahip çıkarken, Batı dünyasının korumacılık yanlısı” olmaya başladığını söyledi.
Avrupa'da popülizm
Avrupa genelinde yükselişte olan popülizm ve aşırı sağı gündeme taşıyan Çelik, ana akım partilerin popülist söylemlere direnmediklerini savundu. Bazı Avrupalı liderler ABD Başkanı Donald Trump’ın Meksika sınırına duvar örme kararını eleştirirken, bazılarının göçmenlere karşı kendi sınırlarına duvarlar ördüğünü hatırlattı. AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin “Biz Avrupa’da duvarlar örmeyiz, köprüler inşa ederiz” söylemini anımsatan Çelik, “Ancak AB ülkeleri mükellefiyetlerini yerine getirmiyor. Avrupa içinde yeni Berlin duvarları oluşturuyorlar” dedi.
Çelik, AB ile Türkiye arasında 2017 yılında bir zirve yapılmasını istediklerini de belirtti. Bu zirvede iki taraf arasındaki ilişkilerin bundan sonra nasıl olması gerektiği, vize meselesi, mali yardımlar gibi konuların ele alınması gerektiğini söyledi. “İlişkinin adını doğru koyalım. Doğu bir istikamette ilerleyelim” şeklinde konuştu.
“AB’nin vizyon eksikliği”
Roma Antlaşması’nın 60’ıncı yıldönümü için Mart ayında yapılacak anma toplantısına Türkiye dahil AB üyeliğine aday ülkelerin davet edilmediğini hatırlatan Çelik, bu kararı “AB’nin vizyon eksikliğinin göstergesi” olarak değerlendirdi. AB’yi “ABD’den gelen mesajlara günübirlik mesajlar vermek ya da dünyada olup biten karşısında sadece izleyici konumunda olmak yerine hakiki bir birlik politikası üretmeye” çağırdı.
AB’nin “bir düşünce kulübü olmadığını” söyleyen Çelik, “bazı konularda eleştiriler, yakınmalar, sızlanmalar ortaya koyuyorlar, burası eleştiri üretmek üzerine kurulmuş bir kurum değil, bir birlik burası. Belli dış politika olaylarında rengi nedir, bunu anlamak çok güç, bundan sonrasında birliğin politikalarını nasıl güncelleyecekler, bunu anlamak da çok güç” yorumunda bulundu.
Çelik AB’nin IŞİD’e karşı politikasını da eleştirdi. “DAEŞ’le mücadelede AB’nin nerede olduğunu bulmak için mercekle bakmak lazım” ifadesini kullanan Çelik, “Ama gece gündüz AB olarak DAEŞ’le mücadele ettiklerini söylüyorlar. Türkiye gibi DAEŞ’e karşı sahada mücadele veren bir ülkeyi DAEŞ’e destek vermekle suçlayan pek çok parlamenter açıklaması ya da basın yayın organında propaganda haberi görüyorsunuz. AB, DAEŞ’le mücadele eden Türkiye’ye destek vererek bu tablonun bir parçası olabilirdi. Ekonomik olarak dev olan AB dış politika açısından maalesef cüce bir performans ortaya koyuyor” dedi.
IFRI'de konferans
Fransız Uluslararası İlişkileri Enstitüsü IFRI’de “Avrupa İçin Hangi Gelecek” temalı bir konferansa konuşmacı olarak katılan Ömer Çelik, “Günümüzde Avrupa’nın bir gelecek projesi olup olmadığının sorgulandığını” söyledi. AB liderlerinin AB’nin geleceği hakkında ivedi olarak “güçlü bir siyasi irade ortaya koymaları gerektiğini” anlattı.
Brexit ve diğer sınamaların “AB’nin daha esnek ama daha fazla kenetlenmeye olan ihtiyacını ortaya çıkarıyor” ifadelerini kullandı. Genişleme sürecindeki belirsizliğin “AB’nin yumuşak güç konumunu zayıflattığını” savunan Çelik, Türkiye’yi “Bir Avrupa ülkesi ve bir Avrupa gücü” olarak tanımladı.
© Deutsche Welle Türkçe
Kayhan Karaca/ Paris