ÇELİK: AK PARTİ ÇAMURUN ÜZERİNE OTURMAZ ANKARA (A.A)

-ÇELİK: AK PARTİ ÇAMURUN ÜZERİNE OTURMAZ ANKARA (A.A)- 12.01.2011 - AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, ''İster AK Partili, ister MHP'li, İster CHP'li, ister BDP'li veya başka bir partiden belediye kim olursa olsun AK Parti, çamurun üzerine asla oturmaz. Pisliğe, yolsuzluğa, usulsüzlüğe bulaşmış olan kim olursa olsun, onun adalete hesap vermesi için ne gerekiyorsa bunu yapar'' dedi. Hüseyin Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki gelişmelerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.  Herhangi bir delil olmamasına rağmen ''Kayseri Büyükşehir Belediyesi ile ilgili olarak CHP'nin hayal avcılığa yapmaya devam ettiğini'' savunan Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir anamuhalefet partisi liderine yakışmayacak şekilde bir yalan ortaya attığını ileri sürdü.  Kemal Kılıçdaroğlu'nun, dün yapılan CHP TBMM Grup Toplantısında, dönemin Kayseri Valisi olan İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş ile ilgili bazı iddialar ortaya attığını hatırlatan Çelik, şöyle konuştu: ''Kayseri'de vali iken Sayın Osman Güneş Bey'in imzaladığı metin de müsteşarlık makamına oturduktan sonra Sayın Bakanın oluruna sundukları belge şu anda elimde. Sayın Kılıçdaroğlu'nun gerçekten iddia ettiği gibi 4 Aralık 2007'de imzalanmış bu yazı. Fakat Sayın Kılıçdaroğlu'nun, aynı gün Ankara'da da yine 'onaylayarak meseleyi kapatıyor' dediği konu kesinlikle doğru değildir ve çok aleni bir yalandır.  13 Aralık 2007 tarihinde Sayın Osman Güneş, Sayın Bakanın oluruna bu meseleyi sunuyor. Yani aradan geçen süre 13 gün. Tam 9 gün fark var. Sayın Kılıçdaroğlu, bunları çok ustalıkla, insanın gözünün içine baka baka ne yazık ki söyleyebiliyor. Bu doğru değildir.'' -ELAZIĞ BELEDİYESİNDEKİ İDDİALAR- Elazığ Belediyesindeki iddialara da değinen Hüseyin Çelik, CHP'lilerin bu konuda açıklamalarda bulunduğu hatırlatarak, ''CHP Grubunda bu, istismar edildi. Sanki orada bir yolsuzluk, bir usulsüzlük tespit edilmiş, keşfedilmiş de bütün Bakanlık mekanizması, Sayın Bakan, Sayın Müsteşar, bütün Bakanlık müfettişleri, bu işi örtbas etmeye çalışmışlar da Sayın Kılıçdaroğlu ve partisi, bunları ortaya çıkarmış gibi bir manzara oluşturuldu ve Sayın İçişleri Bakanı ile ilgili maalesef terbiye sınırlarını zorlayan sözler söyledi'' dedi. 22 Mayıs 2009 tarihinde Elazığ'da sürecin başladığını belirten Çelik, şunları kaydetti: ''Ortaya bir iddia atılmıştır, İçişleri Bakanlığı bu iddiaları asla görmemezlikten gelmemiştir. Bakanlık müfettişlerini göndererek orada ön inceleme izni vererek inceleme yaptırmıştır. Bakanlık müfettişleri, yaptıkları incelemelerde iki ayrı rapor hazırlayarak buradaki iddiaları savcılara göndermişlerdir.  İçişleri müfettişleri, savcılara diyor ki, 'biz bu işleri araştırdık, bu sizin işiniz. Buyurun siz gerekli yargılamayı, incelemeyi yapın...' Bu raporlar işleme konmuştur. Sonra da bazı iddialarla ilgili Bakanlık müfettişleri diyelim ki 17 iddia var, Bakanlık müfettişleri, 'bunun 8 tanesi ile ilgili inceleme ve soruşturma izninin verilmemesi uygundur' diyorlar. Çünkü bir delil yok ortada. İddia var, delil yok. 9'u ile ilgili olarak da inceleme ve soruşturma devam ediyor, bu çalışma devam ediyor.  Elazığ Belediye Başkanı ile ilgili inceleme ve soruşturma izninin verilmemesine gelince, çünkü belediye başkanının doğrudan dahli olan bir konu tespit edilemiyor. Ancak oradaki bazı bürokratlarla ilgili soruşturma izni verilmesiyle ilgili İçişleri Bakanlığına teklifte bulunuluyor ve Sayın Bakan da buna onay veriyor.'' -''BİZ AK OLAN İSMİMİZE KARA BULAŞTIRMAYIZ''- Hukuk devletinde denetim mekanizması olduğuna işaret eden Hüseyin Çelik, bakan da, başbakan da olunsa müfettişlerin verdiği raporlara göre hareket edilmesi zorunluluğu olduğunu dile getirdi.  Soruşturma izni konusunda İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın aldığı kararların Danıştay tarafından onaylandığını hatırlatan Çelik, Danıştayın, savcılığın başvurması üzerine soruşturma izninin verilmemesi ile ilgili bir kararı bozduğunu ve soruşturma yapılması kararı verdiğini ifade etti. Çelik, şunları söyledi: ''Buradan hareketle, sanki Sayın Bakan, sanki hükümet, sanki partimiz bir yanlışlığa bile bile göz yumuyor, kendi partisinden olan bir belediye başkanına karşı korumacı bir tavır sergiliyormuş gibi bir algı oluşturulması hakkaniyetle, adaletle ve vicdanla bağdaşmaz. İster AK Partili, ister MHP'li, İster CHP'li, ister BDP'li veya başka bir partiden belediye kim olursa olsun AK Parti, çamurun üzerine asla oturmaz. Pisliğe, yolsuzluğa, usulsüzlüğe bulaşmış olan kim olursa olsun, onun adalete hesap vermesi için ne gerekiyorsa bunu yapar.  Biliyorsunuz, Edirne'de CHP'li belediye başkanı yolsuzluklardan dolayı mahkum oldu. Bunu CHP'li belediye yaparsa da yanlıştır, AK Partili belediye yaparsa da yanlıştır. Ama Elazığ Belediye Başkanı ile ilgili bu saate ve bugüne kadar yargının verdiği bir karar yoktur. Aleyhinde vermiş olduğu bir karar yoktur. Bakanlık müfettişlerinin de 'burada suç vardır' dediği bir durum da söz konusu değildir. Eğer böyle bir karar çıkarsa, bakanlık müfettişlerinin raporları sonucunda böyle bir şey ortaya çıkarsa, ya da yargının incelemeleri sonucunda böyle bir şey ortaya çıkarsa partimiz, kim olursa olsun onunla ilgili gerekeni yapar.  Biz ak olan ismimize kara bulaştırmayız, kara sürdürmeyiz. Bugüne kadar bu tavır sürdürülmüştür, bundan sonra da sürdürülecektir. Herkesin bunu böyle bilmesi gerekiyor. Ancak CHP'nin başka bir malzemesi olmadığı için kara çalmayı politikalarının esası haline getirmiştir, yalan söyleyerek bir rant devşirmeye çalışmaktadır.''  -''ZAMAN ZAMAN BU TOPLUMDA İRTİCA YAYGARALARI KOPARILIR''- İçki yasağı konusunda yapılan tartışmaları da değerlendiren Hüseyin Çelik, şöyle konuştu: ''Zaman zaman bu toplumda irtica nöbeti, sara nöbetleri gibi gelir, irtica yaygaraları koparılır. Birkaç yıl önce okullarda mescit avına çıkmıştı bazı gazeteler. 'Üç tane lise öğrencisi yakalasak da bir resmin çeksek, efendim okulları mescit sarmış' diye haber yapsak... Son günlerde nedense irtica tehlikesi, irtica yaygarası yok şimdi ortada. 28 Şubat döneminin bayat yöntem ve argümanları ile sanki hükümetimiz özel hayata yaşam biçimine müdahale ediyormuş gibi özel zevklerine ve tercihlerine sınırlama getiriyormuş gibi bir atmosfer oluşturulmaya çalışılıyor. Bu da doğru değil.  Biz 8 yıldan fazladır iktidardayız. Biz demokrasinin çoğulcu vasfına inanıyoruz. İnsanların dinleri, mezhepleri, hayat tarzlarını düzenleme biçimi açısından hür olduğuna inanıyoruz ve demokratik bir devlette de buna müdahale edilmemesi gerektiğine inanıyoruz ve etmiyoruz.'' -İNSANLIK ANITI- Son günlerde yaşanan Kars'taki İnsanlık Anıtı ile ilgili tartışmalara da değinen Çelik, bir sanat eseri karşısında insanların tepkilerini ifade etme, beğeni yönünde veya beğenmeme yönünde sempati veya antipati yönünde ifade etme özgürlüğü olduğunu ifade etti. Bir sanat eseri karşısında heyecanlanıp şaheser de olağanüstü de muhteşem de denilebileceğini, ancak memnuniyetsizliğin de beğenmemenin de bazı negatif kelimelerle ifade edilebileceğini dile getirdi.  Hüseyin Çelik, şöyle devam etti: ''Bu bir düşünce özgürlüğüdür, bu bir hissetme özgürlüğüdür. Kimsenin neyi hissettiğine siz karar veremezsiniz. Bu Sayın Başbakan için de geçerlidir, herhangi bir vatandaş için de... Kars'taki olayla ilgili Sayın Kültür ve Turizm Bakanı açıklama yaptı. SİT alanı içinde yapılmıştır, buradan kaldırılması gerekiyor. Bunun üzerine kıyametler koparmanın anlamı var mı? Bunun dışında, Mersin'de kız ve erkek öğrenciler 45 santimden fazla yaklaşmayacak haberleri... İnsanlar robot falan değil. Kimse kumpasla ölçüm yapamaz. Öyle bir şey söz konusu değil. Başbakanlığın, Milli Eğitim Bakanlığının bir genelgesi mi var, bir tüzük, yönetmelik mi var? Hayır.  Mersin Milli Eğitim Müdürü, bunu yalanlıyor. 'Yok böyle bir şey' diyor. Mersin Valiliği, 'yok ama bakalım inceleyelim' diyor. Buna rağmen sanki Türkiye'nin en önemli meselelerindenmiş gibi televizyonlarda dakikalarca bu haber yapılıyor. Bunu bir şeyle izah edemezsiniz.'' -İÇKİ YASAĞI- Kamuoyuna içki yasağı olarak sunulan haberlerle ilgili görüşlerini de aktaran Çelik, tütün ve alkollü içecekler piyasası ile ilgili bir düzenleme ve denetleme üst kurulunun bulunduğunu hatırlattı.  Bu kurulun bir yönetmelik yayımladığını ve bu yönetmelikte tütün ve alkollü içkilerin satışına, sunumuna ve reklamına yönelik bazı düzenlemeler yapıldığını kaydeden Çelik, şunları söyledi: ''Gazetelerimizin, birilerinin de yönlendirmesiyle, özellikle pazarı ellerinde tutan ticari kaygıları olan bazı insanların da yönlendirmesiyle, sanki içkiye yasak geliyormuş gibi 'efendim denize nazır içebilir miyim?' 'Kırda içemezsiniz, kır düğününde bunu sunamazsınız', 'alkol satın alma yaşı 24'e çıktı...' Bunların hiçbirinin gerçekle ilgisi yok. Yönetmelik elimde. ABD'de alkol satın alma yaşı 21, Türkiye'de 18. Dünyanın her yerinde medeni ülkelerde alkol ve sigaranın üretimi, satışı, reklamı, sunumu ile ilgili kanunlarla veya yönetmeliklerle yapılmış düzenlemeler vardır.  Kanunlardaki ve yönetmeliklerdeki hükümleri yerine getirmek kaydıyla isteyen bunların üretimini,satışını, sunumunu, tüketimini de yapabilir. Bu konuyla ilgili hükümetin tavrından kaynaklanan, hükümetin tercihi olan bir kısıtlama söz konusu değildir.  Neye dayanarak bu yönetmelik hazırlanmıştır? Anayasa'nın 58. maddesi gençlerin alkol bağımlığından korunması hükmünü getirmektedir. Devlete bunu görev ve vazife olarak vermektedir. 4207 Sayılı Kanun, 4733 Sayılı Kanun bu konularda, alkollü içecekler ve tütünlü mamullerle ilgili olarak bazı kısıtlamalar ve yasaklar getirmektedir. Bu yönetmelik bu çerçevede hazırlanmıştır.'' -''MESELE, BİREYİ VE KAMUYU KORUMAK''- Bunun dışında Türkiye'nin uluslararası alanda taraf olduğu, imza attığı bazı deklarasyonların bulunduğunu belirten Çelik, alkol ile ilgili Avrupa şartının bu yönetmelik hazırlanırken göz önünde bulundurulduğunu bildirdi. Avrupa Alkol Eylem Planı gibi bazı tavsiye kararları olduğunu hatırlatan Çelik, medeni, kalkınmış, çağdaş ve demokratik dünya, bu işi nasıl yapıyorsa, buna ne tür kısıtlamalar getirmişse üst kurul tarafından hazırlanan bu yönetmeliğin de bu esaslar, bu prensipler çerçevesinde belirlendiğini vurguladı. Hüseyin Çelik, şöyle dedi: ''Bugün bir gazetede 'alkol satın alma yaşı 24'e çıkarıldı' diye bir haber var. Bu kuyruklu bir yalandır. Bu yönetmelikte alkol satın alma yaşı 18 olarak bulunmaktadır. Bir alkollü içeceğin adını taşıyan spor kulübü olabilir mi? Yönetmelik 'olamaz' diyor. Bu, bütün dünyada böyledir. Yönetmelik diyor ki 'Kurumlar, kuruluşlar satışını yapan üretimin yapan, sunumunu yapanlara 6 ay süre veriyoruz.' Adı geçen spor kulübüne bir yıl süre veriyor.''  Bunun da son derece makul bir süre olduğunu kaydeden Çelik, ''şurada yasaklanıyor'' ve ''insanların alkol tüketimine mani oluyor'' şeklindeki haberlerde bunun muhafazakar olan hükümetin zihniyeti ile ilişkilendirilmesinin kesinlikle doğru olmadığını söyledi. Anayasanın, yasaların ve uluslararası sözleşmelerin hükümlerine dayalı olarak bireyleri ve kamuyu korumayı esas alan düzenlemeler yapıldığını vurgulayan Çelik, bunun esas amacının bireyi ve kamuyu korumak olduğunu dile getirdi.