90’lı yıllarda ‘İzel Çelik Ercan’ grubuyla ünlü olan şarkıcı Çelik, kamuoyunda tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Kendisini halktan biri olarak görmediğini belirten Çelik "Hep söylerim. Hani der ya bazı arkadaşlarımız, “Ben halktanım.” Valla ben değilim abi!" dedi. Çelik, kendisinin üstün yeteneklerde donatılmış biri olduğunu da dikkat çekerek "Ben Allah’ın donattığı, kabiliyetle yarattığı bir insanım. Sanatımı icra edeceğim, gitarımı çalacağım özel bir zaman olmalı. Durup kimseyle akşama kadar ‘çıt çıt’ fotoğraf çektiremem! Tutturmuşlar bir, “Biz halktanız.” Değilsin. Postanede çalışan biri misin sen? Tarlada mı çalışıyorsun? Bakkal mısın? Tostun arasına sosis koyan adam mısın?" diye konuştu.
Posta'dan Oya Çınar'a konuşan Çelik'in açıklamaları şöyle:
Göründüğünüz kadar rahat bir adam mısınız, yoksa rol mü yapıyorsunuz? Rol yapmıyorum ama ben de bu işe başladığımda böyle değildim. Sonra sonra tecrübeyle salıyorsun kendini. 25 yıldan sonra bir rahatlama geliyor insana. Her durumda rahatlıkla kendinizle dalga geçebiliyorsunuz. Hiç egonuz yok mu? Olmaz olur mu! Bu iş egosuz olmaz. Hep söylerim. Hani der ya bazı arkadaşlarımız, “Ben halktanım.” Valla ben değilim abi! Siz neredensiniz? Ben Allah’ın donattığı, kabiliyetle yarattığı bir insanım. Sanatımı icra edeceğim, gitarımı çalacağım özel bir zaman olmalı. Durup kimseyle akşama kadar ‘çıt çıt’ fotoğraf çektiremem! Tutturmuşlar bir, “Biz halktanız.” Değilsin. Postanede çalışan biri misin sen? Tarlada mı çalışıyorsun? Bakkal mısın? Tostun arasına sosis koyan adam mısın? Seni Allah üstün bir kabiliyetle donatmış. Az önce kuaförde bıyıklarımı düzelttirdim. Geldim burada seninle sohbet ediyorum güzel güzel. Nasıl aynıyız biz? O zaman bu şarkıları buyursunlar onlar yapsın. Bana ne gerek var ki o zaman? Kendi kıymetimi bilmek zorundayım. Benim bir duruşum, bakış açım var. Bu kibir değil asla. Kendinin kıymetini bilmek. Peki nasıl oluyor da ‘Hercai’ şarkısı da, ‘Ateşteyim’ şarkısı da aynı insandan çıkabiliyor? Şöyle söyleyeyim. Sahnedeyken bara bir abi geliyor. Yanında hoşlandığı bir kız var. Geliyor benden ‘Cici Kız’ şarkısını istiyor. Üç ay sonra aşık oluyor, bu kez ‘Dilberim’ şarkısını istiyor. Benim kariyerim ve bulunduğum yerle ilgili senin kafanda bir yer var. Bu benim sendeki fotoğrafım. Ama ben sadece o fotoğraftan ibaret değilim. Ben ‘Hercai’ de değilim, ‘Cici Kız’ da değilim. Ben bunların tamamıyım. Sen bunların totalini beğenmiyorsan beni beğenmiyorsun demektir. Son albümünüz ‘İyi Günde Kötü Günde’ müzik kariyerinizin neresinde? Arpej Müzik ile çalışıyorum. Benden 90’lardaki gibi şarkılar istediler. Albümü yaptık, ilk klibi Youtube’a koyduk. İlk 10 yorum, “Aaa! Tıpkı 90’lardaki gibi şarkı” oldu. Herkesin dinlerken 90’ların tadını alabileceği bir albüm oldu.
50 nasıl bir yaş, nasıl hissediyorsunuz? En iyi hissettiğim yaş. Hem özgüven olarak hem de akademik ve meslek olarak işimin ehli olduğum zamanlardayım. Kendinizi doğru ifade edebildiğinizi düşünüyor musunuz? Zamanında edemediğim oldu ama artık umurumda değil. “Ben fahişeyim” diyen birini sen artık neyle vurabilirsin mesela? Hiçbir şeyle. Artık halk beni anlamıyor kafasında da değilim. Anlar, anlamaz... O onun bileceği iş. Ben hayatta doğru bulduğum her şeyi yaparım. İstersem çıplak poz da veririm, kadın kılığına da girerim. Sen benle nasıl dalga geçeceksin ki? Geçenler yok mu? Geçtiğini sanıyor olabilir ama geçemez. Bir kere bunun için insanı tanımak gerekir. Beni karım bile tanımıyordu, ben de boşadım onu. Siz beni nasıl tanıyacaksınız? Tanıyamazsınız ki!
Hayatınızda biri var mı?
Şu sıra yok. Aşkı nasıl tarif ediyorsunuz? Ayağa düşmüş bir kelime. Diyorlar ki 90’lardaki gibi aşk şarkıları neden yapılmıyor? Yazın bir haber vardı. Kadın sahilde telefonuyla oynarken çocuğunu şişme bir simite koyuyor. Çocuk sahilden bir mil uzaklaşıyor. Kadının dünyadan haberi yok. Sahil güvenlik çocuğu bulup getiriyor. Şimdi o kadın mı daha merhametli ben mi? Onun memeleri var sadece ama merhameti yok. Benim memelerim yok ama ondan daha merhametliyim. Bu pek aşkın tanımı olmadı sanki... İşte onu söylemek istiyorum ama, aşk şu an tamamen ticarete dönüşmüş, duygusuz ilişkiler şeklinde yaşanıyor. Siz nasıl yaşıyorsunuz? Aşk fedakarlıktır. Ben fedakar bir adamım. Ama ilişki konusunda örnek alınacak bir adam değilim. Sadakatsiz olduğum da oldu. Çok eşli olduğum da ama bir kişiye ölümüne her şeyi feda ettiğim de oldu. Kimdi o? Oğlumun annesi Buket Saygı. Her şeyimi onun için feda ettim.
Her şeyinizi feda etmenize rağmen evliliğiniz neden yürümedi peki? Anlamadı beni çünkü.
Nasıl kadınlardan hoşlanırsınız?
Başta dış görünüşü etkiler. İnce, uzun boylu, esmer, ispanyol tipi, geniş omuzlu, ‘erkek kasası’nda kadınlardan hoşlanıyorum.
Kendinizi zeki buluyor musunuz? Fazla zeki buluyorum hem de. Aptal bir kadınla nereye kadar ne yapabilirsiniz? 10 saniye dayanabilirim. Sevişebilir misiniz? Bir tek onu yapabilirim işte. O yüzden 10 saniye dedim ya. Sizce zeki insan daha iyi sevişir diye bir şey var mı? Kesinlikle çok doğru. Kadın erkek ilişkisinde seksin önemi yüzde kaç? Yüzde yüz. Ama benim için bakış da bir sekstir. Öyle bir bakar ki ömrümü alır. Başörtülü bir kadına aşık olabilir misiniz? Olurum tabii. Samimi misiniz? Tabii! Niye kuşku duydun ki şimdi samimiyetimden. O zaman sen kendini sorgulamalısın. Sen Julia Roberts’ı başı örtülü hayal edemiyorsun demek ki. Ben sanatçıyım ama. Ben ediyorum işte. Bakire bir kadınla birlikte olabilir misiniz? Tabii isterim. Çok güzel bir duygu. Onun mutlu olması, zevk alması, kendini bana ait hissetmesi... Bunlar çok güzel şeyler. Hoşuma gider. Düşünsene bir kadınla berabersin ama yan masada onun birlikte olduğunu bildiğin birini görüyorsun. Onun yatak deneyimindeki her şey kafamda canlanır. Ben buna dayanamam açıkçası. Baygınlık geçiririm orada. Sen bu soruyla aslında bana, “Duygun var mı?” diye sormuş oluyorsun. Parçalanırım hem de. Kimi beyniyle yaşar. Kimi inek gibi yer, inek gibi sevişir, inek gibi ölür. Ben ruhumla yaşarım. Bir kadını nasıl mutlu edeceğimi de çok iyi bilirim ayrıca. Yoksa et düşkünü değilim tabii ki.
‘Şizoid’ isimli gösteri için kadın kılığına girdiniz. Çıplak çello çaldınız. Ağustos ayında kalpağınız ve kabanınızla görüntülendiniz. Sırada ne var diye korkuyoruz... Bende fikir çok. Yapmak istediğim daha çok şey var. Ama müzik şirketimle yaptığım anlaşma gereği bi tip uğraşlara giremiyorum. Bu yaptıklarım performans sanatı. Dünyada yapılan bir şey.
Kadın kılığına girerken neyin peşindeydiniz? Kadın haklarına dikkat çekmek için girdim. Yoksa niye gireyim? Manyak mıyım ben! Çekinmediniz mi hiç gelecek tepkilerden? O kıyafetleri Yıldırım Mayruk dikti. Barbaros Şansal organize etti. Barbaros Şansal ilk duyduğunda, “Çelik mi kadın olacak? Mümkün değil! Ne yapsak yine erkek gibi durur” demiş. Belki haklı. Kadın gibi görünemedim ama neticede bunu yaptım. İleride kadınlara ne olacağını gördüğüm için bunu onlara erkenden söylemek istedim. Neden çekineyim ki! Eşcinsel yakıştırmaları için ne söylersiniz? Düşündüm ama bunları düşünsen de buna rağmen yapma cesaretin varsa, o zaman sanatçı oluyorsun. Sanatçı toplumun önünde olmuyorsa sokaktaki insandan ne farkı kalır.
Soyunduğunuzda motivasyonunuz neydi?
2014’te Van’ın bir köyünde, hasta olan 3 yaşındaki Muharrem Taş’ı babası kardan tüm yollar kapalı olduğu için hastaneye götüremediğinden kaybetti. Sonra onu sırtında bir çuvalla Van’a kadar dört saat taşımak zorunda kalmıştı. Posta’nın manşetiydi hatta. O haber beni kahretmişti. O gün, “Ben sanatçıyım, yapacak bir şey yok” diyerek akşam meyhanede şarkı söyleyecek gücüm yoktu. 70 milyon milliyetçiyiz diyor, vatanseveriz diyor ama öyle bir durum karşısında bir halkta duygusal ve sosyal bir tepki çıkmıyorsa orada yaşayan insanlar millet olamaz. Ben de o zaman o çektirdiğim çıplak fotoğrafla ülkemdeki sosyal olaylara dikkat çekmek istedim.
Sizinle buluşmuşken, ‘İzel, Çelik, Ercan’a değinmeden olmaz. Neden MFÖ gibi uzun soluklu olamadınız? Onlarınki takdire şayan bir profesyonellik. Biz ilk başladığımızda Ercan (Saatçi) diyordu ki, ‘Dönmelisin’ şarkısını koyacağız albüme. Ben de diyordum ki, “Hayır benim şarkım daha güzel, benimkini koyalım.” Tecbüre yok hiçbirimizde. İyi bir menajerimiz de yoktu, “Oğlum siz salak mısınız, yürüyün gidin işte” diyecek... Allah’tan sonra hepimiz ayrı ayrı başarılı olduk. Şimdi bir araya gelip özel bir çalışma yapmak ister misiniz? İstiyoruz ama fiziki şartlar oluşamıyor. Her sene açık hava konserleri için bir tur menajeri gelip bizimle anlaşma yapmak istiyor. Ama bir türlü programlarımızı tutturamıyoruz.