ÇELİK: İYİ NİYET KABUL ETMİYORUZ MANİSA (A.A)

-ÇELİK: İYİ NİYET KABUL ETMİYORUZ MANİSA (A.A) - 05.03.2011 -  AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik, ''Bugün Libya'da askeri müdahale seçeneğini gündeme getirenlerin, Akdeniz'e savaş gemilerini yığanların niyetlerini iyi niyet olarak kabul etmiyoruz'' dedi.  Çelik, Manisa Büyük Saruhan Otel'de düzenlenen ''Türkiye Buluşmaları'' toplantısında yaptığı konuşmada, Ortadoğu'da önemli gelişmelerin olduğunu, ''geleceğin tarihinin oluşturulduğunu'' belirtti.  Değişimlerin doğru anlaşılması gerektiğini vurgulayan Çelik, diktatörlerin yıllardır kendilerine has milliyetçilik üreterek, ''Eğer demokrasi, laiklik, hukuk devleti tartışmalarını kendi içimize alırsak o zaman milli kimliğimizden taviz vermiş oluruz, Batı ile mücadele ediyoruz, tartışmaları erteleyelim dediğini'' kaydetti.  Çelik, halkın artık diktatörlerin ürettiği milliyetçilik argümanlarının; esasında benliklerini güçlendirmediğini, itibarlı devlet olmalarını sağlamadığını anladığını söyledi. AK Parti'den önce Türkiye'de siyasetin, siyasi şirket gibi örgütlenmiş partilerle, siyasi cemaat gibi örgütlenmiş partiler arasında sıkıştığını ifade eden Çelik, şöyle konuştu: ''Türkiye'nin milli değerlerine sahip çıkan partiler, bunu çağdaş dünyanın koşulları içinde yürütemiyor, bir siyasi cemaat gibi örgütlenmiş oluyordu. Kendine merkez sağ diyenler de toplumun genelinden oy alıyor, fakat rant dağıtım mekanizması olarak çalışıyordu. Böyle partiler arasında gerçek siyaset ortaya çıkamıyordu. AK Parti dünyaya şöyle bir mesaj verdi: Ne kendi değerlerimize sahip çıkma adına dünyadan kopalım ne de dünya ile entegre olma adına kendi milli kimliğimizden uzaklaşalım.'' Çelik, AK Parti olarak çevre ülkelere ''modeliz'' demediklerini, model ihracı çabasında olmadıklarını ifade ederek, toplumsal taleplerinin siyasette karşılık bulmasını isteyen halkların, büyük meydanları dolduranların, ''Nasıl bir felsefe, nasıl bir parti istiyorsunuz'' sorusuna ''AK Parti gibi'' diye cevap verdiğini söyledi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin ''Türkiye'nin içinde bunca sorun varken neden Lübnan'da hükümet kurulmasıyla uğraşıyorsunuz'' dediğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: ''Bu Türkiye'nin kendi medeniyet havzasının gereği olan siyasi vizyonu anlamamak demektir. Sadece sınırlarınız içinde vizyonunuz olursa o sınırların korunması, refahın artırılması için yeterli vizyonu üretemezsiniz. Lübnan, Bosna Hersek, Balkanlar, Azerbaycan, Kafkaslar ve Ortadoğu bölgelerindeki varlığımız bizim oralarla güçlü bağlarla bağlı olmamızı sağladı. O sebeple buralarla ilgilenmek sadece siyasi değil, stratejik gereklilik değil, varoluşsal bir meseledir. Bu meselelerden Türkiye'nin kaçınması mümkün değildir. Birileri oraya baktığı zaman petrol kuyuları, doğal kaynaklar görür paylaşmak için. Biz oraya baktığımız zaman halkın demokrasi, adalet ve hürriyet taleplerini görürüz.'' Çelik, Libya'da halkın kanının dökülmesine kesinlikle razı olmayacaklarını, orada yönetimin halkına zulmetmesine karşıyken, bunu bahane edip askeri müdahale seçeneğini gündeme getirenlerin, Libya halkının geleceğini düşünmediklerinin, petrol kuyularına, doğal zenginliklerine gözlerini diktiklerinin farkında olduklarını söyledi. Bu sebeple askeri müdahale seçeneğine kesinlikle karşı olduklarını dile getiren Çelik, şunları kaydetti: ''Diktatörlerin Batı'daki paralarına el konuluyor. Ama bu yetmez, bugüne kadar bu paraları kullanıp kendilerine zenginlik üretenler şunu söylemek zorunda, 'Bu paralar Mısır halkınındır, Libya halkınındır, onlara geri gönderilecektir. Biz sokağın hak ve hürriyet, adalet taleplerinin yanında yer alırken, buralarda oynanan oyunların farkındayız.  Sokağın taleplerinin doğru bir sonuca ulaşması için bunların farkında olmaya, takipçisi olmaya mecburuz. Bunların takipçisi olmazsak Tahrir Meydanı'nda hak ve hürriyet diyenlerin, diğer ülkelerdeki insanların taleplerine sahip çıkmamış oluruz. Halkın taleplerini istismar ederek oradaki petrol kaynaklarını, doğal kaynakları yeni paylaşıma tabi tutmak isteyenlerin oyunlarına alet olmuş oluruz. Biz buna alet olmayız.'' Çelik, Türkiye'nin açılım yaptığında ''eksen kaymasından'' bahsedildiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: ''Bugün bakıyorsunuz bu olayları anlamak isteyen Batılı liderler Başbakanımızı arıyorlar. Bu ayaklanmaların olduğu halkların gözü nerede, Türkiye'de. Türkiye'yi nasıl model alabiliriz diye düşünüyorlar.  O zaman eksen kaymamış, tam tersine eksen tam anlamıyla yerine oturmuş demektir. Disk kayması varmış önceden. Nasıl disk kayması için fizik tedavi yapılırsa AK Parti de Türkiye'nin eksenini bir stratejik tedaviye koymuş, bu tedaviyle Türkiye'nin ekseni güçlenmiş. Bunlar nasıl oldu? Eskiden dış politika ve demokratikleşmeyle ilgili meseleler 'Bunlar devlet meselesidir, siyaset üstüdür'' diyorlardı. Yani, 'bu işlere milleti karıştırmayalım' demek istiyorlardı. AK Parti 'bunlar siyasetin meselesi' diyerek millete ait yetkiyi yine millet adına kullanmayı yeniden yaptı.'' AK Parti'nin ''devleti yeniden devletin yapma'' iradesini ortaya koyduğunu kaydeden Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Birileri milletin iradesine rağmen Ergenekon gibi, Balyoz gibi birtakım darbe tertiplerine niçin girişme zihniyetine girmişler? Bunlar herhalde bunu demokrasiye sahip çıkmak için yapmıyorlar. Bunlar devleti ele geçirmek için, milletin olan devleti, milletten uzaklaştırmak için bu faaliyetleri yapıyorlar. AK Parti, devleti ele geçirmek isteyenler ve bu sebeple darbe, çete gibi oluşumlara girenlerin iradelerini bir kenara itip, devleti yeniden devletin yapma iradesini ortaya koymaktadır.'' -KILIÇDAROĞLU'NUN İNGİLTERE GEZİSİ- Çelik, konuşmasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İngiltere'ye yaptığı ziyaret sırasında ''vahim açıklamalar'' yaptığını savunarak, ''Türkiye'nin içinde ulusalcılık yapan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin dışına, Misakı Milli sınırları dışına çıkınca kendi ulusunu, kendi devletini başkalarına şikayet eder duruma düştü'' dedi.  Kılıçdaroğlu'nun ''Biz iktidar olsaydık İsrail'le ilişkilerin bozulmasına engel olur, Mavi Marmara gemisinin de hareket etmesini engellerdik'' dediğini ifade eden Çelik, şöyle konuştu: ''Bu ahlaki açıdan cürüm ama siyasi açıdan daha büyük cürüm. O gemi, 37 ülkeden çeşitli millet ve dinlerden silahsız insanları, Gazze'de ambargo altında yaşayanlara yardım götürmek için taşıyordu. BM, 2009'da aldığı 1860 sayılı Karar'la Gazze'ye temel gıda maddelerinin gönderilmesindeki sivil yardımı teşvik etti. Kendine saygısı olan hiçbir devlet bir sivil yardım gemisini Gazze gibi ambargo altındaki bir yere gitmekten alıkoyamaz. Buna hukuken ve siyaseten yetkisi yok. Sadece silah olup olmadığı denetlenebilir. Sıkı denetimler yapıldı da.'' Türkiye içerisinde toplumsal barışı sağlamak üzere Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi başlattıklarını kaydeden Çelik, milli birlik ve kardeşliğin daha çok demokrasiden geçtiğini, daha çok demokrasinin de milli birlik ve kardeşliği artıracağını söylediklerini ifade etti.  Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Birisi çıkıyor milli birlik ve kardeşlikten bahsediyor ama sürekli demokrasiyi budamaya çalışıyor, MHP böyle yapıyor. Birisi gece gündüz demokrasi diyor. BDP, milli birlik ve kardeşlikten nasibini almamış. MHP gece gündüz İmralı ile hükümetin pazarlık yaptığını söylüyor. Eğer İmralı diye bir yer olmasa söyleyecek hiç bir sözleri yok. Yaptıkları tek şey, yaprak kıpırdasa ülke bölünecek diye korku yaymak. Zannediyorlar ki milleti ne kadar korkutursak o kadar oy alırız. Millete korku yaymak ne zamandır milliyetçilik oldu?'' Elde çekiçle piyano çalınamayacağını, terörü yedekleyerek demokrasi mücadelesi verilemeyeceğini kaydeden Çelik, demokrasi konusunda adım atıldığında, terör örgütünün gerekçelerinin siyaset zeminine getirilemeyeceğini ifade etti. Terörle mücadele ile demokrasi mücadelesini hem BDP hem MHP'nin birbirine karıştırdıklarını savunan Çelik, ''Biri terörü demokratikleşme mücadelesine alet etmek istiyor, ötekisi demokrasiyi terörle mücadeleye alet etmek istiyor'' dedi. -BASIN VE FİKİR HÜRRİYETİ- Çelik, ''Ergenekon'' soruşturması kapsamında bazı gazetecilerin gözaltına alınmasına ilişkin, yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini söyledi. AK Parti olarak fikir hürriyetinin, basın hürriyetinin kısıtlanmasının nasıl büyük bir zulüm olduğunu bildiklerini belirten Çelik, ''Bu oyunlarla, baskılarla mücadele ede ede geldik. İktidar olarak Türkiye'de basın ve fikir hürriyetinin mücadelesini veren partiyiz'' diye konuştu. -SEÇİMLER- Ömer Çelik, yaklaşık yüz gün sonra Türkiye tarihinin en önemli seçimlerinden birinin yapılacağını kaydederek, ''Bu seçimlerin en büyük özelliği, hani kendi tarihimizde birtakım demokratikleşme olaylarından bahsediyoruz, Tanzimat Fermanı, Meşrutiyet'in ilanı, Senedi İttifak'ın ortaya çıkması gibi... Bütün bunlar gibi tarihsel olarak, köşe taşı, dönemeç olarak anılacak bir seçimdir bu'' değerlendirmesinde bulundu.