Cem Boyner: 2015 zor ötesi kötü bir yıldı; bazen olaylar o kadar içimizi yakıyor ki...

Cem Boyner: 2015 zor ötesi kötü bir yıldı; bazen olaylar o kadar içimizi yakıyor ki...

Son dönemde artan şiddet ve terörün Türkiye’yi götürmek istediği yerin ümitsizlik olduğunu kaydeden Boyner Grup Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner, “İçim yanıyor ama Türkiye için hayallerimizden vazgeçmemeliyiz. 60 yaşındayım. Bugüne dek hiç güne güvenerek yatırım yapmadım. Geleceğe hep güvendim“ yorumunu yapıyor. "2015 zor ötesi kötü bir yıldı" diyen Boyner, "Artık daha az alışveriş ama daha çok peşin ödeme tercih ediliyor" ifadesini kullandı. 

Hürriyet'ten Elif Ergu'nun sorularını yanıtlayan (20 Şubat 2016) Cem Boyner'in açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

*Neredeyse ‘hiç konuşmasak mı’ diye düşünecek durumu geldik. Siz bugünleri nasıl geçiriyorsunuz?

-Bazen olaylar o kadar içimizi yakıyor ki günlük işlerimiz anlamını yitiriyor. Hele uzun vadeli projeler, planlar iyice anlamsız görünüyor. İçim yansa da ilk görevimin üzerime düşenleri yapmak olduğunu düşünüyorum. Toplumda hepimizin meslekleri ve görevleri var. Bir hekim korktuğu için hasta bakmaktan vazgeçebilir mi ya da öğretmen eğitmekten? Müteşebbisler de geleceğe yatırım yapmaya, iş-aş üretmeye ara veremezler…Yaşam hep galip gelmeli. O nedenle sohbetimizi planladığımız gibi yapmak en doğrusu diye düşündüm.

* 2016’ya yönelik planlarınız vardı. 2016 planlarınız değişti mi? 

- 2015 zor ötesi kötü bir yıldı. Şoklar, jeopolitik sıkıntılar, politik belirsizlikler, iki seçim, Türk lirasının değer kaybı, artan enflasyon…Tüketici Güven Endeksi’nde dipleri de gören büyük dalgalanmalar yaşandı. Bir ara piyasada talepteki düşüşe karşı rahatlama sağlamak için bankalarla kredi kartı limitlerini artırmak, satış ödeme vadelerini uzatmak gibi planlar yaptık. Ancak sonra gördük ki tedirginlik, tüketici güveninin düşmüş olması, geleceğe karşı güvensizlik duyulması uzun vadeli ödemeli alışverişler yaptırmıyor.

Daha az alışveriş ama daha çok peşin ödeme tercih ediliyor. Müşterileri parmaklarınızın ucunda hissettiğinizde bu  tercihleri çabuk okuyorsunuz. Ve ona göre hareket ediyorsunuz. İşlerimize dönüp baktığımızda Tüketici Güven Endeksi paldır güldür düştükten sonra son aylarda yine yükseldi, şimdi yine dalgalanıyor. 

* Bir gün bir güne benzemiyor… Kötü ve zor günler üst üste geliyor…

- Herşeyin geçici olduğunu ve göreceli olduğunu kabul etmemiz lazım. Hani tarihi büyük krizlerde elinde neyi varsa korkup borsada satıp kaçanlar var ya onlar satabildiklerine göre, bir o kadar da karşı tarafta o hisseleri alanlar vardır hep. Birileri gider neyi var neyi yoksa satar, birileri de alır. Ümitle ümitsizlik aslında eşit, dengelidir hayatta…Hem toplumda hem de içimizde. Türkiye’de de bu aşırı tepkilerin dengelenmesini hep yaşarız.

 

"Hayat bazen birkaç saat duruyor ama..."

 

* Türkiye ve çevresinde yaşananlar ortada. Bu sizi ve işlerinizi nasıl etkiliyor?

- Bu coğrafya zor bir coğrafya.  Artan şiddet ve terörün bizi götürmek istediği yer ümitsizlik. Türkiye için hayallerimizden vazgeçmemeliyiz.  Böyle zamanlarda geleceğe yatırım yapma inancının toplumun morali açısından gerekli olduğuna inanıyorum. İyi bir müteşşebisin en önemli vasfı böyle zamanlarda bile riskleri yönetirken cesaretine sahip çıkmasıdır.

* “Önümü göremiyorum” diyerek frene basmayı düşündüğünüz olmuyor mu?

- 60 yaşındayım. Bugüne dek hiç günü düşünerek yatırım yapmadım. Hep geleceğe güvendim. Bizi çalıştıran geleceğe inanç. Şartlar ne hep bahar ne de kış. Pırıl pırıl gençlere yatırım yapıyoruz, yetiştiriyoruz ara veremeyiz ki… 

*Tedirginlik, karamsarlık yok lugatınızda…

- Çok acı olaylarla karşılaşıyoruz. Hayat birkaç gün, bazen birkaç saat duruyor ama sonra kaldığı yerden devam ediyor.. 2005-2010 arası dünyada ve Türkiye’de ekonomi, özgürlükler, adalet, dış siyaset her şey daha iyiye gitti. Bu ruhla Lehman Krizi’ni bile atlattık. Tekrar iyiye gitmemesi için ülkeye ve insanlara inanmıyor olmamız lazım. Biz inanıyoruz. İnsanlığa ve iyiliğe inancımız devam ediyor. 

 

"15 yıl sonra zenginliğin tanımı değişecek"

 

*Dünyada zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oluyor. Dünya Ekonomik Forumu’nda da çok konuşuldu. Oxfam Raporu’na göre dünyada 62 kişinin serveti dünyanın yarısının servetine denk geliyor. Sizce dünya nereye gidiyor?  

- Gelir eşitsizliği bir adaletsizliktir. Vicdana ters gelen paradan para kazanmak. Katma değer yaratmadan ranttan zengin olmak sanırım. Son 10 yılda dünya çapında patlayan, sıradanlaşmaya karşı fark yaratarak icad çıkararak, zenginlik yaratma örnekleri var. Bu bahsettiğim kategorideki zenginler icad çıkartarak zengin oldular ve tek bir ortak paydaları var; iyi bir eğitim. Zenginliğin tanımı da değişmeye başlıyor, babadan dededen kalanlarla değil, gerçekten çalışarak, farklılık yaparak sıradan insanların sıradışı işler yapabileceğinin sayısız örneği olmaya başladı. Bu kişiler de servetlerini toplumla daha çok paylaşıyorlar . Ancak iyi bir eğitim alanlar sıradışı işler yapıyorlar. 15 sene sonra dünyada zenginliğin bambaşka bir tanımını konuşacağız.