Cem Boyner: Sayın Bakan, El Beşir ile Türkiye niye görüştü?

Cem Boyner: Sayın Bakan, El Beşir ile Türkiye niye görüştü?

T24 - Türk Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) dün yapılan Yüksek İstişare Konseyi toplantısına Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı. Toplantının ardından basına kapalı olarak yapılan soru-cevap bölümünde Boyner Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Boyner'in, Davutoğlu'na sorduğu "Sayın Bakan El Beşir ile niye görüştü Türkiye" sorusu en dikkat çekici soru oldu. Davutoğlu bu soruya, "Bakın biz El Beşir’i kapalı kapılar ardında en ağır eleştiren ülkelerden, kişilerden biriyiz. Sayın Cumhurbaşkanı, ben... Ancak bizi Sudan ile görüşme noktasında eleştirenler, Batılı ülkeler bu ülkenin geniş ekonomik kaynaklarına ulaşmak için bu ülke ile gerek doğrudan gerek paravan şirketler vasıtasıyla ilişki kuruyor. Biz neden bundan geri kalalım?" diyerek yanıt verdi.

Milliyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Murat Sabuncu'nun "Sayın Bakan El Beşir ile niye görüştü Türkiye" başlığıyla yayımlanan  (11 Aralık 2010) yazısı şöyle:

Sayın Bakan El Beşir ile niye görüştü Türkiye

TÜSİAD’ın geleneksel başkent buluşması. Saat 09.30. Derneği takip edenler bilir. Dakiktirler ve toplantıyı tam zamanında başlatırlar. Ancak saat 09.45’e kadar sarkma oluyor. Sebebi toplantının konuğu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türkiye’de bulunan konuk dışişleri bakanlarıyla başka bir yerdeki görüşmesi. Daha fazla beklenmeyip başlanıyor.

Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç da TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner de dış politikaya kritik vurgulamalar yapan konuşmalar yapıyor. Kendi kendime Davutoğlu’nun bunları duymadığı için yanıt veremeyeceğini düşünüyorum. Oysa Bakan’ın konuşmasının bir yerinden öğreniyorum ki Koç’un ve Boyner’in metinlerini salona gelirken okumuş ve bunlara atıfta bulundu.

Önce Mustafa Koç’tan satırbaşları... Tüm dünya ekonomik savaş içindeyken bu alana ait gelişmeleri iktidar ve muhalefet olarak seçim atmosferinin gündelik çatışmalarına malzeme yapmamalıyız. Uluslararası meselelerde tavır alırken özellikle batı dünyası üzerinde yarattığımız kaygı uyandırıcı algılamaları güven yaratıcı yaklaşımlarla dengelemeliyiz.

Eksen kayması

Koç, bu noktayı eksen kayması yorumlarına da atıfta bulunarak açtı: Bu dönemde eksen kayması yorumuna maruz kalmamız bazı söylemlerin diplomatik eylemlerin önüne geçmesinden kaynaklandı.

Ümit Boyner ise daha çok “demokratikleşmeyle ilgili konuları” vurguladı. Ancak onun konuşmasından önce dış politika alanında öne çıkan iki noktanın altını çizmek istiyorum. Sudan Lideri Ömer El Beşir’e gösterilen ihtimam ve benzeri görüntüler, İsrail ile yaşanan keskin kriz nedenleriyle Türkiye’nin stratejik eksenini kaydırdığına dair bir algı yaygınlaşmıştır. Neyse ki üç hafta önce Lizbon’da gerçekleşen NATO zirvesinde stratejik açıdan Türkiye’nin yön değiştirmesinin söz konusu olmadığı açığa çıktı.

Ümit Boyner, Kemal Türkler davasının zaman aşımına uğramasından Hrant Dink davasının vicdanları kanattığı noktalarına da atıfta bulunarak konuyu “yumurtalı muhalefete” getirdi.

Süheyl Batum ve Burhan Kuzu’ya yapılanları onaylamak mümkün değil ama gençleri yeterince dinliyor muyuz? diyerek şunları sordu: Bizlere, iş dünyasına kanaat önderlerine, siyasetçilere düşenin empati ve diyalog kurma çabası olduğunu düşünüyorum. Susturma, azarlama, biber gazı, dayak, etiketleme ve yasaklama değil. Ayrıca bazı öğrencilerimizin cürümleriyle kıyaslanmayacak ağırlıkta cezalara çarptırılması artık çoktan geride bıraktığımızı umduğumuz ceza fetişizminden muzdarip pederşahi bir otorite anlayışını çağrıştırmaktadır. Bu da demokrasiye sığmaz, yakışmaz.

İşadamından ‘sokak’ çıkışı

Boyner’in konuşmasının ortasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu salona girdi. Söz sırası kendine geldiğinde önce kürsünün yakınındaki prompterların kaldırılmasını istedi. TÜSİAD yönetimini ve salonu rahat görmek “göz teması” sağlamak için bunu yaptığını söyledi. Uzun ve bir metine bağlı olmadan yaptığı konuşması boyunca salonun ilgisini diri tutmayı başardı.

Sözlerinde altını sık sık çizdiği kısım “özgürlük ağırlıklı demokrasi” idi. Soğuk savaş döneminin güvenlik ağırlıklı konseptinin yerini “özgürlük ağırlıklı demokrasinin” aldığını anlatıyordu. Ön sıramda oturan bir işadamı “sokaklarda gençlere yapılanlar bunun henüz eyleme geçemediğini gösteriyor” diye söylendi yerinde.

Eksen kayması konusunda Bakan çok rahat ve net. Avrupa Birliği bize etrafınızdaki komşularınızla sorununuz var. Birliğe girerseniz bunları içimize taşıyacaksınız diyorlardı. Şimdi komşularımızla ilişkilerimizi geliştirdik ekseniniz kaydı diyorlar.

Bakanın not aldığım bir diğer ilginç cümlesi de şu: Hedefimiz AB standardında demokrasi Çin standardında kalkınma.”

Sudan’la paravan ilişkiler

TÜSİAD toplantılarının diğer bir geleneği. Basına kapalı bölüm. İşadamları ve Bakan Davutoğlu ayrı bir odaya geçiyorlar. Buradaki soru cevap kısmı hayli ilginç. En çarpıcı soruyu Cem Boyner soruyor:

Sayın Bakan El Beşir ile niye görüştü Türkiye. İki cümlede anlatır mısınız?

Önce kısa bir hatırlatma. Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında tutuklama emri çıkartılmış bir diktatör. Birleşmiş Milletler verilerine göre Darfur’a 4 yıl süren iç savaşta 200 bin sivil öldü, toplu infazdan tecavüze onlarca insanlık suçu işlendi.

Davutoğlu soruyu şöyle yanıtladı:

Bakın biz El Beşir’i kapalı kapılar ardında en ağır eleştiren ülkelerden, kişilerden biriyiz. Sayın Cumhurbaşkanı, ben... Ancak bizi Sudan ile görüşme noktasında eleştirenler, Batılı ülkeler bu ülkenin geniş ekonomik kaynaklarına ulaşmak için bu ülke ile gerek doğrudan gerek paravan şirketler vasıtasıyla ilişki kuruyor. Biz neden bundan geri kalalım?

Bir diğer soru. İsrail ile ilişkiler nasıl sürecek. Bakanın cevabı: Türkiye’nin istedikleri çok net bir şekilde ortada. Ancak şunu söyleyeyim biz herkesle sıfır sorun istiyoruz. Buna İsrail dahil.

‘Almanlar Hamas’la görüşüyor’

Davutoğlu bu noktada Hamas ile ilgili görüşmeler noktasında da önemli bir cümle sarfediyor: Niye görüşüyorsunuz diye eleştirdikleri bir de Hamas var. Size önemli bir detay söyleyeyim. Bana gelen son bilgilere göre Mısır’da Almanlar Hamas ile görüşme halinde. Biz kimseyle konuşmayalım, görüşmeyelim, ticaret yapmayalım. Yaptık mı eksen kaymış olsun. Başkası yapınca normal karşılansın.

İşadamlarının ilgisini çeken bir diğer cevap Irak ile ilgili. Bakan Davutoğlu İranlı bir diplomata şunları söylemiş:

Ben Musul’da bir camide tek başıma namaz kılabilirim. Ama sizin bunu yapmanız zor. Bu topraklarda Osmanlıya hala olumlu ve farklı bakılıyor.

Toplantı çıkışı işadamlarına Davutoğlu’nu nasıl bulduklarını sordum. Cevap netti: Etkilendik...