Türkiye yazarı Cem Küçük, bir dönem Fethullah Gülen'e en yakın isimlerden biri olan 'FETÖ' davalarında mahkemede tanık olarak ifade veren Star yazarı Hüseyin Gülerce hakkında, "Organize şekilde saldırıya uğrayan Hüseyin Gülerce çok açık ve ilk kez söylüyorum ki büyük harfle DEVLET'in adamıdır. Sizlerin Gülerce'yi harcamaya gücü yetmez" dedi. Küçük, köşe yazarlarının Gülerce hakkında yazdıklarına ilişkin olarak, "Bu yapılan şey düpedüz hainliktir ve bu alçakça iftiraları atanlar hiç şüphe yok ki bedelini ödeyecektir" ifadesini kullandı.
Cem Küçük'ün Türkiye'de "Hüseyin Gülerce'nin FETÖ ile mücadelesi" başlığıyla (2 Ağustos 2017) yayımlanan yazısı şöyle:
Son dönemde hem Aydın Doğan hem Turgay Ciner hem de Erdoğan Demirören medyasındaki yazarlarda çirkin bir moda başladı. 2014-16 arasında inanılmaz gayretler göstererek FETÖ'nün bitirilmesine büyük katkı sağlamış adamlara FETÖ'cülük iftirası atıyorlar. Bu yapılan şey düpedüz hainliktir ve bu alçakça iftiraları atanlar hiç şüphe yok ki bedelini ödeyecektir. FETÖ ile mücadele eden adamlara saldırarak FETÖ'ye destek veren herkes layığını bulur. Organize şekilde saldırıya uğrayan Hüseyin Gülerce çok açık ve ilk kez söylüyorum ki büyük harfle DEVLET'in adamıdır. Sizlerin Gülerce'yi harcamaya gücü yetmez. Sizler zavallı ve güçsüz tiplersiniz. Gülerce 17-25 Aralık sürecinden önce de 11 Şubat 2012 tarihinden itibaren DEVLET'e yardım etmeye başlamış ve Gülen'e dair içeriden bilgileri ilk o zaman DEVLET'e vermiştir. Gülerce milletinin yanında saf tutmuştur. Esasen Gülerce'nin Gülen'in aleyhinde faaliyete başladığı tarih 11 Şubat 2012'dir. Kayıtlar açıktır. Elbette Gülerce bu süreçte Gülen örgütünde var olmaya devam etmiş ve içeriden kritik bilgileri DEVLET için toplamayı sürdürmüştür. Bu büyük bir özveri ve fedakârlıktır. Gülerce hayatını riske atmıştır. DEVLET'in Fetullahçı terör örgütüyle mücadelesine Gülerce'nin büyük katkıları olmuştur. 17 Aralık 2013'ten sonra Gülerce'nin Gülen ile de hiçbir telefon teması olmadığı resmî kayıtlarda açıktır. Saygı Öztürk'ün haberleri yalandır. Saygı Öztürk önce Ekim 2015'e kadar Samanyolu'ndan maaşlı olup Önder Aytaç ile ortak faaliyet yürütmesinin hesabını verecek.
Yine resmî kayıtlara göre 27 Aralık 2013'te Ankara'da Cemil Çiçek ile Hüseyin Gülerce baş başa buluşmuş ve çok önemli bir kozmik konuşma aralarında geçmiştir. Cemil Çiçek'in FETÖ ile mücadelesi erbabının malumudur. Gülerce o gün Fetullahçı savcılar aleyhine çok sert Tweet’ler atmıştır. Aynı gün resmî kayıtlara göre Şerif Ali Tekalan, Gülen'in yanından Gülerce'yi aramış ve, "Hemen o attığın Tweet’leri siliyorsun" demiştir. Gülerce ise "Silmiyorum. Ben böyle inanıyorum" diye cevap vermiştir. Bu telefon kaydının dökümü resmî arşivlerdedir. Tam bu süreçte Gülerce'nin önemli bir hatası olmuştur. Hemen Ocak 2014'te Zaman'dan ayrılmaya karar vermişken, DEVLET de bu kararı onaylarken AK Parti'nin üst düzey bir isminin "Senin orda kalıp içeriden mücadele etmen daha iyi olur" yanlış tavsiyesine uyarak FETÖ organında yazmaya devam etmiştir. AK Partili o isim bu yanlış tavsiyesini kendi de itiraf etmiştir. Sonrasında Gülerce bu yanlış kararıyla güç kaybetmiştir, çünkü içeriden mücadele etmenin olanağı yoktur. Bu güç kaybetme durumda FETÖ de karşı atağa geçmiş ve o dönem anti-FETÖ'cü gözüken Erdoğan düşmanı bir solcu avukata Hüseyin Gülerce'nin geçmişte Erdoğan'a eleştirilerinden oluşan bir kaseti sızdırmıştır. O kirli tip bu FETÖ kasetini yayıp Gülerce'yi itibarsızlaştırma operasyonu yaparak FETÖ'ye yardım yataklık etmiştir. Bu yüzden de cezasını çekecektir. Gülerce bu yukarıda bahsettiğim yanlışına rağmen her zaman DEVLET'in yanında yer aldığı ve DEVLET'e Gülen ile ilgili düzenli bilgi aktardığı açık bir şahsiyettir.
Peki ya Gülerce'ye saldıranların FETÖ ile mücadele sicilleri nasıl? Fatih Altaylı denilen adam Ali Fuat Yılmazer'le ne kadar samimi olup beraber Ciner Medya binasında öğle yemeği yediğini kendi yazan adamdır. Benim defalarca yazdığım golf sopasıyla dövülen Serap Çil skandalı çok açıktır. O dosyayı kapatıp Altaylı'yı kurtaran Ali Fuat Yılmazer'dir. O yüzden Altaylı FETÖ'ye gebe kalmıştır. Ben 2014'te bunu defalarca yazdım ve Altaylı da reddedemedi. Altaylı Teke Tek programına defalarca Mehmet Baransu denen alçağı çıkartıp FETÖ propagandası yaptırmıştır. 2014'te Altaylı'nın yönettiği gazete FETÖ bülteni gibi çıkmıştır. Benim bu haklı iddialarım nedeniyle Altaylı'nın köşesinden kovulduğunu yardımcısı Doğan Satmış, Cumhuriyet'te 2015 Mayıs'ında yazmıştır. Şimdi bu Altaylı utanmadan başkalarına suç atıyor.
Mehmet Yakup denen adam 2004'te Gülen'e yaltaklanan bir röportajı Milliyet'te yayınlayan ve 2014-16 arasının büyük FETÖ tetikçisi. Mehmet Tezkan da 2014-16 döneminde FETÖ'nün amaçlarına hizmet etmiş bir adam. Ahmet Hakan ve Akif Beki adlı ikiz kardeşlere dair ne yazsak az. Biz muhafazakârların içinden bu iki tip çıktığı için tüm muhafazakâr insanlar utanıyor. Ahmet Hakan 2014-16 arası FETÖ tetikçiliği yaparak suç işlediğini kendi bile itiraf ediyor. Akif Beki ise 7 Haziran 2015'te artık iktidardan düştü diye anında Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ı satan bir tip. Zaten kovulmanın, medeni ölü olmanın eşiğinde. Akif ikinci Levent Gültekin olmaya hazırlanıyor. Tüm bu manzara, yani bu tiplerin Gülerce'ye topluca saldırması Hüseyin Bey'in millet ve DEVLET nezdindeki itibarını arttırıyor. Daha çok Gülerce'ye ihtiyacımız var.