Cem Sultan’ın trajik hayatı

Cem Sultan’ın trajik hayatı

İlber Ortaylı - Milliyet

Cem Sultan’ın trajik hayatı

Asırlar geçti ama bugün bile Osmanlı hanedanı üyeleri onun torunlarını aralarına kabul etmez. Cem Sultan’dan beri Osmanlı kardeş kavgasından çok korkar.

Osmanlı’nın “olsaydı, kalsaydı” diye kendinden söz ettiren şehzadelerinden, şehzadelere de “sultan” unvanının verildiği son simalardandır. Dahası var; Osmanlı’nın İtalya’daki sanatlara yakınlığı devrinde büyüdüğünden kardeşi Bayezid’in aksine portresini de yaptıranlardan. Pinturicchio’nun ünlü kompozisyonunda Papalık sarayı mensupları arasında onun da yer aldığı görülür ve realist bir portredir. Trajik bir hayatı olduğu muhakkak. Ama onunla Osmanlı’da Rönesans sanatına olan eğilim sona erdi ve Osmanlı kardeş kavgasından o günden beri çok korkar.

Cem Sultan 1459 doğumludur. Yetişmesinin, 15’inci yüzyılın bütün şehzadeleri gibi bir doğu-batı sentezi olduğu açıktır ve tıpkı babası gibi cihanşumul bir bilgi merakı ve doğuya ve batıya karşı gururu olduğu anlaşılıyor. Savaşçıydı, kardeşi şehzade Bayezid ise Fatih devrinin bitmez tükenmez savaş politikalarına da medreseli veya mutasavvıf olsun geleneksel çevrelerin bir kenara itilmesine de karşıydı. Fatih, Bayezid’i Amasya’ya tayin etti. Amasya Anadolu’daki Osmanlı’nın mimarisi, hat sanatı, musikisi ve medrese kültürü ve felsefesiyle merkezi gibiydi.

11 yaşındaki Şehzade Korkut’u bile oyunlarına alet ettiler

Şehzade Cem ise Karaman valisiydi. 1481’in mayısında büyük hükümdar İtalya’ya yönelik olduğuna şüphe olmayan, şaşırtmalı seferin ilk menzillerinden Gebze sahrasında muhtemelen zehirlenerek öldü. Karamanlı Mehmet Paşa başta olmak üzere vüzera ve ulema Amasya’daki Bayezid için karar vermişlerdi. Bununla birlikte Cem de kendisini tutan yeniçerilerin başında İstanbul’a yöneldi. İstanbul’un kapıları Cem’e ve taraftarlarına kapalıydı. Bayezid’i taht bekliyordu. O yetişene kadar 11 yaşındaki oğlu şehzade Korkut taht naibi dahi ilan edildi. Görülmemiş bir kurnazlıktır. Âlim ve bilgili şehzade Korkut daha hayatının başında politik entrikalara alet edildi.

Nizam-ı alem, Bayezid-Cem kavgasını yaşadı, binlerce insan Bursa İnegöl’de kapıştı. Cem kazanmış ve Bursa hakimi olmuştu. Ne var ki Bayezid Cem’in kendisini Rumeli’ye itmesini hiç kabul etmedi, savaş sürdü. Bursa Yenişehir’deki savaşı Cem kaybetti ve Mısır’a doğru yöneldi.

Gelecek yılki savaş Konya’daydı. Gene kaybetti, Ankara’ya çekildi. Mısır’a dönüş yollarını Bayezid denetimi altına almıştı. Zavallı Cem’e kalan, önce Malta şövalyelelerinin elinde olan Bodrum kalesine, arkadan karşıda Rodos Adası’nda şövalyelerin reisi büyük üstat Pierre d’Aubusson’a sığınmak oldu. Cem daha ilk anda kandırıldı. Sultan Bayezid şövalyelere yüklü bir rehin akçesi ödemeyi önermişti. Padişah Bayezid, Papa VIII. İnnocent’a, onun ardından ahlaksız ve işini bilir papa Aleksandr Borgia’yı düzgün ödemelerine devam etti.

Talihsiz adam zehirleme üstadı Papalık ustalarının kurbanı oldu

Bu bereketli rehin Fransa kralının da iştahını çekti ve Roma’yı tehdit edip Cem’i aldı. Fransa, Cem sayesinde Akdeniz politikasına oynayacaktı. Roma bu bereketli adamı kaybediyordu, II. Bayezid ise tehlikeli ellere geçecek Cem’in ortadan kaldırılmasına karar verdi. Roma’ya okkalı bir para ödendi. Her türlü zehrin ve ustaca zehirlemelerin üstadı olan Papalık ustaları talihsiz şehzadeyi zehirledi. Zehir etkisini geç gösterecekti. Nitekim şubat sonu 1495’te VIII. Şarl’ın Napoli’ye tertiplediği seferde öldü. Zaten VIII. Şarl yaşayan bir ceset devralmıştı.

Sultan II. Bayezid yas ilan etti, şehzade şehzadeydi. Mumyalanmış naaşı bekletiliyordu, dört yıl içinde Osmanlı mülküne getirildi ve Bursa’ya defnedildi. Çocukları için aynı şey söylenmez. Onlar bağnaz muhitte vaftiz edildiler ve de vaftiz edilen torunların bir kısmı Kanuni Süleyman’ın Rodos kuşatmasında şövalyelerin yanındaydı. Kuşatma “vira” ile bittiği ve herkes kaleyi serbestçe terk ettiği halde şövalyeler Cem’in soyuna yaptıkları son bir ihanetle onları padişahın eline bıraktılar. Tanassur eden Müslümanlar katledilir, öyle oldu.

Asırlar sonra dahi Avrupa’da kalan bir-iki torunun soyundan gelenleri, bugünün Osmanlı hanedanı Cem Sultan’ın torunları ve kuzen olarak tanıyor ama aralarına almayı kabul etmiyorlar. Cem Sultan’dan kalan Bursa’daki türbe ve Topkapı Sarayı’ndaki tılsımlı gömlek. Her şehzadeye koruyucu olarak hazırlanan bu pahalı gömleği giymesi hiç nasip olmamış.