Dört yıldır Fransa’nın başkenti Paris’te yaşayan işadamı ve eski medya patronu Cem Uzan, sahibi olduğu İmarbank’a TMSF tarafından el konulmasının ardından, dönemin Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ile bankayı geri almak için toplantı yaptıklarını, Unakıtan’ın toplantıda iki milyar dolarlık zararın yarısı peşin isteyerek, “At bir teklik” dediğini öne sürdü.
Sahibi olduğu İmar Bankası'nda devletten hesap saklamak üzere çifte kayıt sistemi kurduğu ve Çukurova Elektrik ile Kepez Elektrik'te usulsüz işlemler yaptığı saptanan, ardından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından tüm mallarına 2003-2004’te el konulduktan sonra dört yıl önce Fransa’ya sığınan işadamı ve eski medya patronu Cem Uzan, Taraf gazetesi Ankara Temsilcisi Hüseyin Özay’a konuştu.
Bugün 3. bölümü yayımlanan söyleşide Cem Uzan, İmarbank’a TMSF tarafından el konulmasıyla başlayan süreçle ilgili yaptığı açıklamalar şöyle:
İmarbank’ta zararın yüksek tutulduğunu söylediniz. Bu karara nasıl vardınız?
İmarbank’a 2003 yılının Temmuz ayında el konuldu. Aynı yılın, ramazan ayında yani ekim kasım gibi, Cemil Çiçek’in odasında toplantı yaptık. Toplantıda Unakıtan, Cemil Çiçek, Can Ataklı ve ben vardım. İftar sonrası Unakıtan, “2 milyar doları ödemeyi kabul et, bu işi bitirelim” dedi. Kabul ettim, “Tamam, zarar neyse öderiz dedim. O zaman at şuraya bir teklik” dedi. Yani, “1 milyar dolarını peşin öde” dedi. O zaman, “ÇEAŞ ve Kepez’i iade edersiniz” dedim. “O olmaz, onu iade edemeyiz” dedi. “Peki” dedik. Toplantıda, “Biz yukarıya durumu rapor edelim ve sana dönelim” dediler. Ayrıldık...
Toplantının ardından bir protokol imzalamak için beklemeye başladık. Toplantı 2003’ün Kasım ayında yapıldı. Tam üç ay sonra yani 2004’ün Şubat ayında, tüm şirketlerime el koydular. 14 Şubat’tı. Bütün her şeyime el konuldu. Zarar, üç ayda 2 milyar dolardan 5 milyar dolara çıktı. Sonraki süreçte, defalarca TMSF ile görüştük. Ancak, hep oyalama ile geçti...
İmarbank zararı, 5 milyar dolara nasıl çıktığını TMSF’ye sordunuz mu?
Sorduk. “390 bin mudiye ödedik” diyorlar. Biz de, mudilerin listesini istedik. Ödeme yapılırken, nüfus cüzdanı bilgileri ve adres bilgileri de alınır. Biz de o listeyi istedik. Bizdeki listelerle karşılaştırmayı düşündük. “Bu idari bir karardır diyerek” listeleri vermediler... Mahkemeye gittik, mahkeme de talebimizi reddetti. Bankadaki boş hesap cüzdanlarının kullanılarak bazılarına da ödeme yapıldığını öğrendik. Listeler verilmediği için bunları da tespit edemedik. 5 milyar dolar ödeme yapacaksın, sonra da listeye bana vermeyeceksin... Benim için de “hırsızdır”, diye bağıracaksın. Dürüst olsa, listeyi kafama çarpardı. Burada en az 3 milyar dolar fazladan ödeme yapıldı.
İmarbank’ta çifte kayıt olduğu için zararın arttığı açıklandı. İmarbank’taki zarar çifte kayıt sistemi nedeniyle artmış olamaz mı?
Çifte kayıt diye bir şey yok. Çifte hesap yok. Zaten olmadığı için TMSF kime ne ödediğini açıklamıyor. İmarbank’ın 2 milyar dolar zararı çifte kayıt diyerek 5 milyar dolara çıkarıldı. Onu da yapan Nebil İlseven’dir. 2 milyar dolar birikmiş zararı çifte kayıt diye şişiren Nebil İlseven’dir. Wikileaks kayıtlarında da Engin Akçakoca bunu itiraf ediyor. Kemal Unakıtan, birikmiş zarar olarak 2 milyar dolar olduğunu bana kendisi söyledi. O dönemde fonun başında Nebil İlseven bulunuyordu. İlseven’in, Aydın Doğan’a yakın olduğunu herkes bilir... Bankaya el konulduktan sonra benim evrakları dokunmam mümkün değil. Bırakın dokunmayı bankanın önünden geçirmediler...”
İmarbank’ta yaşananların Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan’ın acemilik dönemleri olduğunu düşünüyorum. Bürokratlar ikisini de yanlış yönlendirdi. Benim her ikisinden de tek ricam, konunun bağımsız bir birim tarafından incelenmesi. Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu olur, Başbakanlık Teftiş Kurulu olur... İmarbank olayı ve TMSF’nin işlemleri tek tek incelensin... İnceleme sonunda ne çıkarsa kabulümüzdür.”
Böyle bir inceleme açılması halinde bende elimdeki bilgi ve belgelere müfettişlere sunacağım. Bir zamanlar “Rüşvetin belgesi mi olur?”, deniliyordu. Şimdi ben de diyorum ki, hırsızlığın da rüşvetin de belgesi var... Benim şirketimin paraları ile 5 bin dolarlık süitlerde kalındı. Limuzinler kiralandı. Şirketimin parası ile hovardalık yapan bürokratlar oldu. Hovardalıkların parası Uzan ailesinin malından ödendi... Bunları yapan bürokratlara sesleniyorum: Hesap verin...
TMSF, Star ile ATV grubunu satışa çıkardı. Her ikisinde de farklı oyun oynandı. Her iki grup da, el konulduğu dönemlerde üç aşağı beş yukarı aynı değerdeydi. Değer bakımından en fazla yüzde 25 oynar aralarında. Star TV’yi 300 milyon dolara Aydın Doğan’a sattılar. Değerinin çok altında gitti. Star Gazetesi de neredeyse kapatılıyordu. Sabah Grubu’nun değerini ise 1.1 milyar dolara çıkararak çok yüksek tuttular. Kim alırsa elinde patlasın, dediler. Amaçları, yeni bir güçlü medya grubu oluşmamasıdır...
Pamukova çiftliğindeki kameralar da kamuoyunda uzun süre tartışma konusu olmuştu. Bu kameralarla ilgili cevabınız nedir?
Hepsi de güvenlik amaçlı kameralardır. Güvenlik amaçlı kurulan kameraları, misafirlerini çekmek için kurmuş, diye açıkladılar. Amaçları beni zor durumda bırakmak... İtibarımı zedelemek. Birçok arkadaşım sen bizi mi çektin diye, sitemde bulundu. Bunların hepsi insanlık dışı iftiralardır...
İmarbank operasyonunda çok sayıda silah ele geçirildi. Bu silahları niye aldınız?
Hakan’ın ruhsatlı silahlarıdır. Silah merakı olan insandır. 100 tane silahı vardır. Hiçbirisi kullanılmamıştır. Hepsi de ruhsatlıdır. Zaten silahlarla ilgili de bir şey yapamadılar...
İşadamlarına şantaj yaptığınız iddialarına yönelik değerlendirmeniz nedir?
Kime şantaj yapmışım ben. Ben iş hayatımda kurallarını sonuna kadar uygularım. Hakkımın bir noktasından vazgeçmedim. Kimsenin hakkına da bir milimlik tecavüz etmedim. Şu anda benim kolum kanadım kırılmış. Çıkıp şimdi konuşabilirler. Birisi çıksın desin ki, Cem Uzan bana şantaj yaptı tehdit etti... Ben inatçı bir insanım. Aynı zamanda çok da yumuşağım. Hakkımın kimsenin yemesine müsaade etmem. Birisi dayılanırsa da günahımı vermem.