Yeni Akit gazetesi yazarı Nurettin Veren, Fethullah Gülen'in hazırladığını iddia ettiği 'yemin metni'ni kaleme aldı. "Bu yemin metninin üzerinde iki yerde Kur’an ve sadakatten bahsediliyor. Kâğıt üzerinde “Kur’an” yazılan bu yerlerde, aslında Gülen’in hazırlattığı metinde “Fethullah Gülen’in adı” vardı. Fethullah Gülen’in üzeri karalanarak, yerine “Kur’an’a sadakat”e yazıldı" ifadelerini kullanan Veren, "Birilerinin eline geçerse büyük bir tepki alır düşüncesiyle, Gülen o esnada yemin ettirirken kendi isminin olduğu yeri çizdi. Ve “Kur’an’a” yazdı. Yani biz bir noktada “Gülen’e sadakat” ile bu yemini yapmıştık" dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, ABD'nin Pensilvanya eyaletinde bulunan Fethullah Gülen'e defalarca "Türkiye'ye dön" çağrısı yaptığını hatırlatan Veren, "Amerika’da kalmakta ısrarın; müminler arasına nasıl şüphe ve fitne soktuğunu, bunun müsebbibi Gülen’in ta kendisi olduğunu sorgulamak gerekmez mi?" diye yazdı.
Nurettin Veren'in "Gülen’in hiç bilinmeyen yemin metni" başlığıyla yayımlanan (23 Mart 2016) yazısı şöyle:
"1970 yılında İzmir’de 15 tane talebe evimiz olduğu zaman, bu çekirdek 15-16 kişilik kadro, Gülen’in hazırlatmış olduğu bir yemin metninin üzerine yemin etmişti.
Ben şimdi o orijinal metnin aynısını yazıyorum.
“Bismillahirrahmanirrahim
A: Gücüm yettiği kadar Kur’an’ı hayatıma gaye edineceğime halkın ve talebe arkadaşların izzet ve onurlarını, izzetim ve onurum kadar yükseltmeye çalışacağıma,
B: Kusurlarımın hatırlatılması karşısında memnuniyet ifade edeceğime, dahilden ve hariçten gelen bilumum taarruz ve tenkitleri nefsime yapılmış gibi reddedeceğime,
C: Bilumum karar listesindeki esaslara riayette bulunacağıma, hizmet adına uhdeme aldığım vazifeleri veya kararla bana tahmin edilen mükellefiyetleri itirazsız yerine getirmeye çalışacağıma,
D: Kur’an’a sadakatten hiçbir surette ayrılmayacağıma, münferit hareket edip bu kararlara muhalif davrandığımda, ihtiyarımla bu kadrodan kendimi iskat edip herhangi bir talebe gibi dershanede yine vazifeme devam edeceğime,
VALLAH BİLLAH KASEMLERİ İLE YEMİN EDİYOR VE BU YEMİNİ LAYEN KATI OLMASINI CENAB-I HAKK’I İSTİŞHATTA BULUNUYORUM.”
Bu yemin metninin üzerinde iki yerde Kur’an ve sadakatten bahsediliyor. Kâğıt üzerinde “Kur’an” yazılan bu yerlerde, aslında Gülen’in hazırlattığı metinde “Fethullah Gülen’in adı” vardı. Fethullah Gülen’in üzeri karalanarak, yerine “Kur’an’a sadakat”e yazıldı.. Birilerinin eline geçerse büyük bir tepki alır düşüncesiyle, Gülen o esnada yemin ettirirken kendi isminin olduğu yeri çizdi. Ve “Kur’an’a” yazdı.
Yani biz bir noktada “Gülen’e sadakat” ile bu yemini yapmıştık.
Hem bu kadroyu ve hem bu yemin metnini dağıtmış olduğu 14 arkadaşa 80 ihtilali döneminde ellerindeki bu metinlerini yok etmelerini ve yakmalarını söyledi. Bu metnin sadece bende olduğunu zannediyorum. Bu metinden başka orijinal bir metin olduğunu zannetmiyorum.. Bunun için yazıyorum. Bugün o işin içerisinde bulunan arkadaşlar, ellerindeki bu yemin metnini ve sadakat ile yapacakları işi unutmuş durumdalar. Tam tersine bir hal alan o arkadaşları tekrar kendilerine çeki düzen vermeleri için yazıyorum. “Allah” ve “illallah” davasının devlet-millet işbirliği içinde gitmesi gerekirken; dinimizi ve devletimizi yıkan teröristlerle, bize en büyük düşmanlığı yapan üstadın hayatını zehir eden Cumhuriyet Halk Partisi zihniyetiyle ve PKK ile kol kola girip, Vatikan’la ve dünyanın değişik gizli servisleri ile işbirliği yaparak, Türkiye aleyhinde lobiler haline dönüşmesinin büyük bir aymazlık ve alçaklık olduğunu hatırlatmak için bunları dile getirme ihtiyacı hissettim.
O gün, bu hizmet yoluna çıkarken, hayalimiz; “imanlı Kur’an’lı devlet adamları, inançlı bir hükümet ve bizim okullarımızdan mezun olacak kalbi, ruhu vatan-millet aşkıyla dolu kardeşlerimizi devletimizin bütün yönetim kurumlarında görevlendirerek ülkemizin dünya muvazenesinde söz sahibi olmasını sağlamak” değil miydi?
Bugüne kadar görmediğimiz bir başarı ile; “arka arkaya 4 defa seçim kazanarak” tek partiyle iktidar olan ve ilk defa askeri vesayetin dışında, “sivil oylarla seçilen bir sivil Cumhurbaşkanı” gerçek olmuştu.
Türkiye’ye dönmesi için tekrar tekrar çağrıda bulunan bir Cumhurbaşkanına rağmen, Amerika’da kalmakta ısrarın; müminler arasına nasıl şüphe ve fitne soktuğunu, bunun müsebbibi Gülen’in ta kendisi olduğunu sorgulamak gerekmez mi?
HİÇ BİR HATA; TEK TARAFLI OLMAZ.. HİÇ KİMSE KUSURSUZ DEĞİLDİR, HİÇ KİMSE DE YÜZDE YÜZ GÜVENE LAYIK DEĞİLDİR.
Bu kadar arka arkaya hizmet kurumlarının ve masum hizmet insanlarının devlete karşı kışkırtılmasında, yuvaların dağıtılmasında, Gülen’in bir iç muhasebe ve istişare yapması gerekmez mi? Fakat bugüne kadar olduğu gibi maalesef karşısında bir fikir beyan edecek cesur bir yürek olmadığı için, bu korkak insanlar hem Gülen’i, hem kendilerini uçuruma yuvarladıklarının farkında olamamışlardır."