"Cemaatle bu ilişkileri AKP değil başka parti kurmuş olsa, çoktan kapatılmış, üyeleri tutuklanmış olurdu"

"Cemaatle bu ilişkileri AKP değil başka parti kurmuş olsa, çoktan kapatılmış, üyeleri tutuklanmış olurdu"

Milliyet yazarı Melih Aşık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın darbe girişiminin planlayıcısı olduğu ileri sürülen Fethullah Gülen'in liderliğini yaptığı Gülen cemaatini kastederek "Kandırıldık" demesiyle ilişkin olarak, "Cemaat’le bu ilişkileri AKP değil başka parti kurmuş olsa;  parti çoktan kapatılmış, yöneticilerinin mal varlıklarına el konmuş, üyeleri tutuklanmış olurdu" diye yazdı. 

Melih Aşık'ın Milliyet gazetesinin bugünkü (14 Ağustos 2016) nüshasında yayımlanan "Ortaya karışık..." başlıklı yazısı şöyle:

FETÖ muhabbeti çoğumuzu sıktı.. Çünkü dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz, bazı soruların cevapları kilit altına alındığı için bir noktadan öteye geçemiyoruz. Ayrıca... Olayı çözme işini olayın sorumluları üstlendiği için de gidecek yer kalmıyor.  

İyisi mi... Gelin başka mecralara takılalım...

Yakışıklı delikanlı elinde bir mektup, canı sıkkın, arkadaşlarına dert yanıyor:

- Herif fena bozulmuş...

- Ne diyor?

- Karımdan uzak durmazsan seni mafyaya temizleteceğim, diyor...

- Sen de uzak dur birader...

- Duracağım da mektupta imza yok...Hangisinden uzak duracağım...

***

Karadeniz’den dönen bir dostumuz anlatmıştı... Yolda mola verdikleri sırada bir ağaca asılı rakı şişesi görmüşler. Şişeye yapıştırılmış kâğıtta şunlar yazılıymış:

- Trafik canavarı purada idam edilmiştur...

***        

Gazetemizde bir genç hanım muhabir “Feminizm nedir?” konulu anket yapıyordu. Bu yıl ölümünün birinci yılında andığımız Bedri Koraman ağabey soruya şu yanıtı vermişti:

- Feminizm kadınların bulaşığı erkeklere yıkatmak için icat ettiği bir “izm”dir...

***       

Köktendincilerin 10. Yıl Marşı’na yönelik kompleksleri yeni değildir. Geçmişte de vardı. Bir dostumuz şu yorumu yapmıştı:

Köktendincilerin en büyük iki arzusu şunlardır;

- Törenlerde yalnızca Hamidiye marşı çalınması

- Ziyafetlerde yalnızca Hamidiye suyu içilmesi...

 

Emanet

 

İngilizlerde bizim gibi emanete sadakat esastır.

Bunu bir tarihi olayla izah edelim

Şövalye Hector sefere çıkıyormuş...

Karısı Leydi İsabel’in bekâret kemerini kilitledikten sonra anahtarı en yakın dostu Oswald’a vermiş:

- Eğer iki yıl içinde geri dönmezsem anahtarı karıma ver, kendisini o cendereden kurtarsın, demiş...

Hector ordusuyla Londra’dan ayrılmış... İlk gün Manş Denizi sahilinde gecelemişler. Ateşler yanıyor. O sırada karanlıklar içinde hızla bir atlının gelmekte olduğunu fark etmişler. Gelen Oswald imiş. Doğruca Hector’un yanına gitmiş ve anahtarı sallayarak:

- Yahu dostum bana yanlış anahtar bırakmışsın, diye bağırmış...

Cemaat’le bu ilişkileri AKP değil başka parti kurmuş olsa;  parti çoktan kapatılmış, yöneticilerinin mal varlıklarına el konmuş, üyeleri tutuklanmış olurdu.

Akif Kökçe

 

Deprem

 

Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’in:

FETÖ 14 Ağustos’ta Marmara’da ABD desteğiyle büyük bir deprem tezgâhlıyor olabilir, sözleri deli saçması da olsa inananlar çıkmış. Bazı vatandaşlar deprem bekleyişine girmiş.

Prof. Celal Şengör dostumuz gönderdiği notta bakın ne diyor:

- Marmara’da ABD destekli deprem iddiası herhalde hayatımda duyduğum en zırva laflardan biridir. Bunu ABD istese de yapamaz; bırakın ABD’yi dünyada kimsenin elinde böyle bir güç yok. Bu tür bir bilgisizlikle milletin kafasını karıştırmak bence suç olmalıdır. Veya bunu söyleyen bir ruh doktoruna muayene ettirilmelidir.

 

Medeni Bilgiler

 

Atatürk ve onun dönemini tanımak için en yararlı kitabın “Medeni Bilgiler” olduğunu geçenlerde yazmıştık. Bir bölümünü bizzat yazdığı Medeni Bilgiler’i Atatürk “Başbakan İsmet Paşa Hazretlerine” diye başlayan bir giriş yazısıyla bu makama gönderir; iki cilt halindeki kitapların hem öğrencilere hem halka okutulmasını önerir. Bu aslında bir yurttaşlık bilgisi kitabıdır. Hem yurttaşın hem onu yönetenlerin görevlerini anlatır. Cumhuriyet, demokrasi, millet, milliyet, özgürlük gibi kavramları tanıtır. Kitapta “Başbakanlık” şöyle tanımlanır:

“Başbakan, devlet yönetiminde maddi ve manevi yükümlülüklerin en büyüğünü omuzları üstünde taşıyan kişidir. Bu nedenle devlete ait başarılardan doğacak en büyük şeref de Başbakan’a ait olur.” 

Cumhurbaşkanı Atatürk Başbakan’a ve parlamenter sisteme itibar gösterir.

Kitaptan bir başka bölüm:

“Her milletin insanlık ve medeniyet dünyasında yükselmesi ve başarılı olması yalnız ve ancak kendi kuvvetine dayanarak hürriyet ve bağımsızlığını korumasıyla mümkündür.

Ordu istemeyen ve ordunun yüklediği maddi manevi özveriyi göze almayan bir millet esaret zincirini kendi eliyle boynuna geçirir. Ve bağımsızlığı uğrunda ordusuna yapacağı özverinin on katını kendini esir eden egemen milletlerin menfaati uğruna harcamak zorunda kalır.”

* Bir akademisyen dostumuza öğrencisi sormuş:

- Türkiye’de dünle bugünün farkı nedir hocam?

- Dün topluma göre rejim arıyorduk, bugün rejime göre toplum arayışındayız.