T24 - Cemal Süreya'nın bir doğum günü tarihi yok; ama 'kendisi'nin seçtiği birkaç tarih var. Bugün yaşasaydı 80 yaşında olacaktı ve belki de kendi seçimiyle ya 10 Ağustos'ta ya da arkadaşlarıyla birlikte 4 Mart'ta kutlayacaktı...Refik Durbaş'ın Cumhuriyet gazetesinde '' Şairin Kehaneti...'' başlığıyla yayımlanan (28 Temmuz 2011) yazısı şöyle: Şairin kehaneti... “Kehanet 1985” adlı şiirinde şöyle diyecektir: “Lokman şair senin hayatın / Yedi kırlangıcın hayatı kadar / Altısını ardı ardına yaşadın / Bir kırlangıcın daha var.” Ve Cemal Süreya “kehanet”ini tutturamasa da ölüm vaktini bilecektir, “Tanrım, üstü kalsın” diyerek…
‘Kendi tarihiyle’ 10 Ağustos 1931’de doğan Cemal Süreya yaşasaydı bugün seksen yaşında olacaktı
1931 yılında Erzincan’da doğan 185 çocuktan biridir. Bir doğum günü yoktur, ama ileride bol bol kendisine seçer. Kimi gün 10 Ağustos der, kimileyin biriyle birlikte kutlamak amacıyla 4 Mart’ı seçer.Annesi Alevi bir Zaza kızıdır: Gülbeyaz. Babası yakışıklı bir adam: Hüseyin… Yüzünü hiçbir zaman anımsayamayacağı annesini altı yaşında kaybeder. Edebiyat ile ilgilenmesinin bir nedeni de annesidir; çünkü “Kerem ile Aslı”yı ezbere okur. Babası ile tuhaf bir ilişkisi vardır. Hiçbir zaman dayak yemediği babası bir trafik kazasında feci şekilde ölmüştür. Dört yaşında kardeşi Kemal’in öldüğünü öğrenecektir.
İlkokulda adından, soyadından, okulundan, mahallesinin ve sokağının adından utanır. İlkokula da hastalığı nedeniyle bir yıl geç başlar, ama okuyup yazmayı biliyordur, hatta amcası beş sıfırlı rakamlarla matematiği dahi öğretmiştir.
On bir yaşında İstanbul’da Sansaryan Han’a konuk olur. Kız kardeşi beş yaşındadır, büyükannesi 65… Tahta bir sıranın üzerinde uyurlar, ertesi gün de Bilecik’e sürgüne giderler. Babasını da o sürgünde kaybedecektir.
İlk dergisini bir arkadaşı ile ilkokulda çıkarır ve bir kuruşa kızlara satarlar. Lise yıllarında aruz vezniyle şiirler yazar, kendi kendine eski yazıyı öğrenir. İlk şiiri “Şarkısı Beyaz” adıyla, 8 Ocak 1953’te Mülkiye dergisinde çıkar.
Belleğine çok güvenmektedir. Bu nedenle telefon numaralarını bile deftere yazmaz, belleğinde tutar. Bir arkadaşı ile iddiaya girecek ve kaybedince adından bir harfi atacaktır.
26 yılda 28 ev değiştirmiştir. Kitaplara ve çiçeklere sadıktır. Çiçekler susuz kalmasın diye uzun süre evden uzak kalamaz. Evlenince mutluluğun bittiğine inanmaktadır. Kendisine sorarsanız birkaç kez evlenmiştir, oysa onu tanıyanlar yetmiş kez evlendiğini sanır.
Utangaç bir adamdır, hem de son derece. Bir dükkâna girip bir şeyin fiyatını soramaz, sorunca da almak zorunda kalır. Satıcı kızacak diye bir şeyin yarım kilosunu da almaz.
Paris’e gidip Louvre’u, Konya’ya gidip Mevlana müzesini görmemiştir. Kars’ı görmeden de “Kars” şiirini yazmıştır.
İçkiye çok geç başlamıştır, daha çok evinde içmeyi sever. Meyhaneye dostları var diye gider. Sigarayı bıraktıktan sonra içkinin dozunu artırmıştır.
Berbere gitmez, saçlarını kendisi keser. Kendisini, kendi dilince şöyle tanımlayacaktır:
“Hayatımı düşündüğüm zaman, zaman zaman düşünürüm, nedir ana çizgisi diye… Sonunda buldum: Şefkat arıyorum. Nasıl bir adamım? Herhalde şöyle: Çocukluğunu yitirmemiş bir adamım. Bununla birlikte biraz da ciddi bir adamım. Okuyan bir adamım. Yalnız bir adamım. Fazla kalabalıktan hoşlanmam. Küçük bir arkadaş çevrem vardır. Dolaşmayı da sevmem. Aynı masada oturur, aynı masada çalışır, aynı lokantada yemeğe giderim.”
Ve şairin pek bilinmeyen bir yönü: Resim tutkusu… İlk resim dersini amcasından almıştır. Sonra arkadaşları Edip Cansever, Sezai Karakoç, Metin Eloğlu, Ferit Edgü ile resim üzerine konuşmaları… Özellikle Cansever’le resim albümlerini karıştırmaları ve onları Edip için İngilizceden çevirmesi… “Hatay Defterleri”ne çizdiği desenler toplansa bir küçük albüm oluşturur.
Asıl adı Cemalettin Seber idi, Cemal Süreya diye bilindi. Kendi tarihiyle 10 Ağustos 1931’de doğmuştu. Yaşasaydı bugün seksen yaşında olacaktı.
1985’te ömrü için bir “kehanet”te bulunmuştu:
Lokman Hekim uzun ömrü için kartalın yaşama süresini temel alır. Kartalın o çağda seksen yıl yaşadığı varsayılır. Lokman Hekim de yedi kartalın hayatı kadar yaşar, yani 560 yıl. Cemal Süreya ise kendi ömrüne kırlangıcı seçer. Yedi kırlangıcın ömrünü… Kırlangıç ise dokuz yıl yaşar, yani 53…
“Kehanet 1985” adlı şiirinde şöyle diyecektir:
“Lokman şair senin hayatın / Yedi kırlangıcın hayatı kadar / Altısını ardı ardına yaşadın / Bir kırlangıcın daha var.”
Ve Cemal Süreya “kehanet”ini tutturamasa da ölüm vaktini bilecektir, “Tanrım, üstü kalsın” diyerek…
Çocukluğunu hiçbir zaman yitirmemiştir çünkü…