Karabulut cinayetinin tutuklu sanığı Cem Garipoğlu'nu, 197 gün boyunca bulmaya çalışan Cinayet Masası ekibi, bu süre boyunca 470 ihbar aldı.Tam 8 ayrı şehre, 17 kez gittiler. 80’e yakın ev ve işyerini bastılar. Günde 3-4 saat uyudular. Operasyonu yürüten amirleri 14 kilo verdi. İşte, Türkiye’nin kanını donduran Münevver Karabulut cinayeti sonrası tam anlamıyla ‘sır olan’ Cem Garipoğlu’nun peşinde 197 uykusuz gün geçirilen Cinayet Masası’nda yaşananlar...İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde, Asayiş Şube’nin en üst katı, tam 197 gün boyunca Münevver Karabulut cinayetini çözmek için deyim yerindeyse ‘çırpınan’ Cinayet Masası’na ait. camekanlı bölmede, sivil polisler oturuyor. Odanın içini telsiz ve hiç susmayan telefonların sesi doldurmuş. Masanın üzerinde Münevver Karabulut cinayetinin yer aldığı gazeteler var. Hem polis memurlarının hem de amirlerinin yüzünde bir rahatlama ifadesi göze çarpıyor. Gergin yüzler, yerini gülümseyen ifadelere, konuşma arasında şakalaşmalara bırakmış.‘Amirimiz tığ gibi oldu’Cem Garipoğlu’nun peşinde 197 gün süren ‘zanlı avı’ Celalettin Cerrah döneminde başlayıp, yerine İstanbul Emniyet Müdürü atan Hüseyin Çapkın döneminde bitti. Cerrah döneminde, ağustos ayı başına kadar soruşturmayı Cinayet Masası Amiri Ali Tuna Coşkun yönetmiş. Hürriyet gazetesinin haberine göre, terfi eden Ali Coşkun, yerini Emniyet Amiri Fahrettin Günbe’ye bırakmış. Kendisi de Cinayet ve Gasp Masası’ndan sorumlu Emniyet Müdürü atanmış. 4 yıl Cinayet Masası Amiri olan Coşkun, bu 197 gün boyunca uykusuz geçen günler ve yoğun stres yüzünden 14 kilo kaybetmiş. Katil zanlısı Cem Garipoğlu’nun teslim oluşu ile rahatlayan memurlar, “Müdürümüz 6 ayda forma girdi. Tığ gibi oldu” diyorlar.4 yılda 1200 cinayet vakasıCoşkun, Cinayet Masası Amiri olduğu dönemde, 300’ün üzerinde maaş taltifi ile ödüllendirilmiş, 100’ün üzerinde de takdirname almış başarılı bir polis.Bugüne kadar 1200’in üzerinde cinayet olayı ile karşılaşan deneyimli müdürün ifadesine göre bu cinayetlerden sadece 50 kadarı Münevver Karabulut cinayeti kadar vahşiceydi. Günde ortalama bir cinayetin olduğu İstanbul’da her yıl 10-15 kadar cinayet “Vahşi ve hunharca işlenmiş cinayet olarak” kayda giriyor. 8 şehirde arandıBu 197 günlük maraton boyunca, Cem Garipoğlu’nu yakalayabilmek için 11 kişilik bir ekip çalıştı. Ekibin 5’i rütbeli 6’sı ise polis memurundan oluşuyordu.Cinayet Masası dedektiflerine göre, basında çıktığı gibi Münevver Karabulut cinayetini çözmek için özel bir ekip kurulmamıştı. Ama seçilen 3 ekip, sadece bu cinayetle ilgilendi. Zaman zaman, gelen ihbarların değerlendirilmesinde diğer ekipler de takviye oldu. 197 gün boyunca uykusuz geceler geçti. Ekipteki dedektifler ortalama 3 veya 4 saat uyudu. Cem Garipoğlu’nu yakalamak için bu dedektifler, küçük bir Türkiye turu yaptı. 8 ayrı şehre gidildi. Şanlıurfa, Osmaniye, Adana, Konya, Balıkesir-Edremit, Edirne, Samsun ve Sakarya Cem Garipoğlu’nun izini bulmak için gittiği şehirler oldu. Dedektifler, Adana’ya 3, Konya’ya 2, Sakarya’ya 2 kez gittiler.Konya polisini güldüren ihbarCinayet Masası’nın bu 197 gün boyunca, Karabulut cinayetiyle ilgili aldığı her ciddi sanılan ihbar ise kimi zaman umulduğu gibi olmadı.Üç ay kadar önceydi. Konya’dan arayan bir kişi, Cem Garipoğlu’nun saklandığı evin adresini veriyordu. Telefondaki ses, Garipoğlu’nun evden çıkış saatlerini, fiziksel durumu ile ilgili değerlendirmeleri de söylüyordu. İhbar ciddiydi.Nefesler tutuldu ama...İstanbul’dan hemen bir ekip yola çıktı. Konya polisine bile haber verilmedi. İstanbul’daki amirler ve müdürler, Konya’ya giden ekipten müjdeli haber bekliyordu. Asayiş Şube Müdürlüğü’nde nefesler tutulmuştu. Ekip Konya’ya ulaşmış, belirtilen ev bulunmuştu. Operasyona başlandı. Sonuç ise maalesef fiyaskoydu. Konya’da bir mahalle muhtarı, boşanan bir kadınla evlenmişti.Bizi arasanız söylerdikDurumu hazmedemeyen kadının eski kocası ise sürekli asılsız ihbarlar yapıyordu. Bu sefer de piyango İstanbul polisine çıkmıştı. Kısa sürede gerçek anlaşılınca Konya polisi, İstanbul’lu meslektaşlarına çok güldü. “Keşke bizi önceden arasaydınız. Sizi uyarırdık” dediler. Onlar ise “Ankara’da bir ekibimiz vardı. Yakın olduğu için yönlendirdik” dediler, ama hayli mahçup oldular.