'AKP radikal adımlar atmazsa, demokratikleşme yönünde hamle yapacağız'

'AKP radikal adımlar atmazsa, demokratikleşme yönünde hamle yapacağız'

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “AKP ister adım atsın, isterse atmasın 2014’te kesinlikle demokrasi ve özgürlük mücadelesinde önemli gelişmeler yaşanacak, bunda da Kürt Özgürlük Hareketi'nin rolü çok önemli etkide bulunacaktır. AKP hükümetinin içine düştüğü durum ortadadır. Eğer mevcut durumda içine düştüğü durumun demokratikleşme adımı atmaması ve Kürt sorununu çözememesinden kaynaklandığını görüp kısa sürede radikal adımlar atmadığı takdirde Kürt Özgürlük Hareketi, Türkiye'nin demokrasi güçleriyle birlikte kesinlikle Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde bir hamle yapacaktır" dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Fırat  Haber Ajansı'nda yer alan röportajın bir bölümü şöyle:

2013 yılında Rojava devriminin gerçekleşmesi, ulusal kongre çalışmaları, Avrupa’daki halkımızın mücadelesi ve Kürt Özgürlük Hareketi olarak yaptığımız kongre, konferans ve toplantılar 2014’ün daha güçlü geçmesi açısından önemli bir zemin olmuştur.

Kürt halkının, Kürt Özgürlük Hareketi'nin siyasal konumu 2014’te önemli roller oynayacaktır. Türkiye siyasetinde Önder Apo'nun ve Kürt Özgürlük Hareketi'nin rolü belirleyici olacaktır. AKP ister adım atsın, isterse atmasın 2014’te kesinlikle demokrasi ve özgürlük mücadelesinde önemli gelişmeler yaşanacak, bunda da Kürt Özgürlük Hareketi'nin rolü çok önemli etkide bulunacaktır. AKP hükümetinin içine düştüğü durum ortadadır. Eğer mevcut durumda içine düştüğü durumun demokratikleşme adımı atmaması ve Kürt sorununu çözememesinden kaynaklandığını görüp kısa sürede radikal adımlar atmadığı takdirde Kürt Özgürlük Hareketi, Türkiye'nin demokrasi güçleriyle birlikte kesinlikle Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde bir hamle yapacaktır.

Eğer hegemonik devlet anlayışı dağılmış, yeni hegemonik devlet anlayışı da toplum tarafından kabul görmediği için dağılmayla karşı karşıya kalmışsa, bu durumda Türkiye'nin tek seçeneği vardır: bu da hegemonya peşinde koşmayan, tüm farklılıkları demokratikleşme içinde varlığını, kimliğini, kendi kendini yönetmesini kabul eden, her türlü hegemonik anlayışın önünü tıkayan bir demokratik hamle yapmaktır. Çünkü yeni bir hegemonik devlet oluşturmak artık Türkiye halkının ve Kürt halkının kabul edebileceği bir durum değildir. O açıdan 2014 yılı esas olarak da demokrasi güçlerinin özgürlük ve demokrasi mücadelesinde hamle yaptığı bir yıl olacaktır.

 

2014’te tolum siyasete el koayacak

 

Türkiye halkı görmüştür ki, demokratik karakteri olmayan, Türkiye'yi demokratikleştirmeyen güçler her türlü kirli işlere girebiliyorlar. Yolsuzluk da, rüşvet de, soygun düzeni de demokratikleşmenin olmadığı ülkelerde gerçekleşmektedir. Demokratikleşmenin olduğu ülkelerde toplumun denetimi en üst düzeydedir. Toplumun denetiminin dışına çıkmak mümkün değildir. Bu açıdan da 2014’te toplum bir nevi Türkiye siyasetine el koyacaktır. Gezi olayları sırasında ortaya çıkan demokratikleşme ve demokrasi ihtiyacı 2014’te daha da yükselecektir. Türkiye halkının da onlarca yıldır yürüttüğü demokrasi ve Özgürlük Mücadelesi vardır. Verdiği bedeller vardır. Bu açıdan 2014 yılı Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından önemli bir yıl olacaktır. Bu konuda mücadele eden ve adım atanlar siyaset sahnesinde etkili olacaklar. Bu konuda adım atamayanlar ve mücadele etmeyenler de siyasal mücadele sahnesinde etkisizleşeceklerdir.

AKP, Önderliğin başlattığı süreç açısından “bu süreci bozan altında kalır” diyordu. “Halk bu süreci destekliyor” diyordu. Doğrudur, Türkiye halkı da Kürt halkı da çözüm istiyor. Bu nedenle Önder Apo’nun başlattığı hamleyi heyecanla karşıladı. Kuşkusuz Türkiye halkı ve Kürt halkı bu sorun çözüme kavuşturulsun, Türkiye demokratikleştirilsin diye bu sürece destek verdi. Yoksa oyalama yapılsın, Kürt sorunu çözümsüz bırakılsın ve çatışma etkenleri ortada bırakılsın diye bu süreci desteklemedi; sorun çözülsün diye destekledi. Bu açıdan kim bu sorunun çözümü konusunda Türkiye'nin demokratikleşmesi konusunda adım atmazsa tabii ki altında kalacaktır. Zaten şu anda AKP'nin altında kaldığı görülmektedir. Eğer AKP gerçekten Önder Apo'nun başlattığı sürece doğru anlam verseydi, karşılık verseydi şu anda bu duruma düşmezdi. Çözüm yönünde adım atmadığı için, bu süreci çarçur ettiği için Türkiye'nin sorunlarına çözüm bulmayan, böylelikle toplumun desteğini kazanamayan AKP şu anda sıkışmış durumdadır. Kendisinin deyimiyle bu süreci doğru değerlendirememesinin altında kalmıştır. Eğer Kürt sorununun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi yönünde adım atsaydı sadece Türkiye'nin demokratikleşme sorunu çözülmez, aynı zamanda kendi çevresinde yolsuzluğa bulaşanlar artık bu işleri yapamaz duruma gelirlerdi.

 

Demokratikleşme demek yolsuzluğun çanına ot tıkamak demek

 

Çünkü demokratikleşme demek, yolsuzlukların çanına ot tıkamak demektir. Ama Türkiye'de yolsuzluk yapan da, soygun yapan da demokratikleşme olmayan ortamdan yararlanmaktadır. Demokratikleşmenin ve Kürt sorununun çözülmediği ortamda özellikle de hükümetlerin politikalarını destekleyenler rahatlıkla yolsuzluk yapma hakkını kendinde görmektedirler. Nasıl ki 1990’lı yıllarda Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı kirli savaşı destekleyenler bu tür işlerle uğraşmışlarsa, bugün de AKP hükümetine destek verme karşılığında her türlü yolsuzluk ve soygunu yapmaktadırlar.

Kuşkusuz biz hareket olarak Kürt sorununun demokratikleşme ve siyasal yollardan çözülmesini istiyoruz. Bu konuda bir çatışmasızlık da ortaya çıkmıştır. Bu çatışmasızlık herkesin gerçek yüzünü de açığa çıkarmıştır. Bunu da böyle belirtmek gerekiyor. Kim gerçekten sorunu çözmek istiyor, kim çözmek istemiyor, kim demokrasiden yana, kim demokrasiden yana değil konuları bu çatışmasızlık ortamında netleşmiştir. AKP'nin de, fetullahçıların da, CHP’nin de, dış güçlerin de ne kadar demokratikleşme isteyip istemedikleri anlaşılmıştır.

 

‘Önder Apo'yu başmüzakereci olarak kabul etmediler'

 

Yakın bir zamanda ya Kürt sorunu demokratik siyasal yollarla çözülür, Önder Apo'nun Kürtlerin baş müzakerecisi olacak biçimde koşulları düzeltilir, demokratik siyasal çözümde rol oynaması ve bu temelde demokratik siyasal yollarla Kürt sorununun çözümünün önü açılır ve bunun için Önder Apo'nun başlattığı süreç yasal bir güvenceye, yasal zemine kavuşturulur ya da Kürt sorununun çözümü açısından adım atılmayarak mevcut çatışmasızlık ortamı anlamsız hale getirilir. Eğer hareketimizin yarattığı çatışmasızlık ve bunun ortaya çıkardığı siyasal ortam değerlendirilmezse, çatışmasızlığı sürdürmek zordur. Kürt halkı da zaten AKP hükümetini bekleyemez. AKP'nin Kürt sorununda çözüm politikası üretmediği anlaşılmıştır. Bu nedenle önümüzdeki süreçte kendi siyasal, sosyal, ekonomik kültürel sistemini kendisi kurumlaştıracaktır. Kendi özgürlükçü demokratik sistemini kendi inşa edecektir. Tabii buna karşı bir müdahale olur ya da geçmişteki KCK operasyonları gibi Kürt halkının özgür ve demokratik yaşamını inşa etmesine yönelik saldırılar gerçekleştirilirse Kürt Özgürlük Hareketi de bunun karşısında özgür ve demokratik yaşamını inşa çalışmalarını meşru savunma ve serhıldan gücüyle savunacaktır.

Biz Türkiye'de demokratikleşmenin de, Kürt sorununun çözülmesinin de koşullarının elverişli olduğunu düşünüyoruz. Bu açıdan Kürt sorununun çözümünü ve Önder Apo’nun özgürleşmesini artık engellemek mümkün değildir. Kuşkusuz Önder Apo’nun özgürlüğüyle Kürt sorununun çözümü iç içe gerçekleşecektir. Önder Apo'ya yaklaşım değişmeden bir çözüm süreci gelişemeyeceği gibi, Önder Apo'nun özgürleşmesini içermeyen hiçbir çözüm de çözüm olamaz. Daha doğrusu Önder Apo'nun özgürlüğünü kabul etmeyen bir sistemin Kürt sorununun çözümünü de kabul etmediği anlamına gelir. Çünkü bir halkın Önderi esaret altında tutularak o halkın sorunları çözülemez. O açıdan 2014 yılında Önder Apo'nun özgürlüğüne daha da yakınlaşılacaktır. Türkiye artık yeni bir hegemon devlet kuramayacağına göre, Türkiye toplumu bunu kabul etmeyeceğine göre, o zaman Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürt sorununun çözümünde Önder Apo'yu baş müzakereci olarak kabul etmek ve Kürt sorununun çözümünde kısa sürede radikal adımlar atmak zorundadırlar. Bu da Önder Apo'nun özgürlüğü açısından önemli bir adım atmak anlamına gelecektir.

Kürt Özgürlük Hareketi başarıyı, zaferi elde etmek için her türlü imkana sahiptir. Halkımızın mücadele gücü vardır. Özgürlük Hareketi'nin siyasal tecrübesi vardır. İdeolojik yaklaşımı, paradigması ve yeni demokratik toplum projesi toplum tarafından desteklenecek, sahiplenilecek karaktere sahiptir. Bu açıdan 2014’te bütün bu imkanlar doğru değerlendirilerek Özgürlük Mücadelesi ya Türkiye devletiyle belirli bir uzlaşma temelinde, daha doğrusu Türkiye'nin demokratikleşmesi temelinde Kürt sorununu çözüme kavuşturacaktır ya da demokratik topluma dayalı kendi özgür ve demokratik yaşam sistemini kurarak kendi kendini yönetebilecek özgür yaşam gerçeğini somutlaştıracaktır.