Cemil Bayık: PKK, bu dönemi tehlikeye atabilecek eylemlere girmeyecektir

Cemil Bayık: PKK, bu dönemi tehlikeye atabilecek eylemlere girmeyecektir

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Ağrı'da PKK ile asker arasında yaşanan çatışma ile ilgili, "Erdoğan ve AKP Türkiye’nin gündemini değiştirmeye çalışıyor. Belli ki karar almışlar. HDP’ye yönelik linçler geliştirerek baraj altına itmeye çalışıyorlar. PKK bu dönemde böylesi eylemlere kesinlikle karşıdır. Böylesi bir dönemde kesinlikle demokrasi güçlerinin, hiçbir gücün, özellikle de PKK’nin bu ortamı tehlikeye atabilecek bir tutuma girmeyeceğini herkesin bilmesi gerekiyor" dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanları Cemil Bayık ve Besê Hozat, 7 Haziran genel seçimlerinin AKP ve HDP arasında geçeceğini belirterek, "Ağrı'da yaşananların AKP'nin prpvokasyonu olduğunu ve PKK'nın bu dönemde böylesi eylemlere karşı olduğu" ifade ettiler.

Özgür Gündem'den Baki Gül'e konuşan Bayık,"Önder Apo, Türkiye’deki demokrasi güçlerinin tarihi görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi için bir hamle yaptı. Bu hamleyle bu güçleri parlamentoya oldukça güçlü taşımak istiyor" diyerek, "Şimdi böyle bir ortamda PKK’nin veya herhangi bir demokrasi gücünün AKP’nin politikalarına hizmet edecek ve AKP’yi koruyacak bir tutum içerisine girmesi mümkün değildir" ifadelerine yer verdi.

Baki Gül'ün Özgür Gündem'de 'Demokrasi mi diktatörlük mü?' başlığıyla yayımlanan (20 Nisan 2015) röportajı şöyle:

Sayın Bayık bu seçimlerin Türkiye halkları için önemi sizce nedir? Bu seçimlerin oldukça stratejik bir değeri var.  Bir anlamda Türkiye’nin geleceğini çizen bir seçim olacak. Türkiye diktatörlüğe doğru mu, yoksa demokratikleşmeye doğru mu yol alacağının belirleyeceği rejim seçimi olacak. Onun için seçimler tüm partiler arasında değil, esasta AKP ile HDP arasında geçecek. AKP “Yeni Türkiye” programıyla başkanlık sistemini istiyor, HDP ise “Yeni Türkiye” programı ile Demokratik Türkiye ve Kürt sorununun çözümü temelinde geliştirmek istiyor. Peki hareketinizin bu seçimlerdeki temel tutumu nedir? Kürt Özgürlük Hareketi’nin tutumu demokrasi güçlerini parlamentoya oldukça güçlü taşımaktır. Önder Apo, onun için demokrasi güçlerinin Türkiye’nin geleceğini çizmesi için Türkiye demokrasi güçlerinin elini güçlendiren siyasi hamleler yaptı. Bu hamleler de oldukça etkili oldu ve Türkiye’deki demokrasi güçleri HDP şemsiyesi altında bir araya geldi. Ki bu Türkiye’nin kaderini belirleyecek bir adım oluyor. Bu açıdan oldukça önemlidir. Seçimlerde nasıl bir çalışma yürütülmeli? Elbette, tabi sadece mitinglerle çalışma yürütmemek gerekiyor. Bizzat ev ev dolaşarak tek tek insanlarla ilişki kurarak, yine ilişki kurulan bütün kesimlere Türkiye’deki demokrasinin tehlikede olduğunu kavratarak demokrasinin ancak HDP ile korunabileceğini ve geliştirilebileceğini anlatıp, kavratarak seçim çalışmalarını yürütmek gerekiyor. Yani o alandaki herkesime şu anlayışın verilmesi gerekiyor. Şimdi Türkiye’yi ve Türkiye’deki demokrasi değerlerini korumanın zamanı, bunu da en iyi demokratik ulusla koruyabiliriz, bunu da HDP ve HDP bünyesinde bir araya gelen demokrasi güçleri geliştiriyor. Bu temelde propagandayı yürütürlerse adayların yine adayların bu temeldeki çeşitliliğini ortaya koyarlarsa sanıyorum bu toplumu oldukça etkileyecek ve beklenenlerin de üzerinde sonuçlar yaratacaktır. Şengal’deki gibi, Kobanê’deki gibi düşmana büyük bir hezimeti yaşatacak tarzda çalışmaları gerekiyor. Gece gündüz demeden herkese ulaşmaları ve herkesi seferber etmeleri gerekiyor. Önder Apo onun için 28 Şubat’ta ve Newroz’da bu tarihi fırsatı değerlendirmenin adımlarını attı. Büyük bir olanak yarattı. Kürtlerin eline büyük bir silah verdi. Bunu çok iyi değerlendirmeleri gerekiyor. Kuzey Kürdistani güçler açısından bu seçimin önemi nedir? Kürdistan’da da HDP büyük bir ulusal birliği gerçekleştirmiş durumda. Bu listelere de yansıdı. AKP Kürdistan’ı ve Kürt toplumunu artık gözden çıkarmış. Neden? Çünkü izlediği siyasetiyle Kürtlerin bir kesimini aldatabiliyordu. Kürtlerin bir kesimi AKP’nin gerçekten Türkiye’yi demokratikleştirebileceğine Kürt sorununun demokratik siyasal çözümüne adım atacağını düşünüyordu. Ama son Kobanê’deki DAİŞ saldırılarının arkasında AKP’nin özellikle Erdoğan’ın olduğunu Kürtler görünce eskiden AKP’ye oy veren Kürtler artık AKP’den uzaklaşmaya ve HDP’de yer almaya başladılar. Bütün Kürtlerin bu tutumu izlemesi gerekiyor. Bu onurluca bir davranıştır. Artık AKP’nin Kürtlere verebileceği hiçbir şey yoktur. AKP’deki bu kopmalar, yine listede kontralar dışında çeşitli ulusal kesimlerin yer almış olması Kürt ulusal birliğini de ifade ediyor. Bu Kürt Ulusal Kongresi’nin toplanmasına hizmet ediyor.

 

'PKK bu ortamı tehlikeye atmaz'

 

AKP Agirî’deki saldırı ile ne yapmak istedi?

Dikkat edilirse daha önce İstanbul’da bir takım olaylar gelişti, daha sonra Agirî’de gelişti. Aslında bunlar birbirini tamamlayan gelişmelerdir. Bununla Erdoğan ve AKP Türkiye’nin gündemini değiştirmeye çalışıyor. Belli ki karar almışlar. Seçim ortamında gerginlik yaratma, hatta onu da aşan bazı çatışma durumlarını yaratarak bazı ölümleri geliştirip cenazeleri sağa sola göndererek özellikle Türkiye kesiminde şovenizmi ayaklandırmak istiyorlar. Bununla HDP’ye yönelik linçler geliştirerek baraj altına itmeye çalışıyorlar. Kürt Özgürlük Hareketi, özellikle PKK bu dönemde böylesi eylemlere kesinlikle karşıdır. Böylesi bir dönemde kesinlikle demokrasi güçlerinin, hiçbir gücün, özellikle de PKK’nin bu ortamı tehlikeye atabilecek bir tutuma girmeyeceğini herkesin bilmesi gerekiyor. Önder Apo, Türkiye’deki demokrasi güçlerinin tarihi görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi için bir hamle yaptı. Bu hamleyle bu güçleri parlamentoya oldukça güçlü taşımak istiyor. Şimdi böyle bir ortamda PKK’nin veya herhangi bir demokrasi gücünün AKP’nin politikalarına hizmet edecek ve AKP’yi koruyacak bir tutum içerisine girmesi mümkün değildir. Sayın Hozat sizce Aleviler seçime nasıl katılmalı? Türkiye’de  iç çatışma AKP eli ile gittikçe derinleşiyor. Mezhep çatışmasından tutalım, toplumsal birçok iç çatışmaya kadar. AKP Türkiye’yi böyle bir cehennemin içerisine, ateşin içerisine soktu. Komşu ülkelerle çatışmalı, içte çatışmalı, dışarıyla çatışmalı bir yangın çemberi içerisinde. Mevcut durumda da AKP’ye karşı HDP dışında bir alternatif, ciddi bir muhalefet yok. Türkiye’yi bu durumdan kurtaracak, demokratik siyaseti geliştirecek çözüm budur. Tek çare budur. Türkiye halkları, demokrasi güçleri, aleviler, Hristiyanlar, Türkiye’de yaşayan diğer etnik kesimler ve inanç toplulukları, emekçiler, işçiler, kadınlar, gençler açısından HDP tek kurtuluş yoludur. Aslında Türkiye’nin de tek kurtuluş yolu ve çaresidir HDP. Türkiye toplumuda bunu gördüğü için HDP’ye destek artıyor. Bu seçimlerde siz CHP’yi nasıl değerlendiriyorsunuz? Şimdi CHP açısından CHP bu seçim sürecinde biraz da böyle HDP’yi kendince zorlamak üzerinden, HDP’nin Türkiye toplumu ve kamuoyunda yarattığı havayı kırmak üzerinden bir hamle yapmaya çalıştı. Özelde böyle Alevi kesimine dönük alevilere işte listelerinde yer verme, bazı yerlerde ilk sıralara koyma üzerinden de Alevileri HDP’den uzaklaştırmak için bir taktik izledi. Bu tutmaz. Çünkü CHP’nin yıllardır Alevilere yönelik izlediği politika ortadadır. AKP nasıl İslamiyet’i, dini istismar ediyor, bunu kendi iktidar çıkarları için kullanıyorsa, CHP’de aynı  biçimde Alevi inancını kullanıyor, suistimal ve asimile ediyor. Bu siyaset mevcut durumda çöktü ve CHP tamamen sağ bir çizgiye kaydı. Bu nedenle Aleviler gittikçe tercihlerini HDP’den yana koyuyor. Özelikle Dîlok, Semsûr, Erzerom, Dersim hattındaki Aleviler için bir şey diyor musunuz? Aleviler içerisinde, bu kesimde belli bir uyanış var. Bunun daha da geliştirilmesi gerekiyor. HDP’nin bu alanlarda çok ciddi bir çalışma yürütmesi ve bu alanlara ağırlık vermesi gerekiyor. Bu alanlarda yaşanan boşluktan dolayı HDP oralarda zayıf kaldı, CHP gittikçe örgütlendi. Yıllardır da bu kesimleri kullanıyor ve istismar ediyor. Bu anlamda HDP’nin bu seçim sürecinde- sadece bu seçim süreciyle de sınırlı kalmamalı, bundan sonraki süreç açısından da öyle- bu alanlarda ciddi bir örgütleme çalışması yapması gerekiyor, Buradaki Aleviler de toplum da bunu fark ettikçe, gördükçe kapısını HDP’ye açacaktır. Adres olarak HDP’yi seçecek. Çünkü Alevilerinde kendisini özgürce, eşitçe ifade edebilecekleri, yaşatabilecekleri tek yer HDP’dir. Alevilerin yaşam güvencesi HDP’dir. HDP’nin listesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de yaşayan bütün kimlikleri, renkleri içinde barındıran, yüzde 48 kadın katılımını da kapsayan oldukça demokratik, renkli kimliklere sahip bir liste. Diğer listelerle kıyasladığımızda arada tabi uçurum kadar çok ciddi bir fark var. Bu tabi Türkiyeli kadınları da heyecanlandırdı. Bu listenin kendisi aslında HDP’nin gerçek kimliğidir. Onun kimliğini kişiliği, programını ve siyasetini yansıtıyor. HDP budur yani. Demokratik ulusun bir bakıma ifadesidir. Ben inanıyorum ki bu liste ile HDP sadece yüzde 10 oy oranına ulaşma değil, bunun çok ötesine ulaşacak. Kadınlar açısından HDP’nin ve bu listenin önemi nedir? Kadınlar açısından da çok renkli bir liste. Yüzde 48 oranında kadın katılımı var. Bu anlamda kadın katılımıyla demokratik bir liste. Aynı zamanda kadınlardan da çeşitli kesimlerden bir kadın katılımı aday durumu söz konusu. Filiz Kerestecioğlu var. Feminist gelenekten geliyor önemlidir. Uzun yıllardır feminist hareketle Kadın Özgürlük Hareketi olarak belli bir ilişkimiz, dayanışmamız var. Bunu daha da güçlendirerek demokratik siyasete bunu taşıyıp kadını siyaset içinde aktif kılmak lazım. Yine Hüda Kaya var, İslami gelenekten geliyor. Alevi kesimlerden de Çilem Öz adaydır. Alevi kimliğiyle böyle bir temsiliyetin olması da çok önemlidir. Feleknas Uca var. Êzidî kimliği üzerinden kadın listesinde yer alıyor. Bu çok önemlidir. Ve birçok kesimden özellikle kadın hareketlerinden, sol-sosyalist kesimden birçok kadın aday var. Hem örgütlü kimlik olarak bu kesimlerden kadın adayın olması hem de herkesimden kadının rengini, kimliğini, iradesini, sesini, sözünü yansıtmak bu seçime çok önemli oluyor. Kadın listesine de baktığımızda tüm Türkiyeli kadınları kucaklayan, kapsayan, içeren bir liste. Sizce bu seçim nasıl geçecek? Bu seçim geçmiş seçimlere göre kıyasıya bir mücadeleyle, savaşla geçecek. Birçok olayla karşı karşıya kalacağız. Bütün bunlar bilinerek tedbir alınmalı. Bu konuda bir zayıflama, gaflet, gevşeme durumu olmamalı ve zaten HDP barajı geçecek diyerek bazılarının gitmesek de olur ya da çalışmasak da, az da çalışsak olur havasına girmemeli. Herkes kendi oyunun çok önemli ve kıymetli olduğunu bilerek yaklaşmalı. O temelde hem kendisi sandık başına gitmeli hem de herkesi buna teşvik etmelidir. Yapılacak olan seçimlerde ev ev dolaşarak çalışmaların yapılması gerektiğini belirten Bayık, ‘Bu açıdan Türkiye diktatörlüğe doğru mu, yoksa demokratikleşmeye doğru mu yol alacağının belirleyeceği rejim seçimi olacak’ dedi. Hozat ise, HDP aday listesinin demokratik ulusun ifadesi olduğunu söyledi.

 

'AKP’nin gerçek yüzü Agirî'

 

Çözüm süreci konusunda AKP oyalama politikası mı izliyor?

AKP bir süredir çok yoğun Kürt sorunu yok söylemini geliştiriyor. İşte Erdoğan ile başladı böyle bir gündem. Erdoğan izleme kuruluna engel oldu, onun üzerinden hükümet yetkilileri çeşitli açıklamalar yaptılar. İzleme kurulu tartışılıyordu, isimler de tartışılıyordu, gündemdeydi. Normalde Newroz’dan sonra yürütülen tartışmalar ve ulaşılan konsensüs öyleydi. İzleme kurulu da Önderliğimizin yanına gidecekti. Fakat Erdoğan’ın o açıklamalarından ve direk tavır almasından sonra izleme kurulu durduruldu ve gönderilmedi. Uzun bir süredir de HDP heyeti adaya gitmiyor. Bu konuda İmralı Adası’yla, Önderliğimizle olan diyaloglarda gittikçe zamana yayılıyor. Müzakere zaten başlatılmadı. Müzakere yapmamaya dönük AKP’nin tutumu çok somut ortaya çıktı. Aslında bu Agirî operasyonu AKP’nin bu sorunu araçsallaştırması, taktik yaklaşması, samimi ve ciddi yaklaşmamasını deşifre etti. Önderliğimizin ciddi uyarıları oldu. AKP’nin bu politikalarını gördü ve ciddi uyardı. Fakat çeşitli çevreler özellikle AKP medyası işte AKP süreci yürütüyor, ilerletiyor, ısrarlıdır üzerinden bir algı yaratmaya çalıştılar. Bu Agirî provokasyonuyla AKP’nin gerçek yüzü tamamen ortaya çıktı.