TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 4 eski Bakanın fezlekelerine ilişkin, "Hazırlık soruşturması devam ederken gizlilik esastır" dedi.
"Herkes ne söylüyorsa ne yapıyorsa ne karar veriyorsa hukuk içinde kalarak ve hukuku esas alarak karar vermek durumundadır. Kuralı koyan da kurala uymuyor" diyen Çiçek, "Ben Meclis Başkanı olarak burada hukuka uymak, hukuku uygulamak zorundayım. Kimsenin hukuksuzluğunu, haksızlığını, kimsenin iddia edilen bir suçu varsa, bunu örtbas etmek gibi bir görevim yok" ifadelerini kullandı.
Çiçek, "4 eski Bakan ile ilgili dosyalar burada, savcılığa iade etmek gibi düşüncemiz şu safhada yok" diye konuştu.
TBMM'nin de siyasetin merkezindeki kurumlardan biri olarak Türkiye'nin gündemini usulünce konuşacağını, tartışacağını, müzakeresini yaparak karara bağlayacağını kaydeden Çiçek, şöyle devam etti:
"Benim üzerinde durmak istediğim konu işin siyasi boyutu değil. Anlaşılıyor ki bu bir süre daha devam edecek. Dün bu tartışmalara konu olan dört eski sayın bakan kendilerinin de aklanmak istediklerini, Meclis soruşturması açılmasını istediklerini içeren dilekçeyi Meclis Başkanlığı'na verdiler. Ayrıca yine dün akşam saatlerinde bu konuyla ilgili biri AK Parti tarafından, dördü de her bir eski bakan ile ilgili ayrı ayrı olmak üzere 5 tane de şu an Meclis Başkanlığı'na verilmiş Meclis soruşturma önergesi var."
"1983'ten bu güne kadar son verilen 5 önerge hariç, onu da sayarsak 110 oluyor, dün itibariyle TBMM Başkanlığı'na 17 dönemden 24. döneme kadar, 24 dönemde dün verilenler hariç 105 Meclis soruşturma önergesi verilmiştir" diyen Çiçek, 105 soruşturma önergesinin 97'sini milletvekillerinin kendilerinin verdiğini, bu önergeler için savcılıktan ya da başbakanlıktan gelen bir talep olmadığını aktardı.
Siyasi tartışmalar nedeniyle Meclis soruşturmasının siyasi bir yöntem olduğu gibi bir algılama bulunduğunu belirten Çiçek, şunları söyledi:
"Meclis soruşturmasının bir hukuki işlem olduğu herkesin ittifak ettiği bir husustur. Bu bir siyasi denetim aracı değil, adli denetim aracıdır. Bu cümleler bu konuda yazılmış kitaplardan ve görüşlerden. Çünkü Meclis soruşturması açılmasıyla birlikte ceza muhakemesinin soruşturma evresine başlanmış olunmaktadır. Dolayısıyla Meclis soruşturması bir yasama faaliyeti değil, Anayasa'nın 100 maddesinin verdiği yetkiye dayanarak Meclis'in yürüttüğü bir adli faaliyettir. Bunun altını kalınca çiziyorum, çünkü değerlendirmeleri siyaseten yapabiliriz ama işlem yapmak noktasında olanlar hukuken işlem yapacak.
Ben siyasi değerlendirme yapamam, bana gelen bir talep söz konusu olduğunda, ister sayın milletvekillerinden ister kurumlardan, biz bunu hukuken değerlendirmek ve kararımızı hukuka göre vermek mecburiyetindeyiz. Birilerimizin hoşuna gider ya da gitmez, birilerimizin siyasi görüşünü destekler ya da karşı olur, neticede karşı olan ben değil, karşı olan da destek veren de hukukun kendisidir."
Böyle bir konuyu İçtüzük, ceza muhakemesi hukuku ve kendi uygulamaları açısından bir değerlendirmeye tabi tuttuklarını, ortada bir tereddüt olması halinde ilk defa karşılaştıkları bir durum ise hukukçulara da sorduklarını ifade eden Çiçek:
"Nitekim TBMM'nin önüne bu yolla ilk defa bir konu geliyor. Daha evvelkileri söyledim. 97 tanesi sayın milletvekillerinin kendi takdiri, kendi inisiyatifi; 8 tanesi Başbakanlık ya da Sayıştay veya Danıştay'dan gelmiş. Cumhuriyet savcılıklarından ilk defa bir Meclis soruşturmasına kaynak teşkil edebilecek bir yazı geliyor. Şimdi yazılanlardan, tartışmalardan bakıyorum bir konu daha karışıyor. Bu gelen yazı 4 eski bakanın dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili değildir, Meclis'te binin üzerinden şu an 'dokunulmazlıkları kaldırılsın' diye gelen fezlekeler var. Onunla bu karıştırılıyor. Bu farklı o farklı. Orada soruşturma yetkisi Cumhuriyet savcısındadır. Cumhuriyet savcısı soruşturmayı yürütürken 'bazı milletvekillerin de bu işle ilgisi olduğundan bahisle dokunulmazlığını kaldırın ben soruşturmaya kaldığım yerden devam edeceğim' diyor. Meclis ya kaldırır ya dönem sonuna bırakır."