Gazanfer Özcan'ın ölümüyle ortaya çıkan vergi borcu, hem sanat camiasını hem de hayranlarını çok üzdü. Olayın ardından gözler tiyatro dünyasına çevrildi. Olaya ilk tepki verenlerden birisi de Zihni Göktay oldu: Kimse sanatçılara sahip çıkmıyor, çoğu yırtık ayakkabıyla, aç karınla dolaşıyor!.. Geçtiğimiz hafta hayatını kaybeden usta tiyatrocu Gazanfer Özcan'ın ölümü tiyatro dünyasında önemli gerçeklerin de açığa çıkmasına vesile oldu. Özcan'ın yıllardır kendi tiyatrosunun vergi borcunu ödemeye çalıştığı gerçeği sanatçının cenazesine damgasını vurdu. Cenazeye katılan birçok sanatçı, Özcan'ın yıllardır ekranlardan kazandığı parayla tiyatrosunun vergi borcunun ancak faizi ödeyebildiğini dile getirerek, isyan etti. Bu olayla gözler tiyatronun usta isimlerine çevrildi. Türk tiyatrosunun en önemli oyuncularından Zihni Göktay sistemi eleştirerek, tiyatroculara sahip çıkılmadığına dikkat çekti. Bakana ulaşamıyoruz! * Tiyatro oyuncularının devletten aldıkları maaş ve tiyatrolara yapılan yardım ödenekleri, bu camianın yaşadığı maddi krizi çözmeye yetmiyor mu? Ödenekli tiyatro oyuncularının aldıkları maaş 4 Eylül 2008 yılı itibariye yoksulluk sınırının altındadır, 1.816 TL maaş veriyorlar. Bu parayla dört kişilik bir aileye bakmak çok zor. Arkadaşlarımız onurlu oldukları için ortalığa çıkıp ağlayarak aramıyorlar haklarını. Ekranlara çıkıp SMS'lerle yardım dilenmiyorlar. Ama her şeye rağmen izleyicisini güldürmeye ve sanat üretmeye devam ediyorlar. Özel tiyatrolara devlet bir yardım yapıyordu ama bu yardımlar homojen olarak dağıtılamadı. Kimse bu iş için birbiriyle yumruklaşmadı. TBMM'de olduğu gibi birbirlerinin yüzüne su fırlatmadı. * Gazanfer Özcan'ın cenaze töreninde Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın konudan habersiz olduğunu söylemesi, sizler ve ilgili makamlar arasında bir iletişim sorunu olduğunu göstermiyor mu? Sayın Ertuğrul Günay, Gazanfer Abi'nin cenazesinde, "Bizim böyle bir borçtan ve sıkıntıdan haberimiz yoktu, olsaydı önlemini alırdık" gibi umut veren sözler söylemiş. Bu kibarlığına teşekkür ediyoruz ama ortada maalesef şöyle bir olgu da var. Kendisine ulaşmaya çalıştığımızda ulaşamıyoruz. Ya toplantıdalar, ya seyahatteler ya da yok yedirtiyorlar. İlla 'ağlamayan çocuğa meme verilmez' mantığıyla hareket edilmemeli. Sanat üreten bir insan, ağlayarak hak arayamaz. Halkı güldürmek için beynini kiralayan sanatçıların ağlamaması lazım. Kadro verilmiyor * Ekonomik bir travma yaşayan oyuncular sizce daha ne kadar sanat üretebilir? Bizim annemizin cenazesinde bile ağlamaya hakkımız yok. Ama bu beyin bu kadar dertlerle meşgulken ne üretecek? Sanatçının kendisi ağlıyorsa, izleyiciyi güldürmek için ne yapması gerekecek? Biz dertlerimizi uçaklarda bulunan kara kutulara mı haykıracağız? Bu kara kutular biz öldükten sonra mı açılacak hep? * Durum yeni mezunlar için de hiç iç açıcı değil galiba... Genç mezunlar bizlere bakıyorlar ve diyorlar ki; "Bunların ne gemisi, ne yatı var ama kendilerinden büyük borçları var!" Bu mezunları istihdam edecek kadro vermiyorlar. Çoğu yevmiyeli figürasyon. Toplumun aynası olan sanatçı sokakta pespaye dolaşamaz ki! Çoğu sandviç yiyor, beslenemiyor bile. Sanatçı yırtık ayakkabıyla dolaşmamalı, aç karınla dolaşmamalı. Ben 25 yıldır 'Lüküs Hayat' oyununda oynuyorum. Ama lüks hayat yaşayamıyorum. Dizilerde telaffuz edilen o bölüm başı 50 bin TL alanlar tiyatro oyuncuları değil. Hele bu günlerde poposunda peynir gören, kendisini mandırada sanıyor. Bir kurstan altı ayda belge almış; onunla da oyuncu olduğunu sanıyor. Ben 45 yıldır hala bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Tiyatro arzın merkezine seyahat gibidir. Hangi katmanda neyle karşılaşacağınız belli değildir. Cenazesi miting alanı gibiydi * Siz oyuncuların camiasında dostluk ve dayanışma çok daha azmış gibi görünüyor. Katılıyor musunuz? Bu ihtiras mesleği. Çok büyük birlik ve dayanışma örnekleri malesef yok. Gazanfer Özcan'ın cenazesindeki kalabalık miting alanı gibiydi mesela. Şu binlerce insan, Gazanfer Özcan'ın 180 kişilik tiyatrosuna bilet alıp gitselerdi, bu ustanın 40 bin liralık borcu 600 bin TL olmazdı. Oyuncuların ÇASOD, TODER gibi birkaç derneği dışında bir etkinliği yok. Bunlar da, aidatlarını bile zor toplayan dernekler. Yapabildikleri tek şey cenazende Teşvikiye Camii'ne çelenk yollamak, o kadar!