Yeniçağ gazetesinden Fatih Ergin'in haberine göre İyi Parti Antalya Milletvekili Feridun Bahşi konu hakkında şunları söyledi:
"AKP iktidara geldiği andan itibaren orman alanlarına gözünü dikmişti. Anayasamızda daha önce 6831 sayılı yasada orman veya orman vasfını kaybetse bile ormanda açılan yerlerin özel mülkiyete konu olamayacağı kesin bir hükümle karara bağlanmıştı. Ancak bunlar halkı düşündüğünü ifade ederek 2B bahanesiyle anayasanın bu maddesini ve orman kanunu değiştirdi ve vatandaşa satış yapılabileceğine dair bir düzenleme yaptı. Sonrasında da ormanların talan edilmesi başlandı. 2B den yandaşlar yararlandı, gerçek hak sahipleri gerektiği gibi yararlanmadı.
2011’den sonra ise 5831 sayılı kadastro kanununda yapılan değişikliklerle orman vasfını kaybeden yerlerin tespitini yapmaya, envanterini çıkarmaya başladılar. Türkiye’de orman vasfını kaybeden birçok yerin envanterini çıkardılar, 2B kapsamında değerlendirdiler, daha sonra turizm alanı olarak ilan ettiler ve bu yerlerin satışına başladılar.
Türkiye’de 2010 yılından beri bu uygulama var ama alım gücü, iş adamlarının bile düştü. Sadece yandaş iş adamlarının bu şekilde alım gücü var. İhaleye çıkarılan bu yerler için, ihale şartnamesine öyle maddeler koydular ki, herkesin giremeyeceği, girse bile alamayacağı maddeler bunlar. Herkesin kolaylıkla o şartları taşıyamayacağı maddeler koydular. O sebeple sadece adrese teslim, yandaşların alabileceği ihaleler yapmaya başladılar. Tabii bununla beraber, özellikle Katarlılar daha sonra Arapların satın alabileceği şekilde bir yöntem geliştirdiler. Bu yerlerin envanterleri de 2010 yılında çıkarılmış.
İzmir'in Çeşme ve Urla ilçesinde kamulaştırılması kararı alınan yerler, ya Araplara satılacaktır ya da yandaş üç beş tane yüklenici olur, bunlara peşkeş çekilecek. Tabii bu sistem Osmanlı’nın son döneminde de uygulanmıştır. Osmanlı’nın mülkleri, Galata Bankerleri tarafından satın alınmıştı. Dar boğazdan, kapitülasyonların da etkisinden yararlanılarak, elinde nakit parası olanlar tarafından satın alınmıştır. Türkiye’nin mülkleri de Türkiye’nin içinde bulunduğu zorluklar, güçlükler ile birlikte, yandaş olmayan kesiminin de alım gücünün tamamı ile düşmesiyle beraber bu şekilde yine peşkeş yoluyla, Türkiye’nin mülkleri birilerine satılıyor.
Bunlar Araplar oluyor, Katarlılar oluyor, Birleşik Arap Emirlikleri’nden kişiler oluyor. Son dönemde Birleşik Arap Emirlikleri ile aralarını düzeltmeye çalışıyor hükümet, ya da yandaş yüklenicilere satıyorlar. Osmanlı son döneminde böyle yapmış, kendisini Osmanlı’nın torunu olarak gören vatandaşlar da Türkiye’yi peşkeş çekme yoluyla ilerliyorlar. Yani ancak demek ki, diğer taraftaki yerler bitti. Bu bilgi bana başka yerden geldi tabii, ben resmi gazeteyi takip edemem. Biraz da hafta sonu yoğun oluyor. İhale şartnamesi dediğim gibi kişiye özel, adrese teslim yapılıyor ama kime satıldı, ne kadara satıldı? Bunlara dair hiçbir bilgi yok. Türkiye’yi herkesin de bildiği gibi keyfi şekilde ele geçiriyorlar. Mal varlıklarını, her şeyi ele geçiriyorlar.
CHP YDK Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat da ‘acele kamulaştırmayı’ Meclis gündemine taşıdı. Kamulaştırma kararının ardında kamu yararı dışında her şeyin olduğunu belirten Polat, “İşgüzarlık, rant, hukuksuzluk ve talan var sadece kamu yararı yok. Yurttaşların ve emekçilerin taşınmazlarını önce sit alanı olmaktan çıkardılar, şimdi de el koyuyorlar” dedi. Polat ayrıca kamulaştırma yapılan bölgenin hemen yanında kamulaştırmanın dışında tutulan arazinin eski İçişleri Bakanı’na ait olup, olmadığını da sordu.
“DİSK’e ve bölge halkına ait taşınmazların acele kamulaştırma kararı ile birlikte el koyularak özel kişi ve kuruluşlara uzun dönemli kiraya verileceği belirtiliyor, yani rant ve hukuksuzluk var” diyen Polat, “Bir tek kamu yararı yok. Madem kamu yararını düşünüyorsunuz, araziler turizm kapsamında değerlendirilerek yurttaşlar tarafından satışa çıkarılsın. Parsel numaralarında arada atlatılan parseller var bunlar kimin? Kamulaştırılan arazilerinin hemen yanında kararın dışında tutulan arsalardan biri eski İçişleri Bakanı’na mı ait? Bunlar açıklansın. İşçilerin emeği ve alın teri ile çalışarak sendika tarafından işçilere tatil yeri yapılmak için alınmış taşınmazlara el konulmasının nasıl bir kamu yararı olabilir? Kamu yararı değil AKP’li olmanın yararı var. Yandaşlık ve rant yararı var” dedi.