28 Şubat soruşturması kapsamında ifadeleri alınan dönemin MGK üyesi dört komutan Hikmet Köksal, Ahmet Çörekçi, Teoman Koman ve İlhan Kılıç, Batı Çalışma Grubu’nun (BÇG) nasıl kurulduğuna dair tutuklu yargılanan dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in tam aksi ifade verdi. Emekli paşalar, “BÇG adı altında yapıldığı iddia edilen çalışma, MGK’dan bağımsız ve ilgisiz olarak Genelkurmay Karargâhı’nda hazırlanmıştır” dediler.
Soruşturmanın 5. dalgasında İlhan Kılıç, Hikmet Köksal, Ahmet Çörekçi, Çetin Doğan, Vural Avar, Metin Yavuz Yalçın tutuklanırken, Engin Alan, Kamuran Orhon, Cemal Hakan Pelit ile Teoman Koman, “gözlenim hali ile inandırıcı bulunan ağır sağlık sorunları” gerekçesiyle serbest bırakıldı.
Dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç, 1995’te MGK Genel Sekreterliği’ne atandığını hatırlatarak, “MGK Genel Sekreteri, Başbakan’a bağlı çalışır. BÇG’nin kuruluşundan elbette haberim vardı. Ancak bu kurulun çalışmalarına hiçbir şekilde katılmadım” diye konuştu. Kılıç, MGK sırasında sivil kuruluşlar tarafından irtica ve diğer terör ile bölücü tehditler konusunda bir takdim yapılıp yapılmadığına dair soruya da “Bu konu üzerinde müzakerelere geçilmiş ancak Genelkurmay nezdinde BÇG şeklinde bir oluşumun oluşturulacağı konusunda herhangi bir müzakere geçmedi” yanıtını verdi.
MGK üyelerinden dönemin Hava Kuvvetleri Komutanı Ahmet Çörekçi de yine aynı şeyleri söyledi. 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısına katıldığını belirten Çörekçi, ifadesinde şöyle dedi: “Ben de müzakerelere katıldım, kamuoyunca bilenen kararlar altında benim de imzam vardır. Bu kararlara daha sonra başbakan da imza atmıştır. Daha sonra MGK kararı olarak yayımlanmıştır. Bundan sonraki aşamada yapılan BÇG ve Batı Eylem Planı vb. çalışmalar ile bir bilgim yok. Zira bu çalışmalar Genelkurmay içerisinde yapılmaktadır.”
Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hikmet Köksal ise MGK’ya katıldığını ifade ederek, şunları söyledi:
“Bu alınan kararlarda imzam vardır. Ancak diğer arkadaşlarımın da belirttiği gibi bu toplantıda BÇG vb. bir yapının oluşturulacağı konusunda bir müzakere geçmediği gibi MGK kararlarında da böyle bir husus yer almamıştır. Bu bir karargâh çalışmasıdır ve Genelkurmay Başkanlığı nezdinde yapılmıştır. Ben yine diğer arkadaşımın dediği gibi BÇG adı altında bir çalışma grubunun olduğunu emekli olduktan sonra öğrendim. Sayın Erbakan da koalisyon protokolü gereğince başbakanlığı diğer koalisyon ortağına bırakmak üzere kendi iradesiyle istifa etmiştir. Herhangi bir cebir ve şiddet söz konusu değildir.”
O günkü toplantıya katılan dönemin Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman da ifadesinde yine BÇG ile ilgili Bir’den farklı bilgiler verdi:
“Jandarma Genel Komutanı olarak MGK toplantısına katıldım ve kararlarda benim de imzam vardır. Ancak diğer arkadaşlarımın söylediği gibi BÇG adı altında yapıldığı iddia edilen çalışma MGK kararlarında bağımsız ve ilgisiz olarak Genelkurmay Karargâhında hazırlanmıştır. BÇG adı altında bir oluşumu da emekli olduktan sonra duydum.” Koman’ın avukatı Bilgin Yazıcıoğlu soruşturma kapsamında dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karaday’ınınçağrılmamasını da eleştirerek “Bu durumu yadırgıyorum” dedi.
Vural Akar da savcılık ifadesinde söylediği “Hazırlanan belge bana bağlı olan ve benim görevlendirdiğim daire başkanı tarafından parafe edilmiş olabilir, daha sonra da Çetin Doğan’a arz edildiğinde Çetin Doğan benim görüşümü sözlü olarak almış olabilir” şeklindeki ifadesini düzelterek, şunları söyledi: “Burada Çetin Doğan’ın ifadesinden anlıyorum ki böyle bir belge yoktur.”
Dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir 13 Nisan’da verdiği ifadesinde BÇG konulu belgenin MGK kararları doğrultusunda hazırlandığını savunarak şunları söylemişti:
“Söz konusu emir MGK emriyle hazırlanmıştır. Bizim çalışmalarımızın, MGK’nın almış olduğu kararlar doğrultusunda ve Başbakanlığın bize yazmış olduğu yazılar doğrultusunda TSK’nın önceliği olan irtica ile mücadele kapsamında yapılmış faaliyet olarak görülmesi gerekir. MGK direktifleri doğrultusunda hazırlanmış çalışmalardır. İlerde Türkiye devletini ele geçirecek irticai unsurlara karşı bu hareket yapılmıştır, bu amacın içinde mevcut hükümeti korumak da vardır.”
Doğan: Böyle bİr karar yoktu
Balyoz davası sanığı Çetin Doğan, ifadesinde Genelkurmay çerçevesinde BÇG’nin oluşturulduğunu belirterek şunları söyledi:
“4 Nisan 1997 tarihinde Genel Sekreterlikçe başkanlıklara yazı yazılıyor ve bu yazıda irtica ile mücadele için bir çalışma grubu kurulacaktır. Bu çalışma grubu harekât grubu başkanlığından olacaktır. Bu çalışmaya daha sonra BÇG denilmiştir. Bu gurubun sorumluluğunu Harekât Başkanlığı’na vermiştir. Ben de Harekât Grubu başkanıydım. Bütün faaliyetler bakanlar kurulu ve Başbakanlık tarafından alınmış kararlar doğrultusunda yapılmıştır. Tankların yürütülmesi olayı da hiçbir kararda geçmemektedir.”
Eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Teoman Koman Sincan’da yürütülen tanklara ilişkin olarak çarpıcı açıklamalarda bulundu: “Tankların ve diğer ağır silahların Ankara içindeki yollarda gitmeleri yasaktır. Bu nedenle Zırhlı Birlikler’den tatbikat maksadıyla hareket eden tanklar zorunlu olarak o bölgeden geçmiştir. Bu, gösteri anlamında değildir. Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın inisiyatifiyle tatbikata gitmek amacıyla bu bölgeden geçmiştir.”