Melis Alphan
(Hürriyet, 26 Haziran 2012)
Çevre Bakanı Bayraktar, Suudi Kral için üzülmemizi istiyor. Acıma acınacak hale düşersin derler. Zaten acınacak haldeyiz sayın Bakan, acıyacak halimiz yok!
Kültür ve Turizm Bakanlığı... Kültür bahane, turizm şahane. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı... Çevre bahane, mesele betonculuk. Zaten bu yüzden eski TOKİ Başkanı’nı alıp Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tepesine dikiyorlar. Ondan istenen tam da bu... Paraya bakalım hocam, betonu dikelim, etrafına bir düzine çiçek ekeriz, olur biter. İşte bu yüzden muasır medeniyetlerde şehirleri yüz yaşında ağaçlar süslerken, bizde meydanlarda ışıklandırılmış plastik palmiyeler... Tam tartışıyorduk ki, savaş naraları arasında güme gitti Sevda Tepesi konusu. Bilmeyenler için özet geçelim. Üsküdar Kandilli yamacında bulunan 57 bin metrekarelik birinci derecede doğal SİT alanı olan Sevda Tepesi, Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın teklifi üzerine Meclis’te görüşüldü. 1984’te Kral Abdullah’a 27 milyon dolara satılan araziye imar izni veren önerge Meclis’te kabul edildi. Kamuoyu tam tepkisini gösterecekti ki önce 8 şehit verdiğimiz PKK baskını patladı, ardından Suriye’yle savaşın eşiğine geldik. Çevre “dostu” bakanımız Erdoğan Bayraktar Akşam gazetesi yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya’ya konuşmuş. Suudi kralın, İstanbul’da kalan son yeşil alanlardan Sevda Tepesi’ndeki arazisiyle ilgili söyledikleri arasında satır arasında kalan bir cümle var ki evlere şenlik. Demiş ki: “Sonuçta bu bir turizm yatırımı. Adam 20 küsur sene önce almış, yazıktır.”
Yazıktır! Pardon sayın Bakan, kime yazıktır? İstanbul’u beton yığınına dönüştüren, karayla yetinmeyip denizleri de betonla doldurmaya heveslenen hükümetlerle, belediyelerin eline kalan, üç karış yeşile hasret bizlere mi yazıktır? Yoksa boğaz manzaralı evden mahrum kalacak, altın içinde yüzen, trak diye milyar dolarları hibe edebilen krala mı? Yeşil mevzubahis olduğunda bizden fersah fersah ileri olan Batılı liderler de sütten çıkmış ak kaşık değiller, tamam. Fransa Cumhurbaşkanı Hollande eski hükümetten kalma petrol anlaşmalarını donduracaklarını açıklayan Çevre Bakanı Nicole Bricq’i bir çırpıda harcadı. Ama en azından Bricq pozisyonunu korumak için çıkıp “Yazık değil mi Shell’e?” deme gafletinde bulunmadı. Söylesenize, çevre bakanının görevi nedir? Betonu ve sermayeyi desteklemek mi? Yoksa halka ve yeşile karşı bir sorumluluk hissetmek mi?