Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, iklim değişikliğine karşı uyararak, "Uzun vadede bizim bu sıcaklık artışını düşürmemiz gerekiyor. Ama mevcut değişik iklim tepkilerine de adapte olmak zorundayız. Birincisi emisyonları azaltmamız lazım. İkincisi de maalesef bu değişim iklimine uyum sağlamamız lazım. Hep beraber değişen iklime uyum sağlamak zorundayız." dedi.
Birpınar, Muğla'nın Sarıgerme bölgesindeki bir otelde düzenlenen "Yeşil Mutabakat Kapsamında Dalyan Kanallarında ve Akyaka Azmağında Alternatif Temiz Enerjilerin Kullanımı Projesi"nin açılışında, dünya nüfusu arttıkça karbondioksit miktarının arttığını söyledi.
Alınan iki nefesten birinin ormanlardan, birinin denizlerden geldiğini, denizler kirletilmeye, ormanlar da yok edilmeye devam edilirse nefes almanın da zorlaşacağını aktaran Birpınar, "Kötü yaptığınız her şey iklimi değiştirebiliyor. Kestiğiniz her ağaç veya piknik yaptıktan sonra bıraktığınız çöp ve ondan dolayı yanan orman iklim değişikliğine sebep oluyor. Çünkü gazlar açığa çıkınca bir süre sonra da sıcaklık artıyor. Sıcaklık artınca da ne tür tepkiler verdiğini kestiremiyorsunuz." ifadesini kullandı.
Birpınar, sıcaklık artışının orman yangınlarını da beraberinde getirdiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Haziran ayında Akdeniz havzasında sıcaklık eğer mevsim normallerinin bir derece üstüne çıkarsa orman yangınları yüzde 47 artacak, 2 derece üzerine çıkarsa yüzde 67 artacak, 3 derece üzerine çıkarsa yüzde 97 artacak’ diye Birleşmiş Milletler raporu var. Çünkü sıcaklıklar artıyor, nem azalıyor ve rüzgar var. Yani ormanlar çıra gibi oluyor. Herhangi bir sebeple tutuşabiliyor. Dolayısıyla buna yapabilecek bir şey yok. Uzun vadede bizim bu sıcaklık artışını düşürmemiz gerekiyor. Ama mevcut değişik iklim tepkilerine de adapte olmak zorundayız. Birincisi emisyonları azaltmamız lazım. İkincisi de maalesef bu değişim iklimine uyum sağlamamız lazım. Hep beraber değişen iklime uyum sağlamak zorundayız."
Paris Anlaşmasına taraf olarak aslında denklemin içerisinde olmayı, dünyayla beraber hareket etmeyi sağlamak gerektiğini anlatan Birpınar, problem ortak ise çözümün de ortak olması gerektiğini dile getirdi.
Tek başına bir ülkenin bir şey yapmasıyla veya Avrupa Birliği'nin yapmasıyla sorunun çözülemeyeceğini işaret eden Birpınar, "Biz Avrupa Birliği’ndeki dostlarımıza hep şunu söylüyoruz; ‘Çevreyle ilgili fonları kesmeyin. Çevreyle ilgili fonlarda bize destek olun.' Israrla bunu söylüyoruz. Çünkü ben suyu kirletirsem, bir gün sonra Yunanistan'a, iki gün sonra İtalya'ya, üç gün sonra da İspanya'ya gidiyor. Veya havayı kirlettiğim zaman aynısı sana geliyor. Dolayısıyla çevreyle ilgili fonlarda çevre meselesi sınır tanımayan bir meseledir. Siyaset üstü bir meseledir." diye konuştu.
Yaklaşık iki yıl önce caretta Tuba'yı uydu takip cihazıyla izlemeye başladıklarını anlatan Birpınar, şöyle devam etti:
"Tuba'yı bilimsel veri almak için bıraktık. Acaba Akdeniz’deki su sıcaklığında ne oluyor, iklim değişikliğinin etkisi nedir, ona bakmaya çalışıyoruz. İki senedir takip ediyoruz. Nereye gitti biliyor musunuz? İtalya’ya gitti. Salgın süreci boyunca da hiç denizden çıkmadı. Tam 11 bin kilometre yüzdü. Şu anda Adriyatik’te. Hiçbir zaman hiçbir caretta caretta tarih boyunca Adriyatik’e gitmemişti. Yok böyle bir şey. Ya Mısır’a ya Fas’a ya Tunus’a ya da Cezayir’e gider. Adriyatik'e bu kadar kuzeye hiç çıkmamıştı. Bu su sıcaklığının Akdeniz'de ne kadar arttığını gösteriyor. Çünkü sıcak suda yaşayan bir hayvan. Bu kadar yukarıya çıkması çok önemli bir bilimsel veri olarak elimizde var ve biz bunu dünyayla paylaşıyoruz. Bu sene devamında da yaklaşık 10-15 tane daha kaplumbağayı bıraktık. Bu yapılan çalışmalar çok kıymetli. Salgının aşısını bulabiliriz ama iklim değişikliğinin aşısı yok."