Atık plastik ithalatı özellikle son iki yılın en çok tartışılan çevre olaylarından biriydi. 18 Mayıs tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan bir tebliğ bu tartışmaya son verdi. Ticaret Bakanlığı tarafından geçen hafta yayımlanan "çevrenin korunması yönünden kontrol altında tutulan atıkların ithalat denetimi tebliği"nde yapılan değişikliğe göre, etilen polimer atık ithalatı, "ithalatı uygunluk denetimine tabi atıklar" listesinden çıkartılarak "ithalatı yasak diğer atıklar" listesine dahil edildi.
Kendi atıklarıyla baş etmekte zorlanan Türkiye'nin, yurt dışından plastik atık ithal etmesi çok tartışılan bir konuydu. Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Türkiye, Avrupa'dan en çok plastik eden ülke konumundaydı. Eleştirilerin odağında da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı vardı. Çıkarılan teşvik düzenlemeleri ile çok sayıda şirket atık plastik ithal eder olmuş, denetimler eksik kalmıştı. Yeni yasakla birlikte, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Aralık 2020'de belirlediği "Sıfır Atık İthalat" hedefi noktasında önemli bir adım atmış oldu.
Karara en çok çevreci sivil toplum örgütleri sevindi.
Greenpeace Akdeniz Biyoçeşitlilik Projeler Sorumlusu Nihan Temiz Ataş, Türkiye 2019 ve 2020'de Avrupa’nın önemli bir atık rotası haline geldiğini belirterek "Greenpeace araştırmalarına göre ithal ettiğimiz atıklar toprağa ve suya karışıyordu. Geri dönüşemez şekilde duruyordu. İnsan ve çevre sağlığını tehdit ediyordu" diyor.
Yılda ithal edilen 660 bin ton plastik atığın yüzde 74'ü artık yasaklı listede. Türkiye, sadece İngiltere'den geçen yıl rekor bir plastik atık ithal etmişti, yaklaşık 210 bin ton. Bunun yüzde 95'i de şu anda yasaklı listede.
Greenpeace'ten Ataş, bundan sonra yapılması gerekenler konusunda ise yerel yönetimleri işaret ediyor. Ataş, "Yerel yönetimlerin kendi atığımızın kaynağında nasıl daha iyi ayrıştıracağını, yöneteceğini ve dönüştüreceğini belirlemesi gerekiyor. Umuyoruz ki artan denetim mekanizmalarıyla Türkiye plastik atık ithalatı yasağı ile dünyada örnek ülkeler arasında olacak" şeklinde konuşuyor.
Geri dönüşüm konusunda faaliyet gösterenler ise karara itiraz ediyor. Yasakların yeni zamlara ve enflasyona yol açacağını savunuyor. Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) ve Türk Plastik Sanayicileri Araştırma Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) en çok tepki gösterenlerden. Her iki sivil toplum kuruluşu, bundan sonra atık plastik yerine hammaddenin direkt ithal edileceğini, bunu fiyatlara yansıyacağını ve sonunda da enflasyon olacağını ileri sürüyor.
Ekonomist Barış Soydan, Türkiye'nin bu konuda yapması gereken yerine farklı bir yola gittiğini söylüyor. "Devletin bir şey yapması gerekiyordu yasakçılığı seçti" diyen Soydan, sektörün toptan duracağını iddia ederek "Türkiye'nin uzun vadede yapması gereken yerli üretimi artırmak, petrokimya hammaddesinin yerli üretimle karşılanmasını sağlamaktı. Kısa vadade ise çok sıkı bir şekilde atık ithalatını denetlemekti. İkisini de yapmadı. Bir sektörü toptan durdurmaya yönelik bir karar aldı" diyor.
Türkiye plastikte Avrupa'da Almanya'dan sonra ikinci en büyük üretici ülke. Hammadde olarak plastik atıkları kullanıyor. Bunları Avrupa'dan ithal ediyor. Neden atık ithalatı yapıyor? Soydan'ın verdiği bilgilere göre, Türkiye'de petrokimya hammeddesi üretimi yetersiz. Petkim yılda 750 bin ton üretim kapasitesi var. Sektörün plastikçilerin talebi yıllık 10.5 milyon ton polimerde.
"Türkiye'de doların euronun bulunduğu seviye malum" diyen ekonomist Soydan, bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
"Bu seviyeden ithalata gittiklerinde maliyet atık ürünün geri dönüştürülmesiyle elde edilen maliyetin iki katına, üç katına çıkacak. Önümüzdeki dönemde bu olacak. Bu nedenle atık ürünleri kullanıyorlardı. İki kat üç kat daha ucuz olduğu için. Şimdi bu yasakçılık bazı şirketlerin üretime ara vermesine yol açarken bazı şirketlerin de ürünlerine zam yapmasını getirecek."