Ceza gerekli mi?

Ceza gerekli mi?
Prof. Uğur Alacakaptan Türkiye’nin en kıdemli ceza hukukçusu ama, “Ceza hukuku hiç önemli değildir. İnşallah ileride de hiç gerek kalmaz” diyecek kadar mesleğine komplekssiz yaklaşıyor. “Ceza” kelimesinin yerine henüz başka bir kelime bulamadığı için arayışlarını sürdüren Alacakaptan, “Ceza hukukunun bir geleceği var mı?” sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Ben her sene dersime şöyle başlarım: Hocalarınız gelir dersinin size çok önemli olduğunu söylerler, ceza hukuku hiç önemli değildir. İnşallah ilerde de hiç gerek kalmaz.” Haberin devamı Prof. Uğur Alacakaptan, geçtiğimiz günlerde Genç Parti Başkanı Cem Uzan’a verilen kitap okuma cezası gibi ilgi çekici, ceza yerine geçen tedbirler hakkında ne düşündüğü sorusuna şu yanıtı veriyor: CEZA HUKUKUNUN BİR GELECEĞİ VAR MI? Ceza sadece kafaya bir şey vurmak manasında değil. Cezanın eğitici fonksiyonu, cezalandırıcı, mahrum edici fonksiyonunun önüne geçiyor. Hatta genişleyerek devam eden bir tartışma da var; “Acaba ceza gerekli midir?” diye. Veya “Ceza hukukunun bir geleceği var mıdır?” Bu daha çok dışarda tartışılıyor. Burada ben tartışıyorum bunu. Bu sene lisans dersi vermeyeceğim, yüksek lisans dersi vereceğim. Çağdaş ceza hukukundan bahsederken bunu anlatacağım. Bize henüz bu tartışmalar yansımadı ama benim bir makalem var, çağdaş bir ceza hukuku nasıl olmalıdır, diye. Ankara Barosu’nun 2001’de düzenlediği sempozyumda bunu verdim. Ceza hukukuna yaklaşımı yazdığım o makale çok etkilemiştir. Şimdi yeni yeni kitaplar buluyorum. Anglosaksonlar bu işi ele almaya başladı. Alacakaptan, ceza kelimesinin yerine şimdiye kadar bulduğu isimleri beğenmeyen başka bir kelime bulmak için arayışını sürdürüyor. BAŞKA BİR KELİME BULAMADIM Ceza Hukuku’nda kanunilik prensibini o kadar ileri götürmüşlerdir ki, mesela Kanada, Avustralya Ceza Kanunu’nda kanunlara ekli bir lügat vardır. Bir gemiyle bilmem ne yaparsan diye bir suç varsa, gemi ne demektir, kaptan nedir, bunların tarifi var. Sadece hakim için değil; yani vatandaş bunu okuduğu zaman neyle karşılaşacağını bilsin diye. Bu çok ilginç bir şeydir. Ve bu bazen 40-50 sayfa tutar. Mesele yavaş yavaş daha çok tartışılacak. Hatta ben her sene dersime şöyle başlarım: “Her hoca size ceza hukukunun çok önemli olduğunu söyler, ceza hukuku hiç önemli değildir. İnşallah ileride de hiç gerek kalmaz. Ceza hukukunun ceza lafı bize uymuyor. Ceza hukukunun tespit edilen amaçlarına ve halen uygulanış şekline pek uymuyor. Ceza kelimesinin yerine henüz başka bir kelime bulamadım. Şimdiye kadar çok uzun isimler buldum ama hoşuma gitmiyor. DEVLET KAŞLARINI ÇATMASIN DİYE... Ceza hukuku cezalandırıcı değil, aslında bireylerin haklarını koruyucu bir hukuk dalıdır. Hem yukarıdan, yani siyasi otoriteden, hem de bireylerden gelecek saldırılara karşı. Yani ceza hukuku bireyin korunması, bireylerin haklarının güvence altına alınması hukukudur. Hatta Slovenya Ceza Kanunu’nda da galiba, “Eğer diğer müeyyideler yetmiyorsa ancak ceza yaptırımı koyabilirsin” diyor. Yani özel hukukun yaptırımları yetiyorsa o fiili suç sayamazsın. Bu çok ileri bir anlayıştır. İspanyol kanunlarında da diyor ki, “Hakim, önüne gelen meselenin ceza kanununda yer almaması gerektiği kanaatine varırsa o hükmü uygular ama hükümete de ‘bunu kaldırın’ diye bildirir.” Ana mesele çatık kaşlı bir devletin, kaşlarını çatıp şiddet hareketlerini düzenlemek değildir. O kaşlarını çatmasın diye bir düzenleme yapmaktır.