CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin Basın Kartı Yönetmeliği’ne karşı açtığı davada Cumhurbaşkanlığı’nın Danıştay’a gönderdiği savunma metnini değerlendirdi. Çakırözer, Cumhurbaşkanlığı’nın metnindeki “Gazetecilik faaliyetinde bulunmak için basın kartı sahibi olma zorunluğu bulunmamaktadır. Kişiler basın kartı sahibi olmaksızın da gazetecilik yapabilir, fikirlerini ifade edebilirler. Nitekim basın kartı sahibi olmayan pek çok basın mensubu bulunmaktadır” ifadelerini eleştirdi. Bugüne kadar “Tutuklu gazetecilerin sadece 2 tanesinin basın kartı sahibi olduğunun” açıklandığını ancak Cumhurbaşkanlığı’nın “Gazetecilik yapmak için basın kartının şart olmadığı” yönünde fikir değiştirdiğini ifade eden Çakırözer, “Cezaevindekiler söz konusu olduğunda gazetecilik için geçerli bir kıstas olarak kabul edilen basın kartı, nasıl oluyor da konu mahkemeye beyan vermek olunca şart olmaktan çıkarılıyor?” dedi.
TIKLAYIN - Cumhurbaşkanlığı avukatı: Gazetecilik faaliyeti için basın kartı sahibi olma zorunluluğu yok
AKP iktidarının gazetecilik ve tutuklu gazeteciler konularında ciddi bir çelişki içinde olduğuna dikkat çeken Çakırözer, “Daha düne kadar cezaevindeki onlarca gazetecinin gazetecilikleri yok sayılarak ‘Tutuklu sadece 2 basın kartı sahibi var, bu yalanlarla dünyayı kandırmayalım’ açıklamaları yapılıyordu. Yine daha düne kadar, ‘Türkiye’de gazetecilik faaliyetinden mahkum olan yok’ beyanları veriliyordu. Cumhurbaşkanlığı’nın şimdi gazeteci olmak için basın kartı şartı koymaması öncelikle bu açıklamaların inkarıdır. Cezaevindekiler söz konusu olduğunda gazetecilik için geçerli bir kıstas olarak kabul edilen basın kartı, nasıl oluyor da konu mahkemeye beyan vermek olunca gazetecilik için şart olmaktan çıkarılıyor?” dedi.
Cumhurbaşkanlığı’nın mahkemeye verdiği savunma ile İletişim Başkanlığı’nın kararname ile verilen görevini de inkar ettiğini dile getiren Çakırözer, “Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, gazetecilere basın kartı veriyor. Bunun belli kuralları var ki Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin açtığı iptal davası da bu kurallarla ilgili. Ancak Cumhurbaşkanlığı, kendi belirlediği kuralların dışında, basın kartı sahibi olmadan gazeteci olunabileceğini ifade ediyor. O zaman Cumhurbaşkanlığı hangi gerekçeyle basın kartı dağıtıyor? Cumhurbaşkanlığı’nın basın kartı verdiği gazeteciler kim, basın kartı alamayan gazeteciler kim? Cumhurbaşkanlığı’nın gazeteci tanımı nedir? Basın kartı da yeterli değilse Cumhurbaşkanlığı’na göre kim gazetecidir? İletişim Başkanlığı kime gazeteci demektedir?” ifadelerini kullandı.
Bu soruların yanıtlanması, yaratılan basın kartlı gazeteci - basın kartsız gazeteci çelişkisinin ortadan kaldırılması gerektiğini dile getiren Çakırözer, “Cumhurbaşkanlığı basın kartı taşımayan gazetecilerin de varlığını kabul ediyorsa ve bu görüşünde samimiyse, basın kartı dağıtma görevinden vazgeçmelidir. Basın kartları basın meslek örgütleri ve sendikalardan oluşan bağımsız bir komisyon tarafından dağıtmalıdır. Bu şekilde oluşturan basın kartları tüm kamu kurum ve kuruluşları tarafından da kabul edilmelidir” diye konuştu.
Çakırözer, Cumhurbaşkanlığı’nın Danıştay’a sunduğu savunma metnindeki çelişkiyi ayrıca TBMM gündemine de taşıdı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle önerge hazırlayan Çakırözer, şu sorulara yanıt aradı:
“Ekim 2019 itibarıyla cezaevindeki kaç gazeteci vardır? Cezaevindeki gazetecilerin kaçı basın kartı sahibidir? Ekim 2019 tarihi itibarıyla Türkiye’de kaç basın kartı sahibi vardır? Ekim 2019 tarihi itibarıyla basın yayın kuruluşlarında çalışan kaç kişi vardır, bunlardan kaçı basın kartı sahibi değildir? Danıştay’a gönderilen beyandaki gibi ‘Gazeteciliğin tek koşulu basın kartı taşımak değilse’ Cumhurbaşkanlığı’na göre gazeteciliğin koşulları nelerdir?”