İkisi diş hekimi üç kadın fotoğrafçı, Türkiye'nin beş kadın cezaevini dolaşarak anneleriyle kalan 'masum mahkumlar'ın günlük yaşantılarına tanık oldu. Bir yıl süren 'Umutları Ertelenen Çocuklar' projesi bir fotoğraf sergisiyle farkındalık yaratmaya hazırlanıyor.
Hürriyet'te Şehriban Oğhan imzasıyla yayımlanan röportaj şöyle:
"Gözlerini açtıklarında yarım yamalak görebildikleri o duvarlar hala karşılarında. Çıkış yok. Kapalı bir fanus içinde doğmuşlar, orada büyüyorlar. Ana rahmindeki sudan başka deniz bilmiyorlar. Kendilerini özgür hissettikleri tek yer orası... Dışarıda yaşananlar başka bir gezegendeki kadar uzak ve gizemli onlar için. Bizler çocuklarımız için tüm olanaklarımızı seferber ederken onların kurabileceği hayalleri bile yok."
Türkiye Çocuklara Özgürlük Vakfı'nın belgesel fotoğrafçılarından Serap Borucu edebi cümlelerle özetliyor gözlemlerini. Ve kendisini en etkileyen kareyi anlatıyor: "Bakırköy Cezaevi kampüsü içinde bir de kreş var. Çocuklar sabah annelerinin koğuşundan çıkıyorlar yan binadaki kreşe gidiyorlar, öğlen dönüyorlar. Biz tam ana binadan çıkmak üzereydik, geldiler. Hepsinin tek tek üzerleri arandı, öyle sokuldular içeriye. 3-6 yaş arası çocuklar bunlar. 6 yaşından sonra topluma çıkacaklar. O çekirdek nasıl onarılacak, nasıl değişecek?"
SHÇEK'te gönüllü annelik de yapan Harika Kora alıyor sözü: "Koğuşlarda çekim yapıyoruz. Çocuğun biri camın önüne çıktı. Düşecek diye korktum. Ben de anneyim. Annesi, 'O hep orada, o kadar alışkın ki' dedi. Koşması gereken yaş ama koşacağı alan yok, oyuncak yok. Koğuşlara oyuncak sokulmuyor çünkü. 3 yaşına gelince kreşte tanışıyorlar oyuncaklarla. Oyuncaksız bir çocuk hayal edebiliyor musunuz?"
Can alıcı ayrıntı, projenin yaratıcısı fotoğrafçı Füsun Tırman'dan geliyor: "Denizli Cezaevi'ne, bize projede de destek veren Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) Başkanı Zafer Kıraç ile birlikte gittik. Bir erkek çocuk bacaklarına sıkı sıkı sarıldı, onu çıkarmak istemediler kreşten. İkinci gün Zafer Bey yoktu yanımızda. Kadınlar doğaları gereği daha ilgilidirler ya çocuklarla, biz daha sevecen davransak da onlar Zafer Bey'i sordular. Çocuklarda baba modelinin ne kadar önemli olduğunu bu pratikle anladım."
Tırman, kadın cezaevlerinde infaz koruma memurlarının da genelde kadın olduğunu hatırlatarak devam ediyor:
"Çocuklar koğuşlarda, ortak alanlarda hep kadınlarla birlikteler. Dolayısıyla onların konuşma dillerini kapıyorlar. Bakırköy Cezaevi'nde yeni konuşmaya başlayan çocuğun annesine, 'İlk kelimesi ne oldu' diye sordum; 'Kanka' dedi."
Füsun Tırman ve Serap Borucu diş hekimi. Harika Kora ise OYTAŞ'tan emekli. Üçü de emekli olduktan sonra, 50'li yaşlarında başlamış fotoğrafa. Bir yıldır, Türkiye Çocuklara Özgürlük Vakfı'nın 'Umutları Ertelenen Çocuklar' projesi için cezaevlerini geziyorlar. Denizli Bozkurt, Eskişehir Çifteler, Ankara Sincan ve İstanbul Bakırköy kadın cezaevlerindeki çocuk yaşamları binlerce kareyle belgelemişler. Bir tek Adana Karataş kadın cezaevinde basamamışlar deklanşöre. Cezaevi gerçeğinin salt 'Uçurtmayı Vurmasınlar' filmiyle anlaşılamayacağını söylüyorlar. Kadın mahkumlarla yaptıkları söyleşileri bir albümde toplayacaklar. Çektikleri binlerce kare içinden seçtikleri 80-100 fotoğrafla da bir sergi açacaklar. Ancak vakfın bunu karşılayacak maddi gücü yok. Onun için de sponsor arıyorlar. Sergilenecek fotoğrafları satıp, gelirini 'masum mahkumlar' için kullanma hayalleri var. Herşey tek bir amaçta toplanıyor: "Toplumsal duyarlılık ufacık da olsa kıpırdanırsa bizim için kardır."
Rakamlar değişken olmakla birlikte cezaevlerinde anneleriyle kalan 500 civarında suçsuz mahkum var. Adalet Bakanı Sadullah Ergin geçen yıl bu rakamı 479 olarak açıklamıştı. Türkiye Çocuklara Özgürlük Vakfı 2. Başkanı Nevin Özgün cezaevlerinde pedagog eksiğine dikkat çekiyor: "Cezaevlerinde neredeyse 500 kişiye bir psikolog düşüyor. Mesela Bakırköy Cezaevi'nde 1200 kişi için iki psikolog var. Onlardan da biri idari işlerle ilgilendiğinden uygulamada bir psikolog çalışıyor. O da hangi birine yetişecek? Oysa istedikleri zaman danışmanlarıyla görüştürülmek zorunluluğu var. Bunun savunuculuğunu yapıyoruz ama 'kadro yok' deniyor. Bu mazeret olmamalı. Fransa'da 60 tutuklu çocuğa 110 kişi hizmet veriyor. Çünkü çocukları topluma kazandırma bu hizmetlerle başlıyor. 0-6 yaş çocuklarının bir kısmı gerçekten saldırgan ya da içine kapanık. Sorunların çözümü için psikologdan ziyade pedagog olmalı. Çünkü cezaevinden çıktıklarında onları daha büyük sorunlar bekliyor."
Füsun Tırman: Cezaevine ilk girdiğimiz dönemi unutmam. Maltepe Çocuk Cezaevinde diş hekimi olduğumuz için pek çok koğuşa girmemize izin verilmişti. Çoğunlukla sevgisiz büyümüş ve göç eden ailelerin çocukları... Çok etkilenmiştim. Üç ay çalıştık orada. Bu süreçte birkaç çocuğun doğum günü olduğunu öğrendik. Yiyecek içecek sokmak yasak tabii. İnternetten bir doğum günü pastası fotoğrafı indirdik, kağıda bastırdık. Masanın üzerine onu koyduk. Çocuklar utana sıkıla doğum günlerini kutladılar. Zannediyorum daha önce hiç doğum günleri kutlanmamış.