Cezayir ve Sudan'daki protestolar büyümeye devam eder mi?

Cezayir ve Sudan'daki protestolar büyümeye devam eder mi?

T24 ÇeviriThe Washington PostIhsaan Tharoor*

The Washington Post muhabiri Ihsaan Tharoor, Sudan ve Cezayir'deki hükümet karşıtı protestolar hakkında bir analiz kaleme aldı. "Yeni bir Arap Baharı yolda mı?" sorusuna cevap arayan Tharoor, Cezayir ve Sudan'daki protestoların daha da büyüyebileceğini belirtti.

Tharoor'un "Yeni bir Arap Baharı yolda mı?" başlıklı yazısı şöyle:

Geçen haftalarda Akdeniz’in güneyinde uzun süredir iktidarda bulunan iki otokrat lidere karşı toplu protestolar yapıldı. Sudan’da üç aydır süregelen protestolar Devlet Başkanı Ömer el- Beşir’in iktidarda kalabilmek için bir yıl sürece bir OHAL ilan etmesi ve yerel ile federal hükümetleri dağıtmasına sebep oldu.

Ama bu karara rağmen protestolar direndi ve Beşir’in pozisyonu zayıflamaya devam ediyor olabilir. Bazıları başkanın 30 yıllık iktidarının sonunun şafakta göründüğüne inanıyor. Meslektaşlarım Muhammed Osman ve Maz Bearak bu konu ile ilgili olarak, “Sudan’ın sokaklarındakiler Beşir’in geçen hafta aldığı kararı son çırpınışlarındaki çaresiz bir diktatörün yaptığı klasik bir hata olarak görüyor. Bu karar insanları Beşir’in günlerinin sayılı olduğunu konusunda umutlandırıyor” diye yazdı.

"Buteflika 7 yıldır halka açık bir yerde konuşma yapmadı"

Bu sırada son iki haftada Cezayir’de protestolar patlak verdi. Bu protestolar Başkan Abdülaziz Buteflika’ya “Nisan ayında yapılacak seçimlerde bir daha aday olma” çağrısı yapıyor. Buteflika hafta sonunda 82 yaşına girdi ve 1999 yılından beri iktidarda. 2013 yılında geçirdiği inme sebebiyle tekerlekli sandalye kullanmak zorunda ve 7 yıldır halka açık bir yerde konuşma yapmadı.

Buteflika’nın kötüleşen sağlığı Cezayir’de yerleşmiş olan, hükümeti yaşlı birinin yönetmesi kültürüne bir metafor gibi. Cezayir 1962 yılında Fransa’dan kanlı bir şekilde bağımsızlığı kazandığından beri bir zamanların devrimci Ulusal Kurtuluş Cephesi, iktidarı hiç bırakmadı. Şimdi eleştirmenlerin “bayatlamış “ dediği bu rejimin başında hasta Buteflika var. Bu “bayat” rejim ordunun en yetkili isimleri, istihbarat servisleri ve bir grup zengin iş adamı tarafından destekleniyor.

2011’de bir siyasal hareketlenme Arap dünyasını sarsarken ve Mısır, Tunus ve Libya’nın diktatörleri devrilirken Buteflika’nın hükümeti kendini korumayı başardı. Bloomberg’den Bobby Ghosh’a göre hükümet bunu ekonomiyi sakinleştirmek için büyük devlet yardımları sağlayarak başardı. Ancak global petrol fiyatlarındaki düşüş hükümeti sosyal hizmetler harcamalarını azaltmaya zorladı. “Hatıralar uçar gider ve devlet yardımları zamanla değerini kaybeder” diyor Ghosh ve ekliyor; “Arap Baharı’ndan sekiz sene sonra Cezayirliler yeni bir devrime hazır olabilir”

"Analistler yeni bir Arap Baharı ilan etmeden önce dikkatli olmamız gerektiğini söylüyor"

Analistler yeni bir Arap Baharı ilan etmeden önce dikkatli olmamız gerektiğini söylüyor, bunun nedeni sadece Sudan’daki ve Cezayir’deki protestoların farklı bağlamda yapılıyor olması değil. Ancak Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da şartlar daha büyük bir ayaklanmaya uygun- hatta daha kötü bile olabilir.

Marc Lynch “The Post’s Monkey Cage adlı blogunda, “Neredeyse Orta Doğu’daki bütün rejimlerin karşı karşıya olduğu siyasal, ekonomik ve sosyal zorluklar bugün 2011’de olduğundan çok daha kötü- ve protestoların bulaşıcı olmasını sağlayan yapısal faktörler hala kuvvetli” diye yazdı. Cezayir ve Sudan’daki olaylar “son iki yılda bölgedeki ülkelerin üçte birini vuran popüler protesto hareketleri zincirinin bir parçasıydı” diyor Lynch. Lynch bu zincire Ürdün, Irak, Tunus ve İran’daki yozlaşma ve hükümet karşıtı protestoları da dahil ediyor.

Hem Cezayir’de hem de Sudan da hükümetlerin baskı uygulama ile ilgili gaddar ve uzun bir geçmişi var. Khartoum’da çalışan meslektaşlarımın aktardığına göre insan hakları örgütleri protestolar aralık ayında başladığından beri 50 kişinin Sudanlı güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğünü söylüyor. “ Önemli muhalif isimler, avukatlar, doktorlar ve gazeteciler de içinde bulunduğu binlerce kişi de Sudan istihbarat birimlerinin işlettiği hapishaneler de süre belirtilmeksizin tutuluyor”.

Özellikle Cezayir hükümeti, uzun yıllar boyunca kendisini Kuzey Afrika’daki İslamcı militan gruplara karşı bir karakol gibi göstermeye çalıştı. Cezayir’in bölgedeki stabilitenin çapası gibi görünmesi ve Avrupalı hükümetlerle terör karşıtı operasyonlarda işbirliği yapması batıdaki çoğu ülkenin demokratik sıkıntılarını ve hükümetin muhaliflere baskı uygulamasını göz ardı etmesine sebep oldu.

2011’deki ayaklanmaların ardından Arap yarımadasındaki birçok monarşi - özellikle Riyad ve Abu Dabi-  düzeni sağlamak adı altında Arap dünyasının birçok yerindeki İslamcı veya Demokrasi yanlısı hareketleri bastırdı. Ve bu monarşiler geçmişteki kötü karnelerine rağmen Beşir gibi diktatörlere uzun süreli desteklerini verdi.

“Protestolar 2011’de yayıldığı kadar kolayca yayılmasa da her zaman olayları tetikleyecek bir şey olma ihtimali var"

Ne olursa olsun bu rejimlerin muhalifleri ezmek için gücü olsa da, hayatta kalmalarına artık kesin gözüyle bakılmıyor. Lynch, “Ekonomik ve demografik zorluklar çoğalırken ve siyasal kurumlar meşruluğunu kaybetmişken hükümetler zaten uygulayabileceği baskının en fazlasını uyguluyor ve baskıyı daha da arttırmak için pek fazla seçeneği yok” diye yazdı. “Protestolar 2011’de yayıldığı kadar kolayca yayılmasa da her zaman olayları tetikleyecek bir şey olma ihtimali var; yaşlanan bir liderin ölmesi, tartışmalı bir anayasa değişikliği, kaçınılmaz devlet desteği kesintileri, belki iç savaşların sona ermesi bile tetikleyebilir.”

Buteflika’nın müttefikleri, lider devrilmeden önce zaman kazanmaya çalışıyor olabilir. Ancak bu, Buteflika’nın zayıflığını tamamıyla farkında olan, hayal kırıklığına uğramış bir genç nesil sebebiyle tehlike altında. Cezayirli bir insan hakları avukatı olan Mustafa Buçaçi, New York Times’a, “Başkan ülkeyi yönetmek ve yetkili seçmekten aciz” dedi. Buçaçi ayrıca, “Bu adam ne yazabiliyor, ne de okuyabiliyor. Kendisi bir grup mafya tarafından esir alındı”.

Pazar günü yapılan açıklamalar Cezayir’de protestoculara bir çeşit zafer kazandıklarını hissettirdi. Buteflika’nın seçim kampanyası lideri okuduğu bir mektupta Başkanın tekrar aday olacağını açıkladı (Cezayir’in pek de demokratik olmayan sistemini düşünürsek kazanma ihtimali yüksek). Ama başkan gücünü “ulusal bir diyalog yürütmek” için kullanacağını ve sonraki sene yeni bir seçim yapılacağını açıkladı. Buteflika bu seçimlere katılmayacak.

"Eğer protestolar bu açıklamaya rağmen durmazsa Buteflika’nın pek manevra alanı kalmıyor”

Avrupa Konseyi Dış İlişkiler Komitesi’nin Kuzey Afrika uzmanlarından olan Andrew Lebovich yaptığı paylaşımda, “Bu Buteflika’nın protestolara ilk cevabı. Ve bu cevap Buteflika’nın protestocuların isteklerinin mantıklı olduğunu kabul ettiği anlamına geliyor” diye yazdı. Lebovich ayrıca, “Eğer protestolar bu açıklamaya rağmen durmazsa Buteflika’nın pek manevra alanı kalmıyor”  yorumunda bulundu.

Sudan’da uzmanlar Beşir’in ordu vekillerine geçici güç vermesinin onun sonu olabileceğini söylüyor. Washington Post’a konuşan Sudanlı siyasal analizci Magdi el- Gizuli, “Şu anda hükümetin zimmetlendiği ordu görevlileri az- çok darbe yapmasından korkacağınız insanlar” ifadelerini kullandı.

Durum böyle olmazsa protestocular sokaklara döneceğine yemin etti. Protestoların başındaki organizasyonun sözcüsü Salah Şoaib, “Beşir’in son hamlesi güçte kalmak ve işlediği suçlardan sebep yargılanmamak için yaptığı girişimlerden başka bir şey değil. Bu rejimden kurtulmak ve ülkeyi demokratik kurumlarla tekrar kurmak için mücadelemize devam edeceğiz” dedi.

Ihsaan Tharoor'un "Is a new Arab Spring on the way?" başlıklı yazısının İngilizce orijinaline buradan ulaşabilirsiniz.