Cezayirli yazardan Erdoğan'a: Burada istenmiyorsunuz, Orta Doğu'daki cellatlarla iş tutuyorsunuz!

Cezayirli yazardan Erdoğan'a: Burada istenmiyorsunuz, Orta Doğu'daki cellatlarla iş tutuyorsunuz!

Cezayirli edebiyatçı Kamel Daoud, bu hafta Cezayir'e gerçekleştireceği ziyaret öncesi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yönelik açık bir mektup  kaleme aldı. 2014’te Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülü’ne layık görülen ünlü Cezayirli edebiyatç Daoud, Huffington Post’ta yayımlanan mektubunda Erdoğan'a  "Cezayir’de istenmiyorsunuz" diye seslenen Daoud, “Ortadoğu’da mağdurla ağlayıp cellatlarıyla iş antlaşmaları imzalıyorsunuz” eleştirisinde bulundu. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı “Müslüman Kardeşler” örgütünün bildik ve eski yöntemlerini uygulamakla itham eden kitapları 20 dile çevrilen Daoud, "Sizin geçim kaynağınız olan İslamcılık bizim hüznümüz oldu. Siz bize o günleri hatırlatıyorsunuz" diye yazdı.

Erdoğan'a "Sizin 'Babıali'nizde diz çökmemizi isteyenlere sadece kanat germiyorsunuz. Ayrıca milletimizin bütün değerlerinin tam zıttını simgeliyorsunuz. Özgürlükten nefret ediyorsunuz. Bağımsız düşünceden nefret ediyorsunuz. Mitingleri ve yürüyüşleri seviyorsunuz" ithamında bulunan Daoud, "Modernlik bir düşman. Filistin sadece bir vitrin. İslamcılar ise şaşkın dalkavuklarınız" diye seslendi.

Cezayirli edebiyatçı Kamel Daoud'ın Huffington Post’ta yayımlanan mektubunun Birgün'de yer alan çevirisi şöyle:

"Tüm hapsettikleriniz, öldürdükleriniz ve işkence ettikleriniz adına söylüyorum Erdoğan. Ülkemize hoş gelmediniz.

Hayır Erdoğan, Cezayir’de istenmiyorsunuz.

Biz daha önce ülkemize halifeliklerini dayatmak isteyenler yüzünden kan ve gözyaşı döktük. Kendi fikirlerini bizim canlarımızdan daha değerli gören, çocuklarımızı esir alan, ruhlarımızı ve gelecek ümidimizi bizden çalanlara bedel ödedik.

Sizin geçim kaynağınız olan İslamcılık bizim hüznümüz oldu. Siz bize o günleri hatırlatıyorsunuz. Sizin “Babıali”nizde diz çökmemizi isteyenlere sadece kanat germiyorsunuz. Ayrıca milletimizin bütün değerlerinin tam zıttını simgeliyorsunuz. Özgürlükten nefret ediyorsunuz. Bağımsız düşünceden nefret ediyorsunuz. Mitingleri ve yürüyüşleri seviyorsunuz. Din tacirliği yaparak bizim sırtımızdan bir halifelik hayal ediyorsunuz.

Bugün ülkemizdeki İslamcı partileri destekleyerek, onlara emrinizdeki şirketlerden hediyeler alarak, dernekler kurarak, camilerimizi kontrol ederek bu arzunuzu yavaşça gerçekleştiriyorsunuz. Bir taraftan tabutlarımız için mezar kazarken, öbür taraftan bize cenneti gösteren “Müslüman Kardeşler” örgütünün bildik, eski yöntemleri.

Hayır Sayın Erdoğan, bir taraftan Kürtlere ve muhaliflerinize ölüm saçarken sizin bize yardımcı olmak istemediğinizi, özerklik hakkımızı savunmadığınızı çok iyi biliyoruz.

Ortadoğu’da mağdurla ağlayıp cellatlarıyla iş antlaşmaları imzalıyorsunuz. Bizim haysiyetimizi değil kendi halifeliğinizi savunuyorsunuz. Zulümlerinizi, tasfiye listelerinizi, her gün daha fazla dolan korkunç hapishanelerinizi, Sarayınızın emrindeki yargınızı, küstahlığınızı ve palavralarınızı unutmayacağız.

Siz paylaşacağımız bir insanlık değil Osmanlı’nın kötü ve kanlı bir taklidini gerçekleştirmeyi hayal ediyorsunuz. İslam sizin için sadece bir basamak. Tanrı bir ticari ürün. Modernlik bir düşman. Filistin sadece bir vitrin. İslamcılar ise şaşkın dalkavuklarınız.

Tarih sizi iktidara tutunmak için yaptığınız hilelerle, kurmaca darbelerinizle, farklı fikirlere ve halkınıza yürüttüğünüz cadı avıyla, öldürdükleriniz ve işkence ettiklerinizle hatırlayacak.

Tarih sizi bombalarınızla, savaşlarınızla, diyalog kurma acziyetinizle, kendiniz ve kendi kişisel hikayeniz dışında kimseye hayat hakkı tanımamanızla hatırlayacak. BM’deki Kudüs oylamasını kendi ticari ürününüze çevirdiniz. Filistinlilerle birlikte size gülmemize müsaade edin. Filistin davası sizin için ticaretini yaptığınız bir ürün. Tıpkı diğerleri için olduğu gibi. Diz çökmüşlerin sırtına binmeyi çok iyi biliyorsunuz.

Biz Cezayir’de kendini Tanrı gören ve istediğine hayat hakkı verip istemediğine vermeyenlerden çok çektik. Onlar sizin ziyaretinizden mutlu. Biz değiliz. Cezayirli İslamcıların ve popülistlerin idolüsünüz. Onlar halifeliğinizle evlilik yapmadan iktidara gelmeyi hayal edemiyorlar.

Biz ülkemizi bir özgürlük ülkesi olarak hayal ediyoruz. Daha önce elimizden alınmış olsa da onurlu bir ülke hayal ediyoruz. Bunlar ne sizin hayaliniz, ne de sizin değerleriniz.

Güzel Türkiye’yi kendi yandaşlarınız, yakınlarınız ve hanedanınız için bir pazara ve muhalifleriniz için bir hapishaneye çevirdiniz. Ümit ediyoruz ki bu güzel millet sizin elinizden sağ kalarak kurtulacak. Mahkumları, işkence mağdurları, bombalanan çocukları bunu da atlatacak. Siz sadece bir illüzyonsunuz. Sizde biliyorsunuz. Biz de.

Aşağılanmışlık duygumuza, sevdiğimiz değerlere, inançlara yatırım yapıyorsunuz. Kendinizi bir kurtarıcı olarak sunabilmek için. Oysa tam tersine bir mezar kazıcısınız. İlk önce kendi ülkeniz ve sonra komşu ülkeleriniz için. Türkiye, size hiç bir vefa borcu olmayan bir mucize. Bu mucizeyi bu ulusun rönesansını sağlayan ve itibar kazandıran özgür ruhlu kadınlara ve erkeklere borçlu. Tıpkı ömür boyu hapise mahkum ettiğiniz Ahmet Altan gibilere.

Tıpkı diğer İslamcılar gibi başkalarının zaferlerini çalmayı seviyorsunuz. Devrimlerin olgunlaşmasını bekliyorsunuz ve vakti geldiğinde kendiniz Tanrı’nın atadığı halife olarak tayin ediyorsunuz. Sizin popülizminiz bu güzel ülkeye çok şey kaybettirecek ve vaazlarınız suçlarınızı örtmeye yetmeyecek. Bizim islamcılarımız ve popülistlerimiz Vahhabi para babalarını kaybettikten sonra sizi yeni bir cüzdan olarak görüyor. Bilin ki, onlar bizden değiller. Sadece sizin ideolojik hareminizin mensupları.

Tarih sizin sebeb olduğunuz ölümleri ve mahkumları, tasfiyelerinizi, yolsuzluklarınızı, savaş uçaklarınızı, Sarayınızın emrindeki adalet saraylarınızı hatırlayacak. Buraya Osmanlı fatihi gibi, kurtarıcı Barbaros gibi gelmiyorsunuz. Kurtarıcı gibi gelen korsanların hikâyelerini iyi biliyoruz.

Biz güçlü, bağımsız ve ecdadınla gurur duyan bir ülke hayal ediyoruz. Farklılıklarını kabul eden, farklı din ve inançlara saygılı, çoğulcu ve herkesin mutluluk arama hakkına saygı duyan bir Cezayir hayal ediyoruz.

Dostlara ve müttefiklere ihtiyacımız var. Sizin gibi elini kana bulamışlara değil. Hilelerinize burada yer yok. Bu ülkedeki ajanlarınızın da uzun bir geleceği yok.

Fethedilmiş topraklarda değilsiniz. Sadece bir fetih yanılsaması yaşayacaksınız. Tıpkı eski sömürgeciler gibi."