CHP 22 çalışanıyla mahkemelik oldu, haciz işlemi başladı

CHP 22 çalışanıyla mahkemelik oldu, haciz işlemi başladı

7 Haziran seçimlerinden hemen sonra CHP Genel Merkezi, yaşları 40 - 50 arasında değişen çoğu makam şoförü veya makam sekreteri olan 22 çalışanının iş akdini ‘emeklilik süresi dolduğu’ gerekçesiyle feshetti. İş akdi feshedilen 22 CHP personeli, açtıkları işe iade davasını kazandı. Mahkeme, CHP personelinin işe dönüş kararının uygulanmaması halinde mesai, yakacak, ikramiye dâhil tüm sosyal haklarla birlikte 8 maaş ödenmesine hükmetti. CHP personeli, 13 Nisan'da haciz işlemi başlattı.

Geçen haftadan bu yana CHP içindeki kavgaları yazan eski CHP Milletvekili Durdu Özbolat'ın sahibi olduğu Yurt gazetesinin sürmanşetten duyurduğu CHP personelinin iş akdinin feshedildiği haberinin yanı sıra, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Veyis Ateş, "Partiye değil, kişilere savaş açtık" başlığıyla yazdığı yazısında, "Bizim kimseyi, hele hele CHP'yi yıpratmaya hiç niyetimiz yok" dedi.

Yurt gazetesinin haberi şöyle:

8 Temmuz 2015 tarihinde Ramazan Bayramı arifesinde işini kaybeden görevliler, mahkeme yoluna başvurdu. 14. İş Mahkemesi 11.11.2015 tarihinde 22 çalışanın işe iadesine ve dört maaş ödenmesine karar verdi. Aynı mahkeme işe dönüş kararının uygulanmaması halinde de mesai, yakacak, ikramiye dâhil tüm sosyal haklarla birlikte 8 maaş ödenmesine hükmetti. 26 Şubat 2016 tarihinde kararın uygulanması istendi.    

Genel Merkez Hukuk Bürosu, cevap olarak çalışanlar lehine verilen bu karara itiraz etmeye çalıştı. Ancak Yargıtay’ın 2016-146 esas, 2016-2377 sayılı kararı ile alacaklar ve işe iadeler kesinleşti. Bunun üzerine CHP Hukuk Bürosu, karara tekrar itiraz ederek, ‘zaman kazanmaya’ oynayınca, eski çalışanlar icra yoluyla alacaklarını tahsil etmek için harekete geçti. Çalışanlar, alacakları için 13 Nisan 2016 itibariyle haciz işlemi başlattı.

Bayram öncesi işten çıkarılarak genel merkeze girişi yasaklanan ve CHP’de makam şoförü olarak çalışan Oktay Acar yaşadıklarını şöyle anlattı:   

Bu noktaya nasıl gelindi? 

Görevdeydik. Şafak Pavey’i havaalanından alıp TBMM’ye bıraktım. Saat 14.00’de MYK başladı. Toplantı biter bitmez emekliye ayrıldığımız ve iş akdimizin feshedildiği yazısı geldi. Ramazan ayıydı ve bayrama da bir hafta vardı. Bize herhangi bir uzlaşma da önerilmedi.   

Haluk Koç size nasıl yaklaştı?  

Haluk Koç’un makamına çıktım. Ramazan günü bunu nasıl yaptıklarını sordum. Uzlaşma bile önerilmedi. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu emekliye yılda iki maaş ikramiyesi sözü veriyor. Biz ailelerimize ne söyleyeceğiz diye sitem ettim. Bize verdiğiniz ikramiye bu mu oldu? O da yanındaki bir bayan misafirinin önünde evraklara bakarak  ‘benim tasarrufum değil, yıllardır seni tanıyorum. Bunu Genel Başkan Kılıçdaroğlu istedi’ diyerek, eliyle genel başkan katını gösterdi. Bu sözleri arkadaşlarıma da hemen aktardım.   

Daha sonra ne oldu? 

İş tamamen prosedüre döndü. Muhatap bulamadık. Üstelik yazı işlerinden bize Haluk Koç imzalı ‘haklarımızı aldık, mahkeme yoluna gitmeyeceğiz’ yazısı gönderildi. Bu süreçte ne Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ne de başka bir yetkili bizimle muhatap bile olmadı. Oysa Sayın Kılıçdaroğlu ya da görevlendirdiği bir yetkili bizi toplayıp ‘bir teşekkür etse, gönlümüzü alsa, helallik istese ne olurdu?’ Arkadaşlarımın hepsi aynı isyanda. O zaman niye mahkeme yolunu seçelim ki? 13 yaşındaki oğlum Deniz’e bile 45 gün söyleyemedim. Senelik izinde olduğumu söyledim.  

Eşiniz nasıl karşıladı? 

En ağrıma giden şey partinin hukuk bürosunun itirazında yer verdiği, ‘Siyasi partilerde çalışanlar seçim dönemi dışında yoğun bir faaliyet içinde olamazlar’ sözleri. Bu sözler hepimizi yaraladı. 18 yıl gecemi gündüzüme kattım. O da evde beni bekledi. Sayın Baykal da, Sayın Kılıçdaroğlu da  MYK üyeleri de şahittir. Diğer arkadaşlarımız da. O zaman sormazlar mı; Haluk Koç, Özgür Karakoç, Ali Kemal Deveciler, siz seçimden seçime mi çalışıyorsunuz ki makam şoförleriniz ve sekreterleriniz de sadece o dönem çalışıyor?   

Peki, yasak nasıl geldi?  

30 yıllık partiliyim. Şu aşamada da CHP ile sorunumuz yok. Halen Etimesgut ilçesinde aktif üyeyim. CHP’li doğduk, CHP’den ekmek yedik. CHP’li de öleceğiz. Hiç kimse bizi yolumuzdan çeviremez. Ama biz eylem yapmadık. Sadece hukuk yokuna başvurduk. 1 Kasım’da da sustuk. Ama nereye kadar? Tıpkı Haluk Koç, gece gündüz çalıştığım araçta Sayın Kılıçdaroğlu’nun dedikodusunu yaparken sustuğumuz gibi. Dünürü Ali Kemal Deveciler ve Özgür Karakoç Balıkesir’de yazlık komşuları. “Yazlık ekibi” bilerek partiyi zarara sokuyor. Kişisel egolarını tatmin ediyorlar. Halka açık halkın partisine bizi sokmuyorlar. 

 

İş akdi feshedilip, partiye girişleri yasaklananlar  

 

Ayşe Kadındinler (sekreter), Sultan Aydemir (sekreter), Birgül Güner (sekreter) Mehtap Uğur (sekreter), Fatma İnan (Genel Başkan Sekreteri), Nevruz Öztürk (sekreter), Uğur Örün (sekreter) Nurhayat Özbek (sekreter) Oktay Acar (makam şoförü) Veli Çamöz (Tekin Bingöl’ün şoförü) Sadi Çınar (şoför) Abdullah Aybek (şoför), Ersin Dağıstan (şoför), Ağa Dönmez (Bahçıvan) Kerem Kalenderoğlu (Basın birimi görevlisi), Necla Solmaz (Kütüphane Birimi) İpek Mutlu Aktaş (Veri hazırlama birimi) Ahmet Dağcı (posta birimi) Suna Ayaz (Temizlik görevlisi)