Hülya KarabağlıT24/ANKARA CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, cezaevindeki gazeteci ve yazarlar nedeniyle Türkiye’ye gelmediğini açıklayan dünyaca ünlü yazar Paul Auster’i gündeme taşıdı. Köktürk, Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Basın özgürlüğü ve demokrasi kriterleri konusunda ülkemizin, iktidarınız döneminde, bir zamanlar İdi Amin ile tanınan Uganda’nın bile gerisine düşmesi nasıl açıklanabilir” . Türkiye’nin özgürlük endeksi TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde Köktürk, Paul Auster ve Sınır Tanımayan Örgütü’nün açıklamalarına yer verdi ve “ 2011 – 2012 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi”ne göre; Türkiye on basamak birden gerileyerek 179 ülke arasından 148.liğe oturdu. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü Türkiye hakkında “Eşi görülmemiş büyüklükte tutuklamalar yaşandığını” beyan etti. Yine, Dünya İnsan Hakları İzleme Örgütü 2012 yılı raporunda “Türkiye’deki insan hakları ihlallerindeki artışa dikkat çekilerek, AKP iktidarının 3. döneminde ifade özgürlüğünü sınırlayan ve hükümeti eleştirilenlerin cezaevlerine girmesine yol açan yasalarla yurttaşların haklarının kısıtlandığı” tespitine açıkça vurgu yapıldı”. CHP’li Köktürk’ün başbakan Erdoğan’a yönelttiği sorular şöyle: -Basın özgürlüğü ve demokrasi kriterleri konusunda ülkemizin, iktidarınız döneminde, bir zamanlar İdi Amin ile tanınan Uganda’nın bile gerisine düşmesi nasıl açıklanabilir? -Ülkemizde 2002 yılında toplam 59 bin olan tutuklu ve hükümlü sayısının iktidarınızla birlikte günümüzde 130 bine çıkması ve Türkiye’nin “Büyük bir hapishaneye dönüştürülmesi” karşısında, bu durum, “İleri demokrasi” söyleminizle nasıl örtüşüyor? Terör gerekçesiyle 12 bin 897 tutuklu -Dünyada tüm ülkelerin toplamı olarak bakıldığında terör gerekçesiyle tutuklu bulunan insan sayısı toplam 35 bin 117 iken, sadece Türkiye’de aynı gerekçe ile tutuklu olan insan sayısı 12 bin 897’dir. Türkiye’de terör örgütü üyesi suçlamasıyla tutuklu bulunan insan sayısının bu kadar fazla olması sadece ülkemizdeki terörün boyutuyla açıklanabilir mi? Yoksa, bu sayının fazlalaşmasında, uluslar arası kuruluşların da ifade ettiği gibi; siyasal iktidara muhalif tüm kesimlere, terörist veya terör örgütü üyesi gözüyle bakılmasının etkisi var mıdır? -AKP iktidarının, akraba – taalluk, yandaş basın dışında, herkesin, bu ülkede, hükümeti devirme planı yapan potansiyel darbeci – suikastçı – Ergenekoncu olduğu paranoyasına sahip olduğuna yönelik iddia ve eleştiriler karşısında düşünceleriniz ve yanıtınız nedir? -En son ucu iktidar ve çevresine dokunan Deniz Feneri davası hakim ve savcılarına yönelik açılan davalar göz önünde tutulduğunda halen daha “yargının bağımsız olduğu” iddiasında mısınız? -Ülkemizin uluslararası arenada kaygıyla izlenen bir konuma taşıyan ve anayasamızın 2. Maddesinde ifadesini bulan “Hukuk devleti” ilkesiyle örtüşmeyen bu süreci daha ne kadar sürdürmeyi düşünüyorsunuz?