CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 2010 yılında Libya'da ‘Kaddafi İnsan Hakları Ödülü’ ile birlikte aldığı ve hayır kurumlarına bağışlayacağını söylediği 250 bin doların akıbetini sordu.
Soruya kızan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Karabıyık’ın sorusunu geçiştirmek isteyince CHP Grup Başkanvekilleri müdahalesi ile karşılaştı. “Sizin ne kadar soru sorma hakkınız varsa benim de istediğim gibi cevap verme hakkım var” diyen Yılmaz, CHP’nin ısrarı sürünce, “Burada defalarca cevabı verilmiş bir soru” dedi.
Bunu üzerine CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, “Şu Mecliste, muhalefeti bırakın, iktidar partisinden bir milletvekili bu sorunun cevabını biliyorsa ben adımı değiştireceğim. Bu sorunun cevabı verilmemiştir Sayın Bakan. Bu 250 bin doları, dönemin Başbakanı, Sayın Cumhurbaşkanı, sivil toplumlara bağışlayacağını söyledi; güzel, iyi. Biz de diyoruz ki: "Bu nereye bağışlandı?" Ne var bunda? Bunun cevabını vermek bu kadar zor mu? Merak ediyorum” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda Gelir Vergisi Kanunu görüşmelerinde Cumhurbaşkanının 250 bin doları ne yaptığına ilişkin tutanaklara yansıyan tartışmalar şöyle:
LALE KARABIYIK (Bursa) - Sayın Bakan, Sayın Cumhurbaşkanı, Kaddafi'den İnsan Hakları Üstün Hizmet Ödülü ve 250 bin dolar almıştı. Sivil toplum örgütlerine bağışlanacağı ifade edilmişti. Acaba nereye bağışlandı, hangi sivil toplum örgütlerine bağışlandı, bunu öğrenmek istedim?
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Bursa Milletvekilimiz Sayın Lale Karabıyık Sayın Bakana bir soru sordu. Soru, milletvekilinin buradaki varlık sebeplerinden biridir. Sayın Bakan'ın "Sorunun gündemle ne alakası var?" cevabını yadırgadığımı söylemem lazım. Sayın Bakana sorulan, yöneltilen soruların hemen hemen tamamı görüştüğümüz kanunla ilgili değil zaten, ayrı.
Ama, asıl söylemek istediğimiz şudur: Şeffaflık ve hesap verebilirlik demokrasilerin olmazsa olmazıdır. Bu sorulan soru müteaddit defalar sorulmuştur, doğru. Sayın Bakan dedi ki: "Daha önce ilgili bakanlar bunu cevapladı." Şu Mecliste, muhalefeti bırakın, iktidar partisinden bir milletvekili bu sorunun cevabını biliyorsa ben adımı değiştireceğim. Bu sorunun cevabı verilmemiştir Sayın Bakan. Bu 250 bin doları, dönemin Başbakanı, Sayın Cumhurbaşkanı, sivil toplumlara bağışlayacağını söyledi; güzel, iyi. Biz de diyoruz ki: "Bu nereye bağışlandı?" Ne var bunda? Bunun cevabını vermek bu kadar zor mu? Merak ediyorum.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Ben, hiç kimsenin sorusunu belirleyecek durumda değilim elbette.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Öyle dediniz ama.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Ama hiç kimse de benim verdiğim cevabı belirleyecek durumda değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Siz cevap vermediniz, siz cevap vermeye mecbursunuz.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Dolayısıyla, sizin ne kadar soru sorma hakkınız varsa benim de istediğim gibi cevap verme hakkım var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Oldu canım, ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yok öyle şey! Yok öyle şey!
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Kusura bakmayın, sizin keyfinize göre cevap veremem. (AKP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Öyle şey olmaz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Alkışladığınız şeye bakın, ayıp ya! Neyi alkışladığınızın farkında mısınız?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Daha önce verilmiş… Kendinize bazı şeyleri hak görüp başkalarını o haktan mahrum görmenizi de ben yadırgıyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Böyle bir şey olur mu ya? Neyi alkışladığının farkında mısın ya?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Ben hiç kimsenin sorusunu yargılamam…
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İşime göre cevaplama hakkı…
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - …ama benim cevabımı da siz sınırlayamazsınız, kusura bakmayın.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben cevap vermeme gibi, herhangi bir tavra girmedim, öyle bir şey de ifade etmedim. Sadece söylediğim şu: Verilen soruya cevabımı sayın grup başkan vekili eleştirdi ve soruyu yargıladığıma ilişkin bir ifade de bulundu. Ben de kendisinin benim cevabımı yargıladığı şeklinde bir ifade de bulundum. Yani soruyu soranın ne kadar istediği gibi sorma hakkı varsa benim de cevap verirken mevcut bilgilerim, mevcut anlayışım çerçevesinde cevap verme hakkım var. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz ama bu cevap verme hakkına da soru soranın saygı göstermesi gerekir anlamında ifadeler kullandım.
TUR YILDIZ BİÇER (Manisa) - Görevinizi yapacaksınız.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Bundan niçin bu kadar rahatsız oldunuz bilmiyorum doğrusu. Burada, Parlamentonun denetim hakkını tanımama, görmeme gibi kesinlikle bir durum söz konusu değil. Sadece defalarca ve defalarca gündeme getirilmiş bir konunun yeniden bu çerçevede, pek bağlamını bulamadığım bir çerçevede dile getirilmesini bir anlamda eleştirmiş oldum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Cevabını verin, verin cevabı.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Cevabı vermek zorundasınız.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan…
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Burada defalarca cevabı verilmiş bir soru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, verin, bilmiyoruz Sayın Bakan. Bilmiyoruz Sayın Bakan, bilmiyoruz.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Benim ilave edecek herhangi bir hususum yoktur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bilmiyoruz, verin cevabı, utandırın beni, bilmiyoruz.