CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yüksel Taşkın, “Bağımlılıkla Mücadeleye Yönelik Sosyal Politika Önerileri” başlıklı rapor yayımladı. Rapora göre, madde bağımlılarının 1 milyon 700 bin civarında olduğu belirtilirken Alkol ve Madde Tedavi Merkezi (AMATEM) sayılarının yeteriz olduğuna dikkat çekildi.
Taşkın hazırladığı raporda eğitim, işsizlik ve yoksulluk gibi etkenlerin bağımlılık ile ilişkisine dikkat çekerek, bağımlılıkla mücadeleye ilişkin sosyal politika çözüm önerilerini sıraladı.
Taşkın,“19 yıldır iktidarda bulunan AKP’nin uyguladığı politikalar, Covid-19 salgın sürecinde ülkemizde yoksulluk, işsizlik, güvencesizlik gibi sorunların daha da derinleşmesine yol açmıştır. Covid-19 sürecinde alışılan toplumsallaşma biçimlerinden kopmanın, eve kapanma gibi zorunlulukların yarattığı derin psikolojik sıkıntılar da giderek kendisini göstermektedir. Tüm bu sıkıntıların alkol ve madde bağımlılığını şiddetlendirdiğini gözlemlemekteyiz. Toplumun hemen hemen her kesiminde görülmekle beraber oyun ve kumar bağımlılığı riski de yoksullar ve gençler arasında yaygınlaşmaya başlayan temel bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.
Raporda şunlar kaydedildi:
"Türkiye’de son yıllarda tütün, alkol ve maddelere bağımlı olan insan sayısı giderek artmakta, maddeye erişim kolaylaşmakta ve ilk kez kullanım yaşı giderek düşmektedir. 2 Bununla birlikte teknolojideki yeni gelişmeler, dijital oyun bağımlılığı ve kumar bağımlılığının da yaygınlaşmasına neden olmaktadır. Bağımlılık, sadece kullanıcı birey ile ilgili bir sağlık sorunu değildir. Bir halk sağlığı sorunu olan bağımlılık, özellikle gençler ve aileleriyle birlikte toplumun hemen hemen her kesimi üzerinde olumsuz etkilere sahip olan temel sorun alanlarından birisidir. Araştırmalar, başta merak, özenme, kişilik özellikleri gibi nedenlerle birlikte aile içi ilişkilerin, sosyal çevrenin, işsizliğin ve yoksulluğun alkol ve madde kullanımına başlamada ve bağımlılıkta etkili olduğunu göstermektedir.
Türkiye 2017 yılı itibariyle 17 milyon tütün ve tütün ürünlerini kullanan kişi sayısı ile dünyadaki ilk 10 ülke arasındadır2 ve bu sayı geçen yıl 20 milyon olarak tespit edilmiştir.
CHP Ar-Ge Bilim Platformu tarafından yapılan araştırma, ülkemizde madde bağımlısı olan insan sayısının 1 milyon 700 bin civarında olduğunu göstermektedir. 2013-2019 yılları arasında 4 binden fazla insan madde bağımlılığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Madde kullanımından dolayı yaşamını yitiren her 10 insandan 9’u 35 yaş altındadır. Bağımlıların yüzde 80’inden fazlasını 20-35 yaş aralığındaki gençler oluşturmaktadır.
Madde kullanımı nedeniyle tedaviye başvuranların eğitim durumlarına bakıldığında yüzde 88,2’sinin 1-8 yıl arası eğitim aldıkları görülmektedir. Tedavi gören kullanıcıların çalışma durumlarına bakıldığında ise yüzde 40,2’sinin düzenli bir işinin olmadığı, yüzde 20,1’inin de işsiz olduğu anlaşılmaktadır. Düzenli bir işi olan kullancıların oranı ise sadece yüzde 34,4’tür.
Tüm bunlarla birlikte Covid-19 salgını sürecinde farklı bağımlılık sorunları yaşayan insanların karşılaştıkları sorunlarda şu unsurlar öne çıkmaktadır:
Alkol ve madde bağımlılarının bir kısmı ilaç tedavisine ulaşamazken, bir kısmı tedavilerini başlatamamış bir kısmı da tekrar madde kullanmaya başlamıştır.
Alkol bağımlısı kişilerin alkolü kesme tedavileri doktor kontrolünde yapılmak zorundadır. Alkolün birden bire bırakılması yoksunluk ve deliryum adı verilen ciddi sonuçlara neden olabilmekte bu durum ölüme kadar gidebilmektedir. Salgın sürecinde alkol bağımlısı olan kişiler arasında bu riskli durumla karşılaşan hastalar olmuştur. - Devlet kurumu AMATEM'ler pandemik hastane olarak hizmet vermiştir. Bu durum alkol ve maddeyi bırakmaya çalışan, bırakan ya da tıbbi desteğe ihtiyaç duyan bağımlıların tedavi almalarını engellemiştir.
Covid-19 sürecinde devlete bağlı AMATEM’ler hizmet vermezken, özel psikiyatri hastanelerine bağlı AMATEM’ler hizmet vermeye devam etmiştir. Maddi durumu özel AMATEM’e gitmeye elverişli olmayanlar tıbbi destekten mahrum kalmıştır
Danışmanlık hizmeti alınan Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) ise sadece AMATEM’lere yönlendirme yapabildiği için bu süreçte gerektiği gibi çalışamamıştır. - YEDAM’lar danışan takibini online yürütme kararı almıştır. Ancak kullanıcıların çok azı internet erişimine sahip olduğu için takip görüşmeleri aksamıştır. Ayrıca tedavi merkezlerinde yapılan grup görüşmeleri durdurulmuştur.
Yeni danışanlar için yapılması gereken yüz yüze görüşmeler ertelenmiş, bu insanlar bekleme listesine alınmışlardır. Özellikle İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya gibi büyükşehirlerde uzun bekleme listeleri oluşmuştur. - Covid-19’la mücadele amacıyla alınan sosyal izolasyon ve karantina uygulamaları gibi tedbirler, internet kullanımının büyük ölçüde artmasına neden olmuştur. YEDAM Danışma Hattı’na salgının ilk ayında (Mart) gelen 8.412 çağrıyı sınıflandırdığımızda şu sonuç ortaya çıkmaktadır: Sırasıyla 6.673 tütün bağımlılığı, 602 alkol bağımlılığı, 801 madde bağımlılığı, 336 teknoloji ve kumar bağımlılığı konulu arama yapılmıştır.
CHP konuya ilişkin önerilerini raporda şöyle sıraladı:
Tedavi için başvuran ya da adli işleme tabi tutulan kullanıcı ve bağımlıların profiline bakıldığında eğitim ve yoksulluk arasındaki ilişki çarpıcı sonuçlar ortaya koymaktadır. Veriler, madde kullananların ve bağımlılarının büyük bir kısmının eğitim düzeyinin ve gelir düzeyinin düşük olduğunu göstermektedir. Sahip olunan yaşam standartları kişileri bağımlılığa sürükleyebilmektedir. Bu bağlamda Türkiye’nin Yoksulluk ve Dezavantajlı Gruplar Haritası”nın çıkartılması ve sorunun kaynağının çözümüne dair politikalar üretilmesi gerekmektedir.
Türkiye kapsamında bağımlılık ile ilgili yapılan çalışmaların arttırılması ve edinilen güncel verilerin kamuoyu ile paylaşılması gereklidir. En ciddi meselelerden birisi dönemsel verilerin karşılaştırılmasının mümkün olmamasıdır. Sözgelim Covid-19 salgını patlak vermeden önce oyun ve kumar bağımlığına dair verilerde ne tür değişimler olmuştur? Hangi tür maddelerin nerelerde ve daha kolaylıkla bulunabildiği gibi veriler de önem taşımaktadır. Bağımlılığın mekânsal haritaları da uygulanacak politikaların belirlenmesinde son derece önemli çıkış noktaları olabilir.
3- Özel hastanelerin Covid-19 sürecinde başvuru yapan bağımlı hastalardan herhangi bir ücret almadan tedavi hizmeti vermesi sağlanmalıdır.
4- Bağımlılıkla mücadele için Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi ilgili tüm bakanlıkların, kamu kurumlarının ve özellikle de yerel yönetimlerin koordinasyonu sağlanmalıdır. Yerel yönetimleri dışlayan hiçbir stratejinin başarılı olması mümkün değildir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Sağlık Bakanlığı’nın ortak protokolü ile oluşturulan İstanbul Tuzla Bahar Merkezi gibi hem tıbbi hem sosyal rehabilitasyon hizmeti veren merkezlerin sayısı arttırılmalı ve her yaş grubu için uygun merkezler oluşturulmalıdır.
5- Bağımlılık yapan maddeleri deneme eğilimi gençlerde, özellikle ergenlik döneminde daha sıktır. Bu dönemde gençler risk almaya oldukça yatkındır. Bağımlılıkta en riskli ve kırılgan grupların çocuklar ve gençler olduğu ortadır. Sonuçlar göstermektedir ki madde kullanımına başlama yaşı ortaöğretim okul dönemine denk gelmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan bağımlılık araştırmalarının sonuçları kamuoyu ile bir an önce paylaşmalıdır. Erken dönemde alınacak koruyucu önleyici tedbirler ve çalışmalar ile alkol ve madde kullanımı azaltılabilir. Okul temelli bağımlılıkla mücadele için yaş grubuna uygun yeni bir yol haritası hazırlanması gerekmektedir.
6- Okul sosyal hizmet modeli ve uygulamalarının hayata geçirilmesi sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır. Okullarda çocuğun üstün yararını temel alan, psiko-sosyal destek odaklı çalışmalar yürütecek sosyal hizmet uzmanı atamalarının yapılması şarttır.
7- Bağımlılıkla mücadelede koruyucu, önleyici, tedavi edici ve iyileştirici (rehabilite edici) yaklaşımlar bütüncül şekilde doğru ve etkin biçimde uygulanmalıdır.
8- Bağımlılıkta farkındalık evresi kadar bağımlılığın hastalar tarafından kabul edilmesi ve karar verme evresi de zorlu bir süreçtir. Bağımlı hastalar tedavi olmaya gönüllü oldukları gibi yasal süreçler ve aile içinde yaşanan sorunlar nedeniyle tedaviyi kabul etmektedir. Ancak bireyler özellikle yataklı arındırma merkezinden yararlanmak istediğinde tedavi merkezlerinden uzun süreli tarihler verilmektedir. Bu durum kazandıkları tedavi motivasyonunu düşürmekte ve randevu tarihi geldiğinde çoğunlukla tedaviden vazgeçmelerine sebep olmaktadır. Hastalar tedaviye başvurdukları zaman ivedilikle muayene edilerek tedavi sistemine dahil edilmelidir.
9- Mevcut haliyle AMATEM’ler ihtiyaca cevap verebilecek kapasiteye ve personele sahip değildir. AMATEM’lerde alkol ve madde bağımlıları aynı odalarda tedavi almaktadır. Bu durum özellikle alkol bağımlılarının tedavi sürecini etkilemektedir. AMATEM’lerde yaşanan teknik kapasite ve personel sorunu bir an önce giderilmeli, yatak kapasitesi ve hizmet veren hastane sayısı hızla arttırılmalıdır. Çocuk Ergen Madde Tedavi Merkezi (ÇEMATEM) sayıları ve niteliği arttırılmalıdır. Bu kurumlarda çalışacak tüm doktor ve idari personelin niteliklerinin arttırılması için gerekli düzenlemelerin yapılmasına öncelik verilmelidir.
10- Bağımlılık aileyi etkilediği gibi aileden kaynaklı davranışlar da hastalığı etkilemektedir. Hatta bağımlılığın bir aile hastalığı olduğu da kabul edilmektedir. Her ne kadar AMATEM’lerde bağımlı bireyin ailesinin tedavi 11 sürecine dahil edildiği iddia edilse de sahadan gelen bilgiler çoğunlukla ailelerin sürece dahil edilmediği yönündedir. Bu konuyla ilgili düzenlemler gözden geçirlmelidir. Ayrıca ailelere yönelik eğitim programları olarak tarif edilen ‘Aile Sambaları’nın da yetersiz olduğu hasta ve hasta yakınları tarafından dile getirilmektedir. Bu programalarda yer alan meslek çalışanlarının niteliğinin ve sayısının arttırılması gereklidir. Sosyal hizmet uzmanı sayısı arttırılmalı, ailelerle ilişkiler daha etkili kurulmalıdır. Bu konuda ilgili düzenlemler gözden geçirilmelidir.
11- AMATEM’in yataklı arındırma merkezinden tedavi hizmeti alan hastalar tedavi merkezlerindeki etkinliklerin yeterli olmaması nedeniyle bir hapisaneye kapatılmış gibi hissettiklerini söylemektedirler. Bu durum bireylerin başvuru ve tedavi süreçlerini olumsuz etkilemektedir. Tedavi merkezleri yeterli şekilde sosyal, kültürel ve fiziksel etkinlikler yapmaya elverişli değildir. Merkezlerde etkinlik yapılabilecek bahçelerin bulundurulması gerekmektedir.
12-Bağımlılık önlenebilen bir hastalıktır. Bağımlılığa eşlik eden fiziksel, ruhsal, toplumsal ve ekonomik sorunların çözülmesi için yapılması gerekenler tedavi sürecinin devamı açısından kritik öneme sahiptir. Bağımlılıkla mücadeledeki en önemli sorun rehabilitasyon sürecinin eksik bırakılmasıdır. Bağımlı bireyler tıbbi tedavi aşamasını geçirdikten sonra hasta takibi için gerekli önem gösterilmemektedir. Entegrasyon sürecindeyken relaps (geçmişte olan rahatsızlıktan tekrar etkilenilmesi durumu) yaşamasını engellemek için uygun bilgi ve beceri içeren programlar, meslek edinme kursları, bireysel ve grup terapileri, iş uğraş terapileriyle birlikte spor vb. alanlarda yapılan hizmet sayısı arttırılmalı, istihdam edilmeleri için hayatlarını kolaylaştırıcı adımlar atılmalıdır.
13- Mevcut durumda tedavi sonrası bireyler eski sosyal çevresine ve yaşantısına dönmekte, yeniden madde kullanımına yönelmektedirler. Bu nedenle bağımlılıkla mücadele hem bireyler hem de aileleri açısından da bir kısırdöngüye dönüşmektedir. Bireyler tedavi olmak istediklerinde ilaç kullandıklarında ya da hastanede yataklı tedavi gördüklerinde tamamen arındıklarını ve maddeyi bir daha kullanmayacaklarını düşünebilmektedirler. Bireyler madde kullanımına hangi davranışın neden olduğunu ya da relaps döneminin nasıl başladığını bilmedikleri için temiz kalma süreleri maddenin hayatlarından tamamen çıktığı düşüncesine neden olabilir. Önemli olan detoksifikasyon aşamasından sonra hastanenin takipli sistem oluşturmasıdır. Arınma tedavisinden sonra bireylere psikolojik danışmanlık, grup terapisi vb. desteğinin bir yıl boyunca verilmesi önemlidir.
14- Hasta ve hasta yakınlarına yataklı ve ayaktan rehabilitasyon seçenekleri sunulmalıdır.
15- Bireye uygun programlarla rehabilitasyon merkezinde bağımlıların sosyal hayata uyumu ve arındırması sağlanmalıdır. Kişilerin yeniden çalışabilir duruma gelinceye kadar alacakları tüm hizmetler devlet tarafından karşılanmalıdır.
16- Madde kullanımının giderek yaygınlaşmasının bir diğer göstergesi maddeye erişimin kolaylığıdır. Yapılan araştırmalardan anlaşıldığı üzere maddeye erişim sokaklardan kolayca sağlanmaktadır. Yerel yönetimlerin bu bağlamda sorumluluk ve yetkileri arttırılmalıdır.
17- Her maddenin vücuda yaptığı etki ve yoksunluk farklı olduğu gibi kullanılan ilaç ve tedavi süreci de farklıdır. Özellikle relaps sürecini birkaç defa yaşamış olan hasta ve hasta yakınları tedavi süreci için farklı ilaç ve yöntemler araştırmaktadırlar. Bunlardan bir tanesi de eroin ve alkol bağımlığı tedavisinde kullanılan Naltrekson implant uygulamasıdır. Bu uygulama hastaların 5-7 gün arasındaki detoksifikasyon sürecinden sonra 75 gün genellikle 2-3 ay kişinin vücudunda etki eden 75 gün sonra tekrar takılması uygun görülün bir tedavi yöntemidir. Devlet hizmet verdiği eğitim ve araştırma hastanelerinde daha önce bu uygulamayı ücretsiz bir şekilde yaparken şimdi ücretli bir şekilde uygulamasını yapmaktadır. 350 Euro gibi bir ödemesi olan bu implantın üçte ikisini devlet, üçte birini hasta karşılamaktadır. İmplant uygulamasından hastalar yeniden ücretsiz bir şekilde yararlanmalıdır.
18- Engelli ve özel gereksinimli bireylerin bağımlılığı için tedavi süreçleri ayrıca planlanmalıdır.
19- Sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin iş birliği içinde olduğu rehabilitasyon merkezlerinin açılması ve işletilmesi için devlet teşviği sağlanması düşünülmelidir.
20- İnternette geçirilen zamanın pandemi döneminde arttığı, bu durumun online oyun ve kumar bağımlılık riskini artırdığı uzmanlar tarafından vurgulanmaktadır. Türkiye’de oyun ve kumar bağımlılığı yaygınlığı ile ilgili daha çok saha çalışması yapılması ve veri toplanması gerekmektedir.
21- “Şans oyunları” adı altında yapılan reklamlarının tüm mecralarda yasaklanması sağlanmalıdır.
22- Davranışsal Bağımlılık türleri arasında olan oyun ve kumar bağımlılığının tedavisi için alkol ve madde bağımlılarından ayrı olarak farklı rehabilitasyon merkezlerinin kurulması gerekmektedir."